Attığı her adımda gözü bağımlı dolduğu küresel sermayenin çıkarlarından başka bir şey görmeyen AKP iktidarı, çalışanların kazanılmış haklarını budayan yasal ve fiili düzenlemelerini hayata geçirmeye devam ediyor.
Sadece son bir yıl içerisinde hayata geçirilen emek düşmanı politikalara baktığımızda, sermayenin sınırsız hâkimiyetini temel alma yolunda ciddi mesafeler kaydedildiği görülecektir.
Sermaye Dostu- Emek Düşmanı Düzenlemeler Artarak Sürüyor!
4688 Sayılı Yasa’da sadece tadilatlar yapılması sonucunda kamu emekçilerinin özgür toplu pazarlık hakkının daha da sınırlandırılmıştır. “Toplu sözleşme” adı altında grev hakkını içermeyen bir düzenleme sonucunda dayatılan sadaka maaş zamları ile kamu emekçilerinin çalışma ve yaşam koşulları daha da ağırlaştırılmıştır. Havacılık iş kolunda grev yasaklanmış, demokratik haklarını kullanan Hava İş üyesi 305 çalışanın hukuksuz bir şekilde işten çıkarılmıştır. Her yıl sayısı on bini aşan işçiyi iş cinayetlerine kurban vermeye devam ettiğimiz koşullarda işçinin değil işin güvenliğini yani sermayenin karının güvenliğini temel alan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarılmıştır. Bunların dışında daha sayamadığımız onlarca sermaye dostu-emek düşmanı düzenleme sadece son bir yıl içerisinde hayata geçirilmiştir.
Sıra Kıdem Tazminatının Gaspında!
Ancak tüm bunlar karına kar katmak derdinde olan işverenlere ve AKP iktidarına yetmiyor olacak ki şimdi de işçi sınıfının dişiyle tırnağıyla verdiği mücadelenin temel kazanımlarından olan kıdem tazminatına göz dikilmiş durumda.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; Türkiye’de çalışanların yaklaşık yarısı kayıt dışı çalışmaktadır. Diğer taraftan kısmi süreli çalışan, taşeron, mevsimlik ya da yevmiye ile İş Yasasına tabi olmadan, sosyal güvenlik sisteminin dışında çalışan işçileri de dışında tutuğumuzda ancak çok sınırlı bir kesim kıdem tazminatı hakkından yararlanabilmektedir. Görevi kayıt dışı çalışmayı engellemek, tüm çalışanların kıdem tazminatı hakkından yararlanabilmesi için gerekli her türlü önlemi almak olan AKP iktidarı ise bu çarpık tabloyu görmezden gelmektedir. AKP, işçilerin 75 yıldır kullandıkları kıdem tazminatı hakkını her zaman bir maliyet unsuru olarak gören ve kaldırılması için defalarca girişimlerde bulunan işverenlerin taleplerine uygun bir düzenleme için can hıraş çalışmaktadır. Bunun için kıdem tazminatı hakkı kullanan sınırlı sayıdaki işçi ile bu hakkını engellediği işçileri karşı karşıya getirmek için her türlü gerçek dışı propagandaya başvurmaktan da geri durmamaktadır.
Kime Müjde? İşçilere mi Yoksa İşverenlere mi?
Sendikalara iletilmeyen ve kim tarafından hazırlandığı hala belli olmayan! ama son birkaç haftadan beri bazı gazetelere ve köşe yazarlarına konu olan bir yasa taslağı gündem olmuştur. Yandaş medyanın” İşçilere müjde, bir gün çalışan bile kıdem tazminatı alacak. Fonda biriken parayla tüm işçiler ev sahibi olabilecek” gibi gerçekleri tamamen ters yüz eden haberlerle öve öve bitiremediği taslakla toplumun nabzı ölçülmek istenmektedir. Çalışma Bakanlığı, medyaya “Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı” adı ile yansıyan taslağın kendi çalışmaları olmadığını iddia etmektedir. Bu iddia gerçek olsa da geçmişte yaşanan acı tecrübeler Çalışma Bakanlığı dışında AKP iktidarının diğer bakanlıklarının, milletvekillerinin taslak hazırlama konusunda ne kadar “ustalaştığını” göstermiştir. “Kıdem tazminatı hakkından az sayıda işçi yararlanıyor, yeni düzenlemeyle herkesin yararlanmasını sağlayacağız” yanılsaması üzerinden hazırlanan taslakla sistemin tamamen işverenlerin maliyetlerini ve işçilerin işten çıkarılmasını kolaylaştıracak yönde değiştirilmesi hedeflenmektedir.
Son dönem hayata geçirilen tüm emek düşmanı düzenlemeler gibi kökleri Ulusal İstihdam Stratejisinde olan taslağa göre; mevcut işçilerin kazanılmış haklarının aynen korunacağının iddia edildiği taslak incelendiğinde bunun tamamen bir aldatmacadan ibaret olduğu görülmektedir.
Yarı Yarıya Azaltılması Hedeflenen Tazminattan Yararlanmakta Zorlaştırılıyor!
Daha ilk bakışta taslakla birlikte çalıştıkları her yıl için bir aylık brüt ücret tutarında kıdem tazminatı hakkı olan işçilerin tazminat tutarının yarı yarıya azaltıldığı görülmektedir. 30 günlük kıdem tazminatı karşılığında şu anda brüt ücretinin yüzde 8,3’üne karşılık gelen bir tutarı hak eden işçiye taslakla birlikte brüt ücretinin ancak yüzde 4’ü kadar prim yatırılacaktır. Üstelik taslakta işverenlerin yüzde 2 oranında ödedikleri “işsizlik sigortası primi”, yüzde 0,5’ e düşürülmektedir. Taslaktaki emek düşmanı düzenlemeler sadece bunlarla sınırlı değil. Yine söz konusu taslağa göre ise 15 yıldan önce, ölüm, beş yıl iş bulamama vb durumlar hariç 15 yıl ve 3.600 günü doldurmayana, kıdem tazminatı ödenmeyeceği öngörülmektedir.
Bugün uygulamada 15 yılı ve 3600 pirim gününü dolduran işçilere kıdem tazminatının “tamamı” ödeniyorken taslakla “yarısının” ödenmesi öngörülmektedir. Yine Mevcut uygulamada; evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde işten ayrılmaları halinde evlenen kadınlara ve askere giden erkeklere kıdem tazminatının tamamı ödenmekte iken taslağa göre her iki durumda da kıdem tazminatının hiç ödenmeyeceği öngörülmektedir. Taslakta ayrıca mevcut uygulamada gelir vergisi kesintisine tabi tutulmayan kıdem tazminatına vergi kesintisi getirilmesi de öngörülmektedir.
Kıdem Tazminatı Finans Titanlarına Teslim Ediliyor!
Yeni düzenleme ile finans piyasalarının gün geçtikçe artan kaynak ihtiyacı da kıdem tazminatının fona çevrilmesi ile karşılık buluyor.
Taslağa göre, kıdem tazminatı aylık prim şeklinde işçiler adına açılan bireysel hesaplara yatırılacak ve bu hesaplar da özel emeklilik şirketleri tarafından uluslar arası spekülatif fonlarda işletilecek. Daha önce işsizlik sigorta fonundan kazanılan deneyimler ışığında, fona çevrilen, diğer adı ile finansallaşan kıdem tazminatı, spekülatif finans piyasalarında fiyatlanacak bir kaynak haline gelecek.
Ayrıca öngörülen taslağa göre; işçi, “Emeklilik Gözetim Merkezi” adlı bir havuzda toplanan parasını çeşitli yatırım araçlarında değerlendirebilecek. Diğer bir ifade ile finans piyasasının kapıları işçilere açılacak, işçiler bu sayede finans piyasalarının zorunlu aktörleri olacak. Fonda biriken tazminatın tamamını işçinin kendisinin alabilmesi için emekli olma şartı getirilirken, mirasçıları ise işçi öldüğünde alabilecek.
İşverenin işçinin işine son verdiğinde “kıdem tazminatı” ödeme yükümlülüğüne son verilmesini öngören bu emek düşmanı düzenleme ile kıdem tazminatının işten çıkartmadaki caydırıcı etkisi neredeyse tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir. Böylece tazminat ödememek için, girdi-çıktı işlemi yaparak işçilerini tam yıl sigortalı göstermemeyi alışkanlık haline getirmiş olan işverenler özellikle kıdemli işçilerin rahatça işten çıkarılıp, onların yerine daha genç ve daha ucuz işçileri çalıştırabileceklerdir. Kısacası, AKP hükümeti işverenlerin kıdem tazminatını ödeyeceği garantili bir sistem yerine sorunun çözümünü kıdem tazminatının hakkının ortadan kaldırılmasında, ödenecek tazminatın yarı yarıya düşürülmesinde aramaktadır.
Kıdem Tazminatının Gaspı Sadece İşçilerin Sorunu Değil!
İşçiler için getirilmek istenen bireysel kıdem tazminatı fonu elbette ki tek başına iş kanuna tabi işçilerin sorunu değildir. Güvencesiz, esnek, mevsimlik, kayıt dışı çalıştırılarak kıdem tazminatı hakları engellenen işçiler kadar sorun aslında kamu emekçileri için de yakıcıdır. Eğer bugün gerekli tepki örgütlenerek saldırı geri püskürtülemezse sıra işçilerin kıdem tazminatının kamudaki karşılığı olan emeklilik ödeneklerine gelecektir. Geçmişteki tüm iktidarlar gibi çalışanlar üzerinde “işçi-memur, özel-kamu, sendikalı-sendikasız gibi böl-parçala-yönet taktiğini uygulamayı adet edinmiş olan AKP iktidarından bundan başkasını beklemek için fazlaca iyi niyetli olmak gerektiği açıktır.
Sermayenin çıkarları için “durmak yok yola devam” diyerek “beraber yürüdük biz bu yollarda” nakaratını keyifle tekrarlarken; işçilere, emekçilere, dar gelirli esnafa, yoksullaştırılmış halka ise esnek, güvencesiz, performansa dayalı bir çalışma hayatı dayatanların pervasız saldırılarına karşı duruşun tek yolu emeğin birleşik mücadelesinden geçmektedir.
Başta konfederasyon ve sendikalar olmak üzere tüm emek güçlerinin emeğin ortak mücadele hattını örme görevinin sorumluluğu ile karşı karşıya olduğu bu dönemde; KESK olarak, ayrımsız tüm çalışanların kıdem tazminatı hakkının güvence altına alınması mücadelesinde her zaman olduğu gibi bugün de üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha kamuoyuna ilan ediyoruz.