12 Eylül faşist askeri cunta darbesinin üzerinden 45 yıl gibi uzun bir zaman geçti. Ancak Emeğe, Demokrasiye, Temel Haklara Darbe Devam Ediyor!
Emek düşmanı, sermaye dostu neoliberal dönüşüm sürecinin ülkemizdeki en belirgin adımları 24 Ocak 1980 kararları ile atılmıştır. Milyonlarca işçi, emekçi en temel kazanımlarını yok etmeyi hedefleyen bu adımlara direnişlerle, grevlerle yanıt vermiştir.
Cuntacılar söz konusu kararları hayata geçirecek, mimarlarını iş başına getirecek yolu 12 Eylül darbesi ile açmıştır. Dolayısıyla 12 Eylül, emek karşıtı, sermaye dostu kölelik düzeninin taşlarının döşendiği 24 Ocak 1980 kararlarını hayata geçirmenin adıdır.
45 yılın sonunda sözde Kalkınma Planları, Orta Vadeli Programlar, Bütçeler, Torba Yasalar, Kanun Hükmünde Kararnameler ile geldiğimiz yer ortadadır.
12 EYLÜL DARBESİNİN 45. YILINDA GELDİĞİMİZ YER:
- Temel hak ve özgürlükler, ifade ve örgütlenme özgürlüğü açısından bir “anayasasızlık”, “yasasızlık” döneminin hâkim hale getirdiği, bunun için zaman zaman 12 Eylül faşist cunta anayasasının dahi rafa kaldırıldığı,
- Halkın oylarıyla seçilmiş vekillerin cezaevlerine atıldığı, halkın seçtiği belediye başkanlarının tutuklanıp yerlerine kayyumların atandığı,
- “Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı da duymuyorum, tanımıyorum da” diyenlerin, muhalefeti iktidarlarının sopası haline getirdikleri mahkemelerin kararına uymamakla suçladığı,
- Gençlerin gelecek umutlarının yok edildiği, kazanılmış tüm hakları birer birer ortadan kaldırılan kadınları ise yaşamın her alanında taciz, tecavüz, cinayet kıskacına terk edildiği,
- Yurttaşların yaşam tarzlarına, yaşamlarının tüm hücrelerine karşı gerici dayatmalarla müdahale edildiği,
- Yoksulluğun tüm toplumu sardığı, gelir dağılımı adaletsizliğinin her geçen gün daha fazla derinleştiği,
- Emeği ile yaşam mücadelesi verenlere 19. Yüzyıl kölelik koşullarının dayatıldığı, Sendikal hak ve özgürlüklerin askıya alındığı,
- Kamusal sosyal güvenliğin tasfiye edildiği,
- Her iki çalışandan birinin açlık sınırı altında kalan asgari ücrete, her dört emekliden birinin açlık sınırının yarısına denk gelen bir aylığa mahkûm edildiği,
- İşsiz sayısının 13 milyona ulaştığı, Kadın ve genç işsizliğinin tavan yaptığı,
- Milyonlara “toplu iş sözleşmesi” adı altında TÜİK’in sanal enflasyon rakamlarının, bir kişinin iki dudağı arasından çıkan koşulların dayatıldığı,
- Tüm vergi yükünün işçilere, emekçilere, yoksullaştırılmış halka yıkıldığı
BİR ÜLKEDİR.
Dolayısıyla 12 Eylül darbesini, darbe ile hayata geçirilen 24 Ocak kararlarını, bu kararlara ruhunu veren emek ve demokrasi düşmanlığını konuşmak dünü değil, bugünü konuşmak, bugünü anlamaktır.
Tüm bu ağır koşullara rağmen 12 Eylül’ün izinden gidenlere karşı demokrasiyi, barışı, laikliği, emeğin haklarını kazanmanın yolu emek ve demokrasi güçlerinin birlikteliğinden ve ortak mücadelesinden geçmektedir.
KESK olarak, emeği, temel hak ve özgürlükleri, demokrasiyi, barışı, laikliği hedef alan saldırılara karşı emek ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesini örmek için üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz.
Tüm insanlarımızın eşit yurttaşlık temelinde buluştuğu, barışın, kardeşliğin, demokrasinin, adaletin, temel hak özgürlüklerin, sendikal halk ve özgürlüklerin önünün açıldığı, hiç kimsenin gündüzleri işsiz kalmadığı, geceleri yatağa aç girmediği yeni bir ülke yaratma mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Yürütme Kurulu