Türkiye’deki cezaevleri, yaşanan hak ihlalleri ve işkenceler ile sürekli gündemdeki yerini korurken, özellikle AKP hükümeti döneminde yaşanan ölümlerle de dikkatleri üzerine çekiyor. İnsan vicdanını derinden yaralayan uy¬gulamaların son kurbanı 20 yıl cezaevlerinde kalarak önce siroz ardından tüberküloz ve en son da kanser olan Latif Badur olmuştu. Sivil toplum örgütlerinin cezaev¬lerindeki hasta tutuklu ve hükümlüler hakkında hazırladığı raporlar ise, daha ağır bir tabloyu ortaya koyuyor. Tüm uyarılara rağmen insanlar ölüme terk ediliyor, durumun ağırlığına ve aciliyetine dikkat çeken raporlar ise, yetkililer tarafından görmezden geliniyor.
’11 Yılda 943 Ölüm’
Nisan 2011 itibariyle 124 bin 74 hükümlü ve tutuklunun bulunduğu cezaevlerinde, bu sayı her geçen gün artıyor. 70 bin 278’i hükümlü, 53 bin 796’sı ise tutuklulardan oluşan cezaevlerinde, en ağır koşulları hasta tutuklu ve hükümlüler yaşıyor. Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü resmi verilerine göre, 2000’den 2011 yılına kadar cezaevlerinde toplam 943 hasta hükümlü ve tutuklu yaşamını yitirdi. Sadece 2010 yılında hastalık nedeniyle hayatını kaybeden tutuklu ve hükümlü sayısı 161’i buldu. 2011 yılında ise cezaevlerinde ölen tutuklu sayısı şuan itibariyle 30.
‘Devlet Güvencesindeler’
Cezaevlerinde hastalık nedeniyle yaşanan ölüm vakalarına da devlet bürokrasisi, Adli Tıp Kurumu’nun keyfi tutumları ve bazı siyasi tutuklulara karşı takınılan hasmane tutumun belirgin rol oynadığı belirtiliyor. Oysa 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna göre, cezaevlerindeki tutuklu ve hüküm¬lülerin yaşamı "devlet güvencesinde" bulunuyor. Söz konusu kanu¬nun 16. maddesinde, hastalık ne¬deniyle hapis cezasının ertelen¬mesinde, Adli Tıp Kurumu tam yetkili kılınıyor. Oysa cezaevinde yaşamını yitiren birçok hasta tu¬tuklu ve hükümlünün ölümünden Adli Tıp’ın tutumunun birinci de¬receden sorumlu olduğu belirtili¬yor. Kurum, hastanelerin raporla¬rını kabul etmediği gibi, kesinleş¬miş ölümcül hastalık teşhislerine rağmen tutuklulara gerekli rapor- lan vermiyor.
Anayasa’nın 103. maddesine dayanarak hasta tutuklu ve hükümlüler hakkında "özel af ilan" etme hakkı bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, kendisine yapılan başvurulan daha çok Adalet Bakanlığı ve Adli Tıp Kurumu’nun tutumunu gerekçe göstererek geri çeviriyor.
‘263 Kişinin Durumu Kötü’
Cezaevlerindeki durum, hasta tutuklu ve hükümlüler için her geçen gün daha da ağırlaşıyor. İHD’nin hazırladığı "Türkiye Hapishanelerinde Tutulan Ağır Hasta Mahpusların Durumu" raporu¬na göre, cezaevlerinde bulunan 263 hasta tutuklunun hastalık durundan ciddiyetine göre 3 kategoriye ayrılıyor. Birinci kategoride yaşam tehlikesi bulunan 112 ağır hasta ve tutuklu bulunuyor. İkinci grupta bulunan 67 tutuklu ve hükümlünün ise hastalıklar nedeniyle büyük sağlık merkezlerinde tedavi görmeleri gerekiyor. Diğer hasta tutuklu ve hükümlülerin de sağlık durumlarının kötüleşmemesi için sürekli sağlık kontrolüne ihtiyaçları var.
İnsan haklan kuruluşları söz konusu sorunların çözümü için Adli Tıp Kurumu’nun devreden çıkarılması ve tam teşekküllü devlet hastanelerinin verecekleri raporların yeterli görülmesi gerektiğini kaydediyor. Ayrıca, Hapishane İzleme Kurulu’nun oluşturularak, sivil ve demokratik kurumların hapishaneleri denetle¬mesinin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Kaynak:DİHA