Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Kanunu ile ilgili değişiklik taslağını Başbakanlığa sundu.
Taslak, ILO ve AİHM kararlarına karşı kararlı bir direnişin simgesi. Taslağı hazırlayanlar ne ILO ne de AİHM kararlarını umursamış. Dahası taslak adeta Memur Sen konfederasyonu için adrese teslim hazırlanmış.
Taslak ile bütün kamu çalışanlarının grev hakkı bir kez daha yok sayılıyor. Taslak, grevsiz sözde bir toplu sözleşme düzeni öngörüyor. 2010 Anayasa referandumumun temel felsefesi taslağa aynen yansımış.Zamanında söylemiştik; "2010 anayasa değişikliği örtülü grev yasağı anlamına geliyor" diye, ne yazık ki haklı çıktık!
4688 taslağı grevsiz sözde bir toplu iş sözleşmesi düzeni ile sınırlı kalmıyor. Bu toplu sözleşme sürecinin bütün aşamalarını da neredeyse iktidara yakın bir konfederasyona altın tepsi içinde sunuyor. Taslak, akıllara durgunluk veren hesaplamalarla toplu sözleşme sürecinde bütün yetkileri Memur Sen adlı konfederasyona bırakıyor. Bir danışıklı toplu sözleşme süreci…
Toplu sözleşme görüşmelerini yürütecek Kamu Görevlileri Sendika Heyetinde Memur Sen’in çoğunluğa sahip olması için hileli bir yöntem öngörülmüş. Heyetin 7 kişiden oluşması öngörülüyor. Heyet başkanı en çok üyeye sahip konfederasyondan geliyor. Kalan üyeler ise nispi temsille hesaplanıyor. Ama ne nispi temsil! Heyet başkanı nispi temsile dahil edilmiyor. Diğer 6 üye nispi temsil esasına göre konfederasyonlara dağılıyor. Memur Sen 3, KamuSen 2, KESK 1 üyeye sahip oluyor.
Başkan da MemurSen’ den olunca sonuçta Memur Sen 7 kişilik kurulda 4 üyeye sahip oluyor. Toplam sendikalı memurların yüzde 45’ini temsil eden Memur Sen, Kamu Görevlileri Sendika Heyetinde yüzde 57’lik bir temsile ulaşıyor. (Aslında şaşırtıcı bir şey yok! 2002’de yüzde 34’lük azınlık oyu ile Mecliste yüzde 64’lük çoğunluk elde edenler şimdi de sendikal yetkileri azınlık konfederasyonuna veriyor) Oysa 7 üyenin tümü nispi temsille belirlense Memur Sen 3, Kamu Sen 2, KESK 2 üyeye sahip olacak ve Memur Sen kurulda azınlığa düşecek. KESK’in bir üyeliği bir alicengiz oyunu ile Memur Sen’e veriliyor. Böylece toplu sözleşme sürecinde her şey denetim altında tutulmak isteniyor.
Bu neden önemli? Çünkü toplu sözleşme Kamu Görevlileri Sendika Heyeti’nin çoğunluğunun kararıyla imzalanacak. Azınlıkta kalan temsilciler Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na (KGHK) bile başvuramayacak. Velev ki KGHK başvurdunuz, ne olacak sanki! Orada da suyun başı tutulmuş.
11 üyeden oluşan KGHK tamamiyle hükümetin vesayeti altında. 4 üye Maliye, Hazine, Devlet Personel ve Çalışma Bakanlığından geliyor (yani hükümet tarafından). 2 üye Memur Sen’den, 1 üye Kamu Sen’den, 1 üye KESK’ ten geliyor. Üniversitelerden gelecek iki üyenin de Kamu İşveren Heyeti Başkanı (yani hükümet ) tarafından seçilmesi öngörülüyor. Garabet diz boyu! Sendikaların göstereceği akademisyen havuzundan kimlerin KGHK üyesi olacağını yine hükümet belirleyecek. Kurulun başkanı ise Meclis çoğunluğu (yani hükümet tarafından) tarafından seçilen Sayıştay Başkanı. İşte size milyonlarca emekçinin toplusözleşmesinde hakemlik yapacak bağımsız kurulun yapısı.
Grev yok, toplu sözleşme yetkisi adrese teslim, görüşmelerde pürüz çıkması ihtimali sıfır. Bir mucize olur da çıkarsa geçilmez bir kale olarak KGHK var! Bu yasayla olsa olsa sarı toplu sözleşme yapılır. Kamu görevlileri için sarı sözleşme dönemi başlıyor. Hayırlı olsun!
Dahası, bu acele neden? Hani yeni anayasa yapılıyordu! Hani demokratik anayasa yapılıyordu! Neden, anayasa değişmeden sendikal yasaları değiştirmek için acele ediliyor? Yoksa karar verdiniz mi? Anayasanın sendikal haklarla ilgili maddeleri değişmeyecek mi?…
Kaynak: Birgün (Aziz Çelik)