İNSAN ONURUNA YAKIŞIR İŞ İÇİN MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ
Bugün 7 Ekim İnsan Onuruna Yakışır İş Günü.
Üyesi olduğumuz Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) 2008 yılından bu yana 7 Ekim’de insan onuruna yakışır iş günü talebiyle eylemler, etkinlikler düzenliyor. 2025 yılı için ana tema: İnsan onuruna yakışır iş ile demokrasi arasındaki sıkı bağlara dikkat çekiyor.
KESK olarak işçilerin, emekçilerin ücret ve diğer çalışma koşullarındaki gerilemenin iki temel sebebi olduğunu belirtiyoruz: baskıcı siyasi iktidarlar ve şirketlerin doymak bilmeyen kar hırsı yani kapitalizm.
İstihdam
İnsan onuruna yakışır işlerde çalışabilmek için öncelikle yeterli ve nitelikli istihdamın sağlanması gerekiyor. 30 Eylül’de TÜİK’in açıkladığı %8,5 resmi rakamlar bile işsizliğin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Fakat biz gerçek rakamın TÜİK’in bu manipüle edilmiş verilerinin çok üstünde olduğunu biliyoruz. AKP + MHP iktidarı ve sermaye milyonlarca işsizi her türlü kötü ağır koşullarda çalışacak ucuz işgücü olarak görüyor. Çalışma yaşamının dışında tutulan her bir kişi hali hazırda çalışan işçilerin, emekçilerin de insan onuruna yakışır bir iş kavramından uzaklaşması anlamına geliyor.
Ayrıca, siyasi iktidarın yarattığı baskı koşullarında artık çalışanlar bakımından dahi iş güvencesi bulunmuyor. Kayyım atanan belediyelerde izlenen politikalar sürgünler, görevden almalar veya işten çıkarmalarla sonuçlanıyor. Yerel yönetimlerdeki kamu emekçilerinin TİS kazanımları dahi kayyım atanan belediyelerde yok sayılıyor. Dahası, bu tür uygulamalar norm haline getiriliyor.
Ücret
Bugün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de işçiler, emekçiler hak ettiği ücreti alamıyor. Geçtiğimiz Ağustos ayında tamamlanan TİS görüşmelerinin sonucu 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekli bakımından maalesef yne yoksulluk ve sefalet oldu.
2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP)’a karşı yaptığımız açıklamada belirttiğimiz gibi Türkiye’de mevcut durumda ortalama kamu emekçisi maaşı ise emekli aylığına yansıtılmayan 18 bin 682 TL ilave seyyanen ödenek dahil ortalama 52 bin TL yani yoksulluk sınırının neredeyse yarısı civarında seyretmektedir.
Önümüzdeki günlerde TBMM’de 2026 bütçesinin görüşmeleri başlayacak. 2026 bütçesinde işçiler ve emekçilerin taleplerinin yer bulması için KESK olarak işyerlerinde, sokaklarda ve alanlarda mücadelemizi yürüteceğiz.
Sendikal haklar
KESK olarak insan onuruna yakışır bir şekilde çalışabilmemizin ancak ve ancak sendikal haklarımızı tam anlamıyla kullanabildiğimizde mümkün olduğunu biliyoruz. Bu sebeple, sefalet ücretine ve ağır çalışma koşullarına sessiz kalmıyoruz.
İşsizlik yüksek, ücretin düşük olduğu koşullarda sendikal hak ve özgürlüklerin de baskı altında olması kaçınılmaz. Nitekim, ITUC’un her yıl Haziran ayında açıkladığı Küresel Haklar Endeksine göre Türkiye maalesef 10 yıldır üst üste sendikal hakların en kötü olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Benzer şekilde, ILO raporları da başta örgütlenme özgürlüğü olmak üzere sendikal hakların kullanımıyla ilgili ciddi ihlaller olduğuna dikkat çekiyor.
KESK olarak hazırladığımız ihlal raporları da üyelerimizin iş yerlerinde, sokaklarda ve alanlarda sendikal ve çalışma yaşamı, demokrasi, toplumsal cinsiyet eşitliği, başta Kürt meselesi olmak üzere toplumsal alanlarda barış vb. konularda dile getirdiği talepler idari ve adli soruşturmalara tabi tutuluyor. OHAL döneminde KHK’larla işlerinden edilen üyelerimizin ihracının altındaki temel neden de KESK’in bu taleplerini dillendirmeleri ve bu yönde mücadele etmeleriydi.
Tüm bu sorunların kadın kamu emekçileri bakımından daha ağır bir biçimde yaşandığını her platformda ifade ediyoruz. İşsizlik, ücret eşitsizliği, ağır çalışma koşulları, mobbing vb. konular kadın emekçilerin yaşamını derinden etkilemektedir. Bakımdan, ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesinin onaylanması ve işyerlerinde cinsiyet eşitliğinin sağlandığı çalışma koşulları oluşturulması gerekmektedir.
Sonuç olarak, insan onuruna yakışır iş kavramının istihdam, çalışma koşulları, ücret ve sendikal haklar boyutunun olduğunun farkındayız. ITUC’un da dikkat çektiği gibi tüm bu alanlar ile demokrasi arasında sıkı bir bağ bulunuyor. Demokrasi alanındaki kazanımlarımızın işçiler, emekçiler için kazanım sağlayacağını biliyoruz. KESK olarak emek mücadelemizi demokrasi mücadelemizden ayrı yürütmüyoruz.
İnsan onuruna yakışır iş mücadelemizi sürdüreceğiz.
KESK Yürütme Kurulu










