Aralarında DİSK Başkanı Erol Ekici, Genel Sekreter Adnan Bostanoğlu ve bazı yönetim kurulu üyelerinin de bulunduğu DİSK heyeti, Cumhurbaşkanı’nı ziyaret ederek, Sendikalar ve Toplu iş Sözleşmesi Yasa Tasarısı’nı veto etmesini istedi. DİSK heyeti, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e vetonun gerekçelerini anlatan bir de mektup verdi.
Özellikle barajların kademeli olarak düşürülmesinin pek çok işçiyi toplusözleşmeden mahrum bırakacağına dikkat çeken DİSK’in mektubunda, ülkenin sendikalaşma düzeyi bakımından dünya sıralamasında sonlarda yer aldığı ve işçilerin sadece yüzde 6’sının sendikal haklardan yararlanabildiğinin altı çizildi.
Mektupta özetle şu noktalara dikkat çekildi:
- Türkiye’de çalışma hayatı, 12 Eylül askeri darbesinin ardından yürürlüğe konulan 2821 ve 2822 sayılı yasalarla şekillendirildi. Bu dönemde yasakçı hükümlerinin etkisiyle Türk sendikal hareketi büyük bir erozyona uğradı.
- "Özgürlükçü ve demokratik toplum esasları temelinde yeniden düzenleme" iddiasında olan bu yasa, esaslı bir değişiklik öngörmediği gibi var olan sorunları daha da ağırlaştıracak düzenlemeler içeriyor.
- Yasanın birçok maddesi Türkiye’nin imzaladığı ve uymakla yükümlü olduğu ILO sözleşmeleri ile uluslararası norm ve standartlara aykırı.
- Oysa söz konusu yasa herkese sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı verilmesi, sendika üyeliğinde ve üyelikten ayrılmada noter aracılığının kaldırılması, çok düzeyli toplu pazarlık ve toplusözleşme düzeninin kurulması, yüzde 10 işkolu barajı ve işletme barajının kaldırılması, işyeri barajının düşürülmesi ve grev yasaklan ve engellerinin kaldırılması gibi unsurları taşımalı.
- İşkolu barajı, yasada öngörüldüğü gibi kademeli olarak uygulanırsa, halihazırda toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili olan 50 sendikadan en az 29’unun işkolu baraj mm altına düşme ve toplu iş sözleşme si imzalama yetkisinden mahrum kalma tehlikesiyle karşı karşıya.
- Yasa bireysel sendika özgürlüğünün güvencesini düzenlerken 30 ve daha az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçileri güvence dışında bıraktı.
- Bugüne kadarki uygulama, sendikal tazminat yaptırımının yeterli olmadığını, birçok işverenin sendikal tazminat ödemeyi göze alarak, sendikalaşan işçileri işten çıkardığını ve sendikal örgütlenmeyi engellediğini gözler önüne seriyor. Dolayısıyla yasa, iş güvencesi kapsamındaki işçiler için yeterli ve etkin bir sendika özgürlüğü güvencesi sağlanmıyor.
Neredeyse Tüm Grevler Yasadışı!
- Komisyon tarafından kabul edilen metinde, iş güvencesi kapsamında olmayan işçilere de sendikal nedenle fesih durumunda işe iade davası açabilme hakkının tanınmasını öngörmekteydi. Ancak görüşmeler sırasında verilen bir önerge ile mevcut yasada yer almayan ve yeni yasa ile öngörülen bu hak geri çekildi.
- Yasa ‘grevin tanımı’ başlıklı 58. maddesinin, toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde yapılacak grevleri ‘kanuni’ diğer tüm grev türlerini de kanun dışı grev olarak tanımlıyor. Bu durum ILO denetim organlarının kararlarına ve uluslararası normlara aykırı.
- Türkiye’deki işçilerin yüzde 6’sı sendikal haklardan yararlanabiliyor. Bu gerçekler ışığında, yasa ya tamamen ya da ilgili maddeleri yeniden görüşülmek üzere Meclis’e iade edilmeli.
Kaynak:Cumhuriyet