Türkiye’de geçmişte halkları birbirine düşürerek katliamlara zemin hazırlayan derin güçler, ayrımcı, ırkçı-gerici politikalarını sürdürerek halkların barış içinde bir arada yaşamasını engellemek için bugün de ellerinden geleni yapmaya devam etmektedir.
Dün Malatya’nın Doğanşehir İlçesi’nde yaşanan olaylar, yine benzer nefret söylemlerinin provokasyona dönüşmesi ile farklı din, kültür, kimlik ve inançlardaki yurttaşlarımızın bir arada yaşam umutlarını hedef almıştır.
Geçmişte, Çorum, Maraş, Malatya ve Sivas’ta acıyla yaşadığımız benzer bir tablo, bugün bir kez daha Malatya’da tekrarlanmaktadır. Malatya’nın Doğanşehir İlçesine bağlı Sürgü Beldesinde yaşayan bir Kürt, Alevi ailenin evi, gece saatlerinde yaşanan bir tartışma sonucu taşlanmış, ahırı yakılmak istenmiştir. Köye nereden geldiği belli olmayan 50-60 kişilik bir faşist güruh ise, Tekbir ve sloganlarla köyde geniş bir provokasyona başlamıştır. Alevi aileye bir linç girişimine dönen olay, bugün bizzat iktidar tarafından beslenen ırkçı-şoven atmosferin hangi boyutlara geldiğini göstermesi açısından çarpıcıdır.
Malatya’da yaşanan linç girişiminde dikkat çekici olan bir diğer nokta ise, olaylar esnasında olaya müdahale amacı ile gelen, fakat gerici grubun adeta provakasyonunun taşıyıcılığını üstlenen Jandarma Komutanı ve Belediye Başkanı’nın açıklamaları olmuştur. Bu kişilerin Alevilere karşı yöneltilen “köyü terk edin” tehdidini destekleyen ifadeleri, farklı kimlikleri ve mezhepleri tehdit olarak görüp, halkları birbirine karşı kışkırtmak isteyenlerin provokatif söylemlerinden farklı olmamıştır. Bir arada eşit ve kardeşçe yaşamı teminat altına almakla görevli olan bu yetkililerin saldırıya uğrayanları suçlu göstererek böylesi bir söylemde bulunması derhal sorgulanmalı ve haklarında gerekli işlemler başlatılmalıdır.
Hiç kuşku yok ki, son günlerde gerek medya kanalı ile yayılan nefret söylemleri, gerekse de AKP hükümetinin Sivas katliamına yönelik zaman aşımı kararı ve cemevlerine getirilen yasakçı zihniyet, tetikte bekleyen ırkçı, şoven, gerici zihniyeti harekete geçirmiştir.
12 Eylül’ün ırkçı zihniyetinin “tek kimlik, tek din, tek mezhep” anlayışının takipçisi olan AKP’nin, daha önce Adıyaman’da alevi ailelerinin evlerini işaretleyip Maraş katliamının provasına yeltenenlere sessiz kalması, bu kez Malatya’da ev yakmaya cesaret vermiştir. Yaratılan bu nefret ortamının yanında, yaşanan olayların sorumlularının ve faillerinin de ortaya çıkartılmaması, tarihi acı ve kanla dolu olan bu karanlık senaryonun sürekli tekrarlanmasına da zemin yaratmaktadır.
Eşit, özgür ve demokratik bir ülkede kardeşçe bir arada yaşamı sağlayabilmenin yolu, ancak toplumun farklı din, dil, kimlik, kültür grupları arasında yaratılmak istenen uçurumların aşılması ile sağlanabilecektir. Kendisi gibi olmayana tahammülsüzlüğünü arttıran ve her fırsatta Alevi karşıtı mezhepçi tutumunu ortaya koyan AKP hükümeti, ürettiği nefret siyasetinden bir an önce vazgeçmelidir. İnsanlık suçlarını zaman aşımına mahkum eden, katliamcıları affeden bir zihniyetin, bugün Malatya’da yansımasını gördüğümüz karanlık tarihi tekerrürden ibaret kılacağı aşikardır.
Bizler KESK olarak, Malatya’da saldırıya maruz kalan Kürt, Alevi vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, eşit, özgür, demokratik bir yaşamı sonuna kadar savunup mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha yineliyoruz. Bir arada yaşam temellerinin sağlanması ve yaşanan olayların sorumlu ve faillerinin derhal ortaya çıkartılmasının takipçisi olacağımızın altını çizerek, hükümeti bu konuda göreve davet ediyoruz.
YÜRÜTME KURULU