İstanbul Sözleşmesi’nin feshi sonrası kadına yönelik katliam, şiddet, taciz, ayrımcılık, mobbing vb. saldırılar artarak kadın kırımı boyutuna vardı.
Kadına yönelik bu kırım yaşanırken iktidar protestoları şiddetle, baskıyla engelleme yoluna gitmekte, gericiliğe cesaret ve prim veren adımlara devam etmektedir.
Muhafazakâr, gerici, neo liberal kesimlerin bu fiili ve ideolojik saldırıları kadın kazanımlarını gasp etmeyi hedeflemektedir.
Kamu emekçileri alanında da cinsiyet eşitsizliklerinin yanı sıra başta güvencesizlik, emek sömürüsü, mobbing, taciz ve kadına yönelik daha birçok saldırı yaşanmaktadır.
Tüm bu saldırılara rağmen geleceğe dair umutlarımızı diri tutan, cesaret ve kararlılığı büyüten kadınların mücadelesi oluyor.
Erkek egemen düzene ve saldırılara karşı KESK’li kadınlar da geçmişten bu yana büyük fedakârlıklar göstererek ve bedeller ödeyerek eşitlik ve özgürlük mücadelesini yürütmeye devam ediyor.
Kadın mücadelesinin öncülerinden biri de sendika adının dahi zor telaffuz edildiği, sendika binalarımızın mühürlendiği, sendika üyeleri ve yöneticilerimizin faili meçhul cinayetlerde yaşamlarını yitirdiği yıllarda mücadele eden, Konfederasyonumuzun kurucu üyesi, 1998-2002 yılları arasında da Konfederasyonumuzda Genel Sekreterlik görevini yürüten Sevil Figen Erol’dur!
