Konfederasyonumuza ve bağlı sendikalarımıza yönelik sonuncusu iki ay önce düzenlenen operasyona karşı ülkenin dört bir yanında “Özgür Bırak” kürsüleri kuruldu. 25 Ağustos’ta Ankara Güvenpark’ta kurulan kürsüye Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımızın MYK üyeleri, şubelerimizin yöneticileri, üyelerimiz, tutuklu yakınları ile emek ve demokrasi güçlerinin ve siyasi partilerin temsilcileri katılarak destek verdi.
Basın Açıklamasını KESK Yürütme Kurulu adına KESK MYK Üyesi Ali Berberoğlu okudu.
Basın Açıklaması Metni Aşağıdadır.
Bugün 25 Ağustos. Emek ve demokrasi mücadelesinin yılmaz savaşçısı KESK’i, hedef alan kuşatma operasyonun son halkasının üzerinden tam iki ay geçti.
Bugün, emek ve demokrasi mücadelesinde her zaman yan yana omuz omuza olmaktan gurur duyduğumuz dostlarımızla birlikteyiz. Türkiye’nin her yerinde kurduğumuz “özgür bırak” kürsülerinden görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, yazmayan kalemlere inat, tutuklu KESK’lilerin serbest bırakılması talebimizi bir kez daha haykırmak için alanlardayız.
Bu kürsü, sadece burada toplananların kürsüsü değildir.
Bu kürsü, gündüzlerinde işsiz kalınmayan, gecelerinde aç yatılmayan bir ülkede tüm halkın barış ve huzur içerisinde yaşamasını isteyenlerin kürsüsüdür.
Bu kürsü, beysbol sopalı Sam Amcalarına, emperyalist güçlere taşeronluk yapmayı görev bilerek savaş baltalarını bileyen, sözlüklerden barışın, kardeşliğin adını silmek isteyenlere karşı barışın, halkların kardeşliğinin kürsüsüdür.
Bu kürsü, kendinden olmayan herkese kin duyan, hukuku, insan haklarını ayaklar altına alarak memleketi açık hava hapishanesine çevirenlerin yarattığı öfke tsunamisinin dalga kıranı emek ve demokrasi güçlerinin kürsüsüdür.
Bu kürsü demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe, barışa sevdalı olanların kürsüsüdür.
İşte bu sevdayı paylaşmaktan onur duyduğumuz 68 mücadele arkadaşımız yasal, meşru sendikal faaliyetlerimizi zoraki “yasa dışı” göstermeye gayret eden zihniyetin hapishanelerinde tutuklu.
Buradan tutuklu tüm KESK’li yönetici ve üyelerimize yürekten selamlarımızı gönderiyoruz.
Ve onlara diyoruz ki, sizlerin sadece bedenlerinin tutsak olduğunu biliyoruz.
Kortejlerimizdeki yerleriniz şimdilik boş olsa da,
Pankartlarımızı, flamalarımızı, tutan elleriniz bugün demir kapılar ardında olsa da,
Siz her yerde bizimlesiniz.
Bugün buraya sadece ellerimizde tutuğumuz fotoğraflarınızı değil,
Bize her zaman güç veren inancınızı, mücadele kararlılığınızı da yüreklerimizde taşıyarak getirdik.
Kiminizi soğuk demir parmaklıkların ardına uğurlamamızın üzerinden 2 ay, kiminizi 8 ay, kiminizi 3,5 yıllık bir zaman geçti.
Bu ülkede, demokrasinin, özgürlüğün, emeğin haklarının yok sayılmasına nasıl alışamadıksa sizlerin yokluğuna da alışamadık, alışmaya da hiç niyetimiz yok.
Sendikal hak ve özgürlükleri için mücadele edenlerin düzmece iddia NANMELERLE, kes-kopya-yapıştır sorgulama tutanaklarıyla özgürlüğünün elinden alınmasına asla alışmayacağız.
Bedelsiz “sarı sendikacılık” oyununun daimi kadroluğunu yapmayı marifet sayanlara,
Ayakları yere değil siyasi iktidarın omuzlarına bastığı için gerçek boylarını saklayabileceklerini sananlara,
Türkiye kamu emekçileri sendikal tarihinde yükselttiğimiz çıtayı aşağı çekmek için KESK’e çamur atmaya cüret edenlere alışmadık, alışmayacağız.
Alışmanın, kanıksamanın kabullenmek olduğunu en iyi bizler biliyoruz.
Adaletsizlik üzerine inşa edilen bu yağma ve sömürü düzenine alışmadık. Alışmayacağız.
Bilin ki, KESK’in onurlu mücadelesi tüm baskılara rağmen sürüyor. Sizi aramızdan alarak KESK’i bertaraf edeceklerini sananların hevesini kursağında bırakmaya devam ediyoruz.
Bilin ki, KESK’in, el etek öpmeden, sırtını bir yerlere dayamadan, rüzgâr gücüyle değil rüzgâra karşı durarak yükselttiği bayrak dalgalanmaya devam ediyor.
Bilin ki, emek ve demokrasi mücadelesi sevdasını yüreğinde taşıyanların mücadelesini hapsedebilecek hiçbir zindan yoktur yeryüzünde. Hangi zindana atılırsa atılsın, hangi kör kuyularda merdivensiz bırakılırsa bırakılsın bu sevda yılmadan, yorulmadan yoluna devam eder.
Emek ve demokrasi düşmanlarının her zaman hedefinde olan KESK için bu baskı ve sindirme düzeneği yeni değildir.
Geçmişte mücadelemizi engellemeye çalışan, bizi kapı kulu olarak görenler tarihin çöplüğündeki yerini alalı çok oldu. KESK ise önüne çıkarılan tüm engellemelerle, baskılarla yaratılan kuşatmaya inat dimdik ayakta.
Üzerimizde yarattıkları baskılarla, kuşatma operasyonlarıyla KESK’i sindireceklerini sananlara buradan bir kez daha sesleniyoruz.
Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi vermek ne zamandan beri suç oldu?
KESK’in ve bağlı sendikalarının aldığı kararla doğrultusunda gerçekleştirilen eylem ve etkinliklere, grevlere katılmayı “yasa dışı” gösterdiğiniz iddia NAMLERİNİZE kimin inanmasını bekliyorsunuz?
KESK’i kendi belirlediğiniz sınırlar içerisine hapsedebileceğinizi, baskılarla hizaya getirebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
KESK, faşizme karşı demokrasi, emperyalizme karşı bağımsızlık, savaşa karşı barış, baskılara karşı özgürlük,
Irkçılığa ve şovenizme karşı emeğin birliği ve halkların kardeşliği mücadelesini kararlılıkla sürdürecek.
KESK, “bizi ezen, bir kenara iten, emeğimizi görünmez kılan, bedenlerimizi metalaştıran bu sistemin çarklarına takılan çakıl taşı olacağız” diyen kadınların mücadelesine soluk katmaya devam edecek.
KESK, tüm kuşatma, bertaraf etme operasyonlarına karşı emek ve demokrasiden yana olan herkesin yüreğinde, beyninde, bilincinde kendine yer açmaya devam edecek.
Tutuklanan arkadaşlarımızın hiçbir “yasa dışı” faaliyetle alakası olmadığını sizler de en az bizim kadar iyi biliyorsunuz.
Sendikal haklar kapsamında yaptığımız faaliyetleri sorgulamakla asıl suçu siz işliyorsunuz. Evlerimizi, işyerlerimizi, sendikalarımızı, konfederasyonumuzu didik didik aramakla asıl suçu siz işliyorsunuz.
Utanç verici sorgulamalarınızla, İddia NAMELERİNİZLE arkadaşlarımızın özgürlüğünü elinden almakla asıl suçu siz işliyorsunuz.
Sözde yargı reformları ile katliam sanıklarını dışarı salarken 68 KESK yöneticisi ve üyesinin demir kapılar ardında tutmaya devam etmekle suç işliyorsunuz.
Eğer hukuka, adalete, insan haklarına zerre kadar saygınız kaldıysa arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Konfederasyonumuz ve sendikalarımız üzerindeki baskı ve yıldırma politikalarına son verin.
Bizler, haklı mücadelemizi baskı altına almaya çalışan, her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamalar karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de sesiz kalmayacağız.
Ortak değerlerimize sahip çıkmaya devam edecek, fiili ve meşru mücadelemizi her koşulda sürdürmek için birbirimize daha fazla kenetlenecek bu oyunu bozacağız. Zulmün ve zorbalığın efendileri önünde asla boyun eğmeyeceğiz.
YAŞASIN EMEK VE DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN SENDİKAL MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN KESK!
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!