KESK’in 30.Kuruluş Yıldönümü Tüm Emekçilere Kutlu Olsun!

KESK'in 30. Kuruluş Yıldönümü Ankara Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen İlkay Akkaya konseriyle kutlandı.

Konser öncesi KESK tarihini anlatan kısa bir sinevizyon gösterimi yapılıp, ardından Eş Genel Başkanlar açılış konuşması gerçekleştirdi.

KESK Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak'ın konuşması :

Değerli yol arkadaşlarımız ve sevgili dostlarımız. Bugün hep birlikte olmak bizim açımızdan büyük bir onur. Hepinizi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Yürütme Kurulu adına saygı ve sevgi ile selamlamak istiyorum. Hoş geldiniz.

Bugün 8 Aralık 2025 yani bütün kamu emekçilerinin umudu olan ve başları sıkıştığında, dayanışmaya ihtiyaç duyduklarında, iş güvenceleri elerinden alınmaya kalkıldığında çalacakları bir kapının açıldığı gün bugün. Ve o kapı KESK’in kapısı. Sadece üyelerine değil, bu ülkede emeğiyle geçinen başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçilerin ve işçilerin ihtiyaç duyduğunda çalabilecekleri bir kapıdır KESK’in kapısı. Ve her daim emekçilere açıktır bu kapı.

Değerli arkadaşlar sağlam hiçbir çarkı kalmayan bozuk düzene karşı ‘haklar yasalardan önce gelir’ ‘hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır’ diyenlerin örgütüdür KESK. Öncelikle emekleriyle, ödedikleri bedellerle bizlere her sayfasından büyük onur duymuş olduğumuz bir tarih bırakan arkadaşlarımızı, emek, demokrasi ve barış mücadelesinde yaşamını yitiren sevgili dostlarımızı minnetle, özlemle ve saygıyla anmak istiyorum. KESK’in tarihi Anadolu’nun binlerce yıllık hak arama geleneğinin, adalet ve eşitlik arayışının, zulme, sömürüye karşı direnişinin bugüne uzanan bir örgütlü ifadesidir. Bu ülkede yaşayan farklı kimliklere sahip tüm halkların, emekçilerin bu farklılıklarını zenginliğe çevirdiği, emek, özgürlük ve hak alma mücadelesinin örgütüdür KESK. Evet KESK bu haliyle ortak yaşamı örgütlemenin en güzel örneklerinden biridir. Ve KESK 12 Eylül faşist cunta darbesi sonrasında o karanlığı yırtan genç kamu emekçilerinin, devrimcilerinin örgütüdür aynı zamanda. Evet değerli dostlar; 12 Eylül faşist darbesi sonrasında, hatırlayanlarımızın burada var olduğunu biliyorum, bende çok küçük yaşlarımda olmama rağmen o günleri iyi hatırlıyorum, KESK ve KESK’in öncülleri 12 Eylül darbesi sonrası ilk mitingi gerçekleştirenlerdi. O karanlık koşullara rağmen. Yine ilk iş bırakmayı gerçekleştirenlerdi KESK’liler de. O günden bugüne geldiğimizde 2016 darbe girişimi sonrasında da yine OHAL şartlarında ‘OHAL’e Hayır’ mitingini gerçekleştirme iradesini KESK göstermiştir. KESK kurulduğu gün nerede duruyorsa, hangi düzeyde direnci büyütüyorsa, örgütlülüğü büyütüyorsa bugün de aynı yerden direnci büyütmeye devam ediyor.

Değerli arkadaşlar KESK bir çok şeyi öğretti bu tarihi boyunca. En çok da neyi öğretti “memurun da sendikası mı olur ? diyenlerin kapılarına vurduğu mühürleri söküp atarak ‘kapı kulu değiliz. Biz devletin, iktidarların memuru değiliz. Biz kamu emekçisiyiz ve halk için hizmet üretiriz, bilgisini öğretti. Bu bilgiyi bütün halkla buluşturdu şimdiye kadar. Evet KESK’in tarihi fiili meşru mücadelesiyle Türkiye’de kamu emeklerine sendikal örgütlenmeyi kazandıran bir tarihtir aynı zamanda. Ve KESK aynı zamanda dünyada eşi benzeri olmayan dayanışmayı örgütleyebilmenin adı olmuştur bugün. 12 Eylül faşist darbesinin bir benzeri 2016 sonrasında biz emekçilere reva görüldü. Bir gecede insanlar işlerinden, ekmeklerinden, geleceklerinden edilmeye çalışıldı. Ve bunun karşısında elbette 150.000 civarında emekçisi işinden edilirken ihraç edilirken 4657 KESK’li kamu emekçisi de ihraç edilmişti OHAL gerekçe gösterilerek. Ve o günden bugüne KESK’te dayanışma devam ediyor. O günden bugüne hem hukuki dayanışma hem insani, sosyal yaşam dayanışması yürütüyoruz. Ama bi taraftan da örgütlü direnişi büyütmeye devam ediyoruz.

Yüzlerce arkadaşımız bu direnişi devam ettiriyorlar . Sadece alanlarda direnerek yürütmüyorlar bu süreci. Yaşamlarını bir direnişe dönüştürerek yürüttüler. Ve bu arkadaşlarımızı biz biliyoruz. Ve bu arkadaşlarımız biz biliyoruz. Bütün halkın çocukları daha nitelikli bir eğitime ulaşabilsin diyeydi hepimizin mücadelesi hep birlikte. Sağlık hakkına ulaşılabilirsin diyeydi bütün mücadelemiz hep birlikte. Geleceğimizin daha aydınlık olabilmesiydi birlikte yürüttüğümüz mücadelemiz. Ve biz bu mücadeleyi yürütürken bu arkadaşlarımızın çocuklarının eğitim hakkı ellerinden alınmaya çalışıldı bu arkadaşlarımızın sağlığa ulaşma hakları ellerinden alınmaya çalışıldı. Ama hâlâ direniş devam ediyor KHK li arkadaşlarımızla birlikte. Tekrardan bu direnişi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar biz kadınlarındır KESK. Bizi ezen, bir kenara iten, emeğimizi görünmez kılan, bedenlerimizi metallaştıran erkek egemen sistemin çarklarına takılan çakıltaşı olacağız diyenlerindir yani. Sendikaları yalnızca hak arama alanları değil, aynı zamanda yaşamı dönüştürme alanları olarak gören biz kadınlarındır KESK’in tarihi.

Ve değerli arkadaşlar çok uzatmak istemiyorum çünkü hep birlikte aslında KESK’in tarihini beraber yaşadık bir çoğunuzla. Hepimizin aynı zamanda hayat tarihidir KESK’in tarihi. Ama birilerini hatırlamadan da bırakmak olmaz dedim. KESK yıllardır yürütmüş olduğu mücadelesinde, emek mücadelesini, demokrasi mücadelesinden hiç ayrı düşünmedi. Demokrasiyi barış mücadelesinden ayrı görmediği gibi ve özellikle son 15 yıldır ülkemizin her karış toprağına saldıran uluslararası sermayeye karşı toprağını suyunu havasını savunan ekoloji mücadelesinin bir parçası olmayı başarıyor bugün KESK. Ve orada da hep birlikte çok bedeller ödüyoruz. O yüzden de işte KESK ekoloji mücadelesini emek mücadelesinde birleştirenlerin yani Metin Lokumcu’ların örgütüdür. KESK barış mücadelesiyle emek mücadelesini birleştirenlerin İkram İlyas’ların, 10 Ekim şehitlerimizin örgütüdür. KESK hak mücadelesinde halkın sağlığı için kendisini ortaya koyanların ve sağlık hakkı için mücadele verirken, yaralılara müdahale etmeye çalışırken katledilen Aziz Vural’ların, Eyüp Ergen’lerin Şehmus Dursun’ların örgütüdür. Ve bugün KESK, her örgütlenme çalışmasına gittiğimizde bu ülkenin en ücra bölgelerinde dahi faşist iktidarın tüm saldırılarına karşı eğer hâlâ tam olarak biat ettirilemeyen yerler varsa, eğer bir yerden bir ses çıkıyorsa hak mücadelesi adına, her gittiğimizde KESK’in bir soluğunu orada gördük. İşte oradan biliyoruz ki KESK bugün hala böyledir. Bu halkın geleceğini kurtarabilme, bu halkın aydınlığa ulaşabilme, emeğinin hakkını alabilme umudunun kendisidir KESK. Saygılar ve Selamlar.

KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz'ün konuşması;

KESK’in 30. kuruluş yıl dönümü, emeğin özgürleşmesine, barışın ve demokrasinin hayat bulmasına, adaletin ülkemiz topraklarında filizlenmesine umut olması dileğiyle…

KESK’in 30. Yaşı kutlu olsun!

KESK, emek mücadelesini barış ve demokrasi mücadelesiyle eşzamanlı ve bütüncül bir anlayışla yürüten yegâne örgüttür. Bu nedenle diyoruz ki;

KESK, emek, barış ve demokrasi bayrağını dünden bugüne kararlılıkla taşıyanların, bu değerleri kuşaktan kuşağa aktaranların örgütüdür.

Dostlar,

Sanatçının sanatını icra edemediği, konserlerin keyfi biçimde iptal edildiği bir dönemden geçiyoruz. Çünkü sanat insanı özgürleştirir; özgür insan ise otoriter anlayışların en çok çekindiği insandır. Ve aynı zamanda sanat, Hayat ve yaşamın estetiğidir.

Ha keza grevlerin ertelediği, sendikal örgütlenmenin baskılandığı süreçleri yaşıyoruz.

Benzer şekilde, kamu kaynaklarının ve bizlerden toplanan vergilerin, toplum yararı yerine uluslararası yapılara sorgusuz sualsiz aktarıldığını görüyoruz. Yine aynı şekilde, Suriye’de farklı inanç ve kimliklere yönelik ağır insan hakları ihlallerinde bulunan HTŞ’ye doğrudan destek verilmektedir. İktidarın insanlık dışı antidemokratik uygulamalarını nefretle kınıyoruz.

Ülkemizde emeği ile geçinen tüm kesimlerinin önünde; her zaman zorlu süreçler, çetin mücadeleler olmuştur.

Bugün de kelimenin tam anlamı ile bir zulüm döneminden geçiyoruz.

Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor.

Ülkenin kaynakları, bizlerden toplanan vergiler bir kez da sermayeye, silah tekellerine, saraylara akıtılıyor.

Demokrasinin, hukukun ülkede tamamen rafa kaldırıldığı, halk iradesinin yok sayıldığı otoriter bir rejim ile saray kendini tahkim ediyor.  

Söz konusu mücadele dinamiği ve birleşik mücadele zemini en son 22 Kasım’da Adana ve Samsun’da, 29 Kasım’da Van ve İzmir’de “Geçinemiyoruz, Halk İçin Bütçe, Demokratik Türkiye İstiyoruz” şiarı ile gerçekleştirdiğimiz bölge mitinglerimize güçlü bir şekilde yansımıştır.

Emek, demokrasi, barış ve ekoloji mücadelesi veren tüm kesimlerle yollarımızın kesiştiği mitinglerimiz birleşik mücadeleye önemli katkılar sunmuştur.

Dolayısıyla 30. Yaşımıza girdiğimiz bugün bizim için sadece bir kutlama günü değil, mücadeleyi yükseltme, kararlılığımızı haykırdığımız, azmimizi bilediğimiz, umudumuza sımsıkı sarıldığımız gündür!

KESK olarak en başından bugüne “Hak verilmez, mücadele ile alınır” ilkesinden taviz vermeden yol aldık. Bundan sonra da rüzgâr gücüyle değil rüzgâra karşı durarak yükselttiğimiz mücadele bayrağımızı dalgalandırmaya devam edeceğiz.

Geçmişten geleceğe uzanan Emek, Demokrasi, Barış ve Laik Bir Yaşam İçin Birlikte Mücadelemizi büyüteceğiz.

Faşizme karşı demokrasi, emperyalizme karşı bağımsızlık, savaşa karşı barış, baskılara karşı özgürlük, nefrete, düşmanlığa ırkçılığa, şovenizme karşı tüm farklılıkların tanındığı, emeğin birliği için, laik bir ülke için, mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Haklı mücadelemizi baskı altına almaya çalışan, her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamalar karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de sessiz kalmayacağız. 

Biz, bu ülkenin emekçilerinin hak ettikleri, özlemini yaşadıkları bir ülkeye ve dünyaya kavuşacaklarına olan inancımızı hep koruduk. 

Bugün de yürekten inanıyoruz ki: 

Er ya da geç:  

Emek kazanacak,

İnsanca Yaşam Mücadelemiz kazanacak.

Demokrasi kazanacak,

Barış ve kardeşlik kazanacak,

İnsanca Bir Yaşam Mücadelesi Kazanacak,

BİZ KAZANACAĞIZ!

BİRLİKTE KAZANACAĞIZ!

Haklılığın ve kararlılığın mücadelesi ile dolu onurlu tarihimize yeni sayfalar eklemeye devam edeceğiz.

YAŞASIN KESK!

Yaşasın Emek, Demokrasi ve Barış Mücadelemiz!