DİSK,KESK,TMMOB ve TTB olarak 12 Haziran’da TBMM Çankaya Kapısı’nda yaptığımız ortak basın açıklaması ile ‘Kamuda Tasarruf Paketi’nin kamu hizmetlerini tasfiye etmeye yönelik bir paket olduğunu ve bu halkı yoksullaştırma paketinin kabul edilemez olduğunu bir kez daha ifade ettik. KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz tarafından okunan ortak açıklama metnimiz aşağıdadır;
“Bilindiği üzere 22 yıldır ülkeyi yönetenler bugüne kadar “reform”, “dönüşüm”, “istikrar”,
“atılım” gibi adlar altında onlarca program, paket açıklamıştır.
Bu programlardan, paketlerden her defasında emeği ile geçinen kesimlerin, halkın yaşadığı
sorunları daha da ağırlaştıran düzenlemeler çıkmıştır.
Son olarak 13 Mayıs 2024 Pazartesi günü Cumhurbaşkanı yardımcısı ve Hazine ve Maliye
Bakanı’nın katılımı ile düzenlenen toplantıda “Kamuda Verimlilik ve Tasarruf” adlı bir paket
daha açıklanmıştır.
Ancak bu cilalı kavramlarla ambalajlanıp piyasaya sürülen paketin içeriğine
baktığımızda tablo tamamen değişmektedir. Şu soruları sorup cevabını verdiğimizde
söz konusu paketin içeriği daha net hale gelmektedir.
• Bir israf mı var? Neden tasarrufa ihtiyaç duyuyoruz?
• Eğer ortada bir israf varsa bu israfın kaynağı nedir?
• Pakete göre nelerden, nerelerden tasarruf edilecek?
• Tasarrufu kim ya da kimler yapacak? Kimler kemer sıkacak?
• Kamu verimsiz ise sorumlusu kim?
• Verimliliği artırmak için neler yapılacak?
Bu soruların cevapları bizim açımızdan nettir. Evet, bu ülkede yıllardır sürdürülen bir
israf vardır.
• Ülkenin kaynakları yıllardır beton ekonomisine gömülmekte, kentlerin
yağmalanmasına, doğanın tahrip edilmesine, silahlanmaya harcanmaktadır.
• Sermayeden, patronlardan, zenginlerden alınması gereken vergiler; “muafiyetlerle”,
“indirimlerle”, “istisnalarla”, “aflarla” bir kalemde silinmektedir.
• Kamu Özel İşbirliği Projesi adı altında, şehir hastanelerinin, havalimanlarının, yol ve
köprülerin müteahhitlerine hazineden garanti olarak milyonlarca dolar
aktarılmaktadır.
• “İtibardan tasarruf olmaz” diyenler özel uçaklarına, makam arabalarına, yazlık-kışlık
saraylarına, köşklerine yenilerini ekliyor.
Tüm bunların faturası;
• Maaşlarımızdan-ücretlerimizden kesilen adaletsiz gelir vergisiyle,
• İğneden ipliğe tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerle,
• Ücret artışlarımızın yaşanan gerçek enflasyonun yarısına bile denk gelmeyen TÜİK’in
sanal enflasyonu rakamları ile baskılanıp, buharlaştırılmasıyla,
• Kamu hizmetleri alanın daraltılması, özelleştirmesi, piyasalaştırılması, büt.eden kamu
yatırımlarına ayırılan payın 22 yılda yarı yarıya düşürülmesiyle,
• Kamuda istihdamın onlarca güvencesiz istihdam çeşidi ile b.lünmesi, angarya
çalışmanın arttırılması çalışanların haklarının budanmasıyla,
• İktidarda olanların eşlerini, dostlarını, hısım akrabalarını, mülakatla, torpille kamu
kadrolarına doldurması, ü., dört yerden maaş bağlamasıyla
Emeği ile geçinen kesimler olarak bizlere, yoksullaştırılan halka yıkılmıştır.
Üstelik ülkeyi yönetenler her krizde ‘Hepimiz aynı gemideyiz. Geminin batmaması için
hepimizin fedakârlık yapması lazım” nutukları atmıştır.
Ancak her seferinde fedakârlık yapan, kemer sıkan, emeğinin karşılığını almadan
kazan dairesinde canhıraş çalışarak geminin yol almasını sağlayan işçiler, emekçiler
olmuştur.
%1’lik asalak kesim ise biz işçilerin, emekçilerin emeği ile su üstünde kalabilen
geminin özel kamaralarında lüks bir hayat sürmeye devam etmiştir.
Tüm bunlara rağmen iktidar “Kamuda Verimlilik ve Tasarruf Paketi” adını verdiği
paketle yoksulun cebinden alıp zenginin cebine aktarmayı temel alan bu düzenin
bekası için (!) bir kez daha emekçilere, halka “kemer sıkın” çağrısı yapmaktadır.
Pakete göre:
• Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına ayrılan kaynaklar daha da azaltılacaktır. Bu durumda
.nümüzdeki 3 yıl boyunca yeni okul, hastane, kreş, sığınma evi gibi kamu hizmet birimleri
açılmayacaktır.
• Kamuya personel alımı sadece emekli olanların, hayatını kaybedenlerin sayısı ile
sınırlanmaktadır. Dolayısıyla her 5’inden 1’i işsiz olan gençlerin kamuda işe girmesi
.nümüzdeki 3 yıl boyunca neredeyse imkânsız hale getirilmektedir.
• Kamunun elinde kalan son lojmanlar ve sosyal tesisler ya “ekonomiye kazandırma” adı
altında yandaşlara satılacak ya da rayiç bedel adı altında kiraları arttırılacaktır.
• İktidarın yıllardır hayalini kurduğu esnek- güvencesiz istihdam hayata geçirilecektir.
Kamuda mevcut güvencesiz istihdam; uzaktan çalışma, evden çalışma, denkleştirme gibi
esnek çalışma yöntemleriyle, özellikle kadın çalışanlar üzerinden daha da büyütülecektir.
Dolayısıyla kamu çalışanlarının sadece mesai saatlerinin değil mali ve sosyal haklarının da
esnekleştirilmesi hedeflenmektedir.
• Sınırlı sayıda kamu çalışanının işe geliş ve gidişte yararlanmakta olduğu servis
hizmetlerine son verilecektir.
Sonuç olarak iktidarın “Kamuda Verimlilik ve Tasarruf Paketi” adını vererek cilaladığı
paket gerçekte emekçilere ve halka saldırı, kamu hizmetlerini tamamen tasfiye etme
paketidir.
Bu nedenle DİSK, KESK, TMMOB, TTB olarak öncelikle iktidarı yıllardır sıkmaktan
kemerinde delik kalmayan milyonlara tasarruf çağrısı yapmaktan vazgeçmeye, elini
artık cebimizden çekmeye davet ediyoruz.
Bu ülkede çalışanların insanca bir yaşam sürmesi, vatandaşların refahının arttırılması
için gerekli kaynağın, tasarrufun adresi bellidir.
O adres emek sömürüsünden, faizden, ranttan, vergi aflarından, hazine
garantilerinden, silah tüccarlığından, ü. beş yerden alınan maaşlardan beslenenlerdir.
Eğer hedef gerçekten tasarruf etmek ise önce buradan başlanmalıdır.
İktidar ne diyor? “Bu paket sayesinde .nümüzdeki 3 yılda 150 Milyar TL tasarruf
edeceğiz” diyor.
Biz de soruyoruz?
Bu rakamın en az 40 katını patronlara vergi muafiyeti ve istisnası olarak ayıran siz
değil misiniz?
En az 34 katını faize ayıran siz değil misiniz?
En az 30 katını savunma ve güvenlik adı altında silahlanmaya ayıran siz değil misiniz?
En az 4 katını Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projesi adı altında, hizmet alsak da almasak da
parası bizim cebimizden çıkan şehir hastanelerine, hava limanlarına, yollara,
köprülere, tünellere ayıran siz değil misiniz?
Eğer hedef gerçekten tasarruf etmek ise niye bunlardan tasarruf etmiyorsunuz?
Eğer ekonomi çıkmazda ise milyarderler listesine giren ultra zenginlerden bir kez
olsun servet vergisi almak neden aklınıza gelmiyor?
Bu kadar israf kaynağı varken neden hala tüm yükü bizlere, halka yıkıyorsunuz?
Bir kez daha altını çiziyoruz. Eğer hedef gerçekten tasarruf etmek ise;
Toplumun %99’unun daha fazla yoksullaşması pahasına ülke kaynaklarının,
vergilerimizin %1’lik kesime aktarılmasına dayalı israf düzenine son verilmelidir.
Bu nedenle başta sendikalar, konfederasyonlar, meslek örgütleri olmak üzere tüm
emek örgütlerini, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı yok edilmek istenen
vatandaşları, işçileri, emekçileri, kamuda işe girme imkânı ortadan kaldırılarak işsiz
bırakılmak istenen gençleri, güvencesiz çalışmanın dayanağı haline getirilmek istenen
kadınları bu SALDIRI VE TASFİYE PAKETİNE karşı omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”