KESK’Lİ KADINLAR DİYOR Kİ;
Hava-İş Sendikası ile THY yönetimi arasında 23. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin sürdüğü ve görüşmelerde arabuluculuk aşamasına gelindiği bir aşamada 30 Mayıs 2012’de yapılan yasa değişikliği ile havacılık iş koluna grev yasağı getirildiği bilinmektedir.
Toplu sözleşme ve sendikal örgütlenme hakkına doğrudan müdahale olan yasağaitiraz ederek demokratik tepkilerini ifade eden, direniş haklarını kullanan Hava İş üyesi 305 emekçinin iş akdine SMS ve mail yoluyla tamamen hukuksuz olarak son verilmiştir. İş akitlerine son verilenlerin işe tekrar geri dönüşü için yapılan girişimlerden de bugüne kadar sonuç alınamamış, hatta iş akitlerine son verilenlerin bir kısmının eylem gününde izinli olduğunu kabul eden THY yönetimi “kurunun yanında yaşta yanar” mealinde açıklamalar yapmıştır.
Diğer taraftan daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için yıllardır mücadele veren havayolu emekçilerinden iş akitlerine son verilen 305’nin yüzde 80’nin kadın olması ise ayrıca dikkate değerdir. Bugüne kadar farklı farklı birçok alanda yaşanan binlerce örnek, ülkemizde güvencesiz, sigortasız, sendikasız çalıştırılan kadınların çok kolay işten atıldığınıgöstermektedir. AKP hükümeti kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmalar yaptığını iddia etse de kadınların hayatın her alanında olduğu gibi çalışma yaşamında da tabi tutulduğu ayrımcılık yasalarla, fiili uygulamalarla derinleştirilmektedir.
Çocuk gelinlerin sayısının artmasının önünü açan 4+4+4 yasası, ev işlerinde çalışan kadınların kapsam dışı bırakıldığı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, yemekli etütlü okul uygulamasının kaldırılması gibi son dönem yaşanan gelişmelere sadece bir göz atıldığında; AKP hükümetinin kadın istihdamını değil eve hapsedilen kadınların sayısını artırmak için elinden geleni ardına koymadığı görülecektir.
Son olarak THY’de yaşanan işten çıkarmalar AKP Hükümetinin kadın istihdamını arttırma yönünde yaptığı açıklamaların yalnızca göz boyama olduğunu bir kez daha tüm çıplaklığıyla göstermiştir. Türk Hava Yollarında kabin görevlisi olarak çalışan, grev ve özlük hakları için direnişe geçen Hava-İş sendikası üyesi kadınların anlatımları taşımaya zorlandıkları yükün ağırlığı hakkında fazlasıyla bilgi sunmaktadır.
Yoğun çalışma temposu nedeniyle, dinlenmeye bile doğru dürüst vakit ayıramayan THY emekçisi kadınlardan beklenti sadece “güvenli uçuş” tan sorumlu olmanın bütün teknik ayrıntılarına sahip olmalarıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda birtakım “fiziksel” özelliklere de sahip olmaları, her zaman bakımlı, güzel, sempatik olmaları beklenmektedir. Fazla kiloları olduğu gerekçesiyle 6 ay ücretsiz izine çıkarılan kadın kabin görevlisi örneği beklentinin vardığı boyutları göstermesi açısından çarpıcıdır.
Her platformda biz kadınlara en az 3 çocuk doğurmamızı haykıran başbakan, THY emekçisi kadınların sürekli basınca maruz kaldıkları için iç organlarının ve tabii olarak rahimlerinin sarkması yüzünden çocuk sahibi olamadıklarını, çocukları varsa günlerce onları göremediklerini, ailelerinin hiçbir özel gününde bulunamadıklarını, giderek daha az ücrete daha uzun çalışma saatlerine maruz kaldıklarını görmezden gelmekte, grev haklarının gasp edilmesine göz yummaktadır. Kadın istihdamının yoğun olduğu bu sektörden yavaş yavaş kadınları dışlamanın, evlere kapatmanın altyapısı da böylelikle oluşturulmaktadır. İşte kadın istihdamını artıracağını iddia eden AKP hükümetinin ve THY yönetiminin gerçek yüzü.
THY’de çalışan kadın arkadaşlarımız sürekli büyüyen, kar üstüne kar elde eden ama aynı sayıda işçi çalıştıran ve bu yüzden de çalışma şartları daha da ağırlaşan birkurumdagörevlerini yerine getirmektedir. Amaçları toplusözleşmelerle bu koşulların iyileştirilmesiydi. Onun için direnişe geçtiler. Direnen hava yolu emekçilerini hukuksuz bir şekilde işten çıkaran Hükümet ve THY Yönetimi sadece sendikal hakları çiğnemekle kalmamaktadır. Türkiye’nin de imzaladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesinin 11. maddesinde tanımlanan “istihdamda eşitlik” ilkesi de ayaklar altına alınmaktadır.
KESK’li kadınlar olarak, AKP hükümeti ve THY yönetimini bir kez daha uyarıyoruz. Yaptığınız en temel anayasal hak olan örgütlenme hakkını ihlal etmekle sınırlı değildir. Kadınlara yönelik ayrımcılık suçu da işliyorsunuz. Ve bu sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da ciddi bir suçtur. Biz KESK’li Kadınlar olarak çalışma hakları ellerinden alınan hava yolu emekçisi arkadaşlarımızın sonuna kadar yanında olmaya devam edeceğiz.