BASINA VE KAMUOYUNA
Ülkemizde son dönem gazetecilerin, yazdıkları kitaplar veya yaptıkları haberler nedeniyle yargılanması, tutuklanarak cezaevine konulması “sıradan”, “olağan” gelişmeler haline gelmiş bulunuyor.
24 Mart perşembe günü gazeteci Ahmet Şık tarafından yazılan “İmamın Ordusu“ isimli yayımlanmamış kitap için başlatılan baskın ve toplatmalar ekseninde yaşananlar, son derece kaygı verici bir hal almıştır. Yakın geçmişte gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanarak Silivri cezaevine konulmasına karşı toplumda yükselen tepkilere karşılık; ”Tutuklanma nedenleri basın faaliyetleri değildir. Elimizde başka deliler var ama bunları açıklayamayız” denilerek, bugüne kadar kamuoyuna tatmin edici hiçbir açıklama yapılamamış olması, son yaşananlar ile birlikte basının ve tüm muhalefetin nasıl baskı altına alınmak istendiğinin açık kanıtıdır.
İnanılması güç ama tüm bu yapılanlar, henüz yayımlanmamış, taslak halinde olan bir kitabı ele geçirmek için düzenlenmiştir. 12 Eylül faşist darbesinde dahi benzeri yaşanmamış bir olay, 2011 Türkiye’sinde, hem de “ileri demokrasi” nutuklarının atıldığı bir dönemde gerçekleştirilmiştir.
Adeta yargısız infazla, bir kitabın imha edilmesi her açıdan vahim ve kabul edilemez bir durumdur. Savcılığın ve mahkemenin taslak halinde olan bir kitap için “terör örgütü dokümanı” nitelemesi yaparak “elinde olup teslim etmeyenler terör örgütüne yardım suçunu işlemiş kabul edilecek” yönündeki tehdidinin tüm topluma gözdağı verme amaçlı olduğu açıktır.
Düşünceyi ifade etme özgürlüğüne ve halkın gerçekleri öğrenme hakkına yönelik bu saldırıyı kınıyor, demokrasi ile bağdaşmayan, Hitler dönemini çağrıştıran yaklaşımlara derhal son verilmesini istiyoruz.
İfade özgürlüğünün vazgeçilmez bir parçası olan basın özgürlüğüne yönelik baskın, toplatma, sansür ile toplumda yaratılmak istenen baskı ve şiddet politikalarından sonuç alınamayacağının altını tekrar çiziyoruz.
Anayasadaki temel hak ve özgürlüklerin kullanımının yanı sıra evrensel ölçekte ifade ve basın özgürlüğü ölçütleri ile de taban tabana zıt uygulamaların bir an evvel sonlandırılması, herkes için ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün sağlanması için tüm işçi ve emekçileri, meslek örgütlerini ve demokrasi güçlerini duyarlı olmaya, seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.
KESK MYK