Bundan 11 yıl önce, Hapishanelerde tarihin en büyük katliamlarından biri yaşandı. Basının önemli bir bölümü “Sahte Oruç Kanlı İftar” diyerek Hayata Dönüş operasyonlarının tetikçiliğine soyunurken bir kısmı mesleğinin ve insanlığın gereklerini yerine getirmek için çırpınıyordu. O isimlerden biri Ahmet Şık’tı. Ahmet Şık “Gerçeğe Dönüş” başlıklı haberiyle katliamı aklama üzerine kurulu medya düzeninin üstüne yürüdü ve bu konunun peşini hiç bırakmadı.
Bu katliamın 11. yılında katledenleri ve hapsedenleri affetmemek, ölenleri ve mahpus düşenleri unutmamak için Ahmet Şık’ın suskunluğa karşı çığlığını, o dönem çalıştığı Radikal gazetesinde yayımlanan “Gerçeğe Dönüş” başlıklı haberini paylaşıyoruz.
Radikal Gazetesi, 2, 3, 5 Temmuz 2001 tarihlerinde manşetten verdiği "Hayata Dönüş" operasyonuyla ilgili haberlerde operasyonun gizlenen yüzünü ortaya çıkarmak adına önemli bir adım attı. Bugün hâlâ yüzleşilememiş bu operasyonla ilgili 2 Temmuz’daki haberin başlığı hayli manidardı: "Gerçeğe dönüş". Haberlerde Ahmet Şık’ın imzası vardı.
Ahmet Şık’ın haberi:
Gerçeğe Dönüş
Rapor, ‘Kalaşnikof’la ateş ettiler, kendilerini yaktılar’ diyen Bakan Türk’ü yalanlıyor: Koğuşlardan ateş edilmemiş. Öldürücü dozun çok üzerinde gaz bombası kullanılmış
Bayrampaşa Kapalı Cezaevi’ndeki ‘Hayata Dönüş Operasyonu’nda C-1 koğuşundaki kadın tutukluların güvenlik görevlilerinin kullandığı göz yaşartıcı, gaz ve sinir bombalarının çıkardığı yangında öldükleri belirlendi. Adli tıp uzmanlarının raporunda, yanarak ölen kadınların giysi parçaları ve ciltlerinde yanıcı olan solvent maddelerinin bulunduğunun tespit edildiği vurgulandı. Bilirkişi raporunda ayrıca mahkûmların bulunduğu taraftan güvenlik görevlilerinin bulunduğu yöne doğru ateş açılmadığı, atışların dışarıdan içeriye doğru yapıldığı kaydedildi.
Bayrampaşa Kapalı Cezaevi’nde 12 kişinin öldüğü operasyonda C-1 koğuşunda bulunan altı kadından beşi yanarak, birisi de duman ve gazdan zehirlenerek ölmüştü. Yaralı kadın tutuklular ise arkadaşlarının askerler tarafından tavana açılan deliklerden üzerlerine bir sıvı serpildikten sonra yakıldığını öne sürmüştü.
Ölüm nedenleri
Raporda, C-1 koğuşundaki kadınlar Yazgülü Güder Öztürk, Gülser Tuzcu, Seyhan Doğan, Şefinur Tezgel ve Özlem Ercan’ın cesetlerinde yapılan otopsilerde elbise parçaları ile saç, doku ve cilt örneklerinde tinerde bulunan organik solventlerden toluen, xylene ve metanol saptandığı belirtildi.
Ölümlerin yanık, duman soluması ve karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu olduğu, Nilüfer Alcan adlı tutuklunun ise duman soluması ve karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu öldüğü tespit edildi.
Öldürücü doz aşılmış
Dört adli tıp uzmanı 22 Aralık 2000 ve 19 Ocak 2001 tarihlerinde Bayrampaşa’da inceleme yaptı ve 14 Şubat 2001 tarihli bir rapor hazırladı. Raporda şu bulgulara yer verildi:
• 30 metreküplük bir kapalı alanda 20 gram C-S (göz yaşartıcı gaz bombası) maddesi kullanıldığında öldürücü dozaj süresi 38.1 dakika olduğu, olay yerinde 35 gram C-S ve 0.21 gram patlayıcı madde bulunduğu, 12 saniyelik gaz çıkarma süresi boyunca yuvarlanarak hareket ettiği için ortamdaki kişiler tarafından geriye atılma olasılığının yok denecek kadar az olduğu,
• Göz yaşartıcı gaz bombasına maruz kalmış kişilerde gözlerde ve deride yanma hissi, tahriş, solunum yollarına etkisiyle yanma, boğulma hissi neticesinde panik, mide bulantısı, baş dönmesi ve ağrısı, halsizlik ve hareket kısıtlanmasına yol açtığı bilindiğine,
• C-1 koğuşunun hacminin hesaplanandan daha az olduğu,
• C-1 koğuşunda patlayanların dışında 45 adet farklı tipte patlamamış göz yaşartıcı gaz bombası bulunduğu tespit edildiğine göre, C-1’de öldürücü dozun çok üzerinde göz yaşartıcı gaz etkisi açığa çıkmış olduğu belirlenmiştir.
‘Kapalı yerde atılmaz’
• Koğuşta bulunan ve üzerinde ‘Kapalı yerde kullanmayın, yeterli hava akımı olması gereklidir. Bombayı insan veya yanacak malzeme olmayan sahaya fırlat’ yazılı göz yaşartıcı gaz bomba ve roketlerinin bazı tiplerinin yangın çıkabilecek sahaya atılmaması gerektiği bilindiğine,
• Yangının çok miktarda kolayca tutuşabilecek materyalin bulunduğu koğuşa çok sayıda göz yaşartıcı gaz bombası atılması sonucu olabileceği gibi koğuştaki kişilerce de meydana getirilmiş olabileceği tespit edilmiştir.
Ateş yönü
• C blok maltası boyunca tüm mermi çekirdeği deliklerini oluşturan atışların, ‘idari kısım tarafından maltanın sonu olan 19. koğuş yönüne doğru yapılmış olduğu, ters yöne doğru yapılmış atış veya atışlara ait herhangi bir bulgu saptanmadığı’, koğuşlar arasındaki avlularda yapılan incelemelerde duvarlarla pencerelerde ve koğuş içlerinde mermi çekirdeği deliklerini oluşturan atışların, ‘karşı koğuş çatıları ile avlu iç cephe duvarlarındaki mazgal deliklerinden yapılmış olduğu’ tespit edilmiştir.
Av tüfeği de kullanılmış
• Raporun 4’üncü sayfasında C-1 koğuşu kolonları, duvarları ve pencere demirleri ile koğuş içindeki duvar ve ranzalarda mermi çekirdeği delikleri görüldüğü ve bunların C-2 koğuş çatısı ile avlunun iç cephe duvarlarındaki mazgallardan yapılan atışlarla oluşmasının mümkün olduğu belirtildi. Ayrıca avluda iki adet 12 kalibrelik av tüfeği fişeğine ait plastik tüp tıpa bulunduğu belirtildi. (Aramalarda tutuklulara ait herhangi bir av tüfeği bulunmamıştı.)
• Raporun 5’inci sayfasında C-15 koğuşunun merdiven girişindeki yoğun kan lekelerinin üzerinin çimento ile kısmen kapatılmaya çalışıldığı ve yoğun kan lekesi olduğu yer aldı.
• C-14 koğuşunun girişinde görevlilerce olaydan sonra oluşturulduğu belirtilen çok büyük bir gazete, dergi ve kitap yığını olduğu ve yığının altında çok büyük kan lekelerinin bulunduğu kaydedildi.