Yaşadığı krizi trilyonlarca doları sermayeye aktararak çözmeye çalışan kapitalist sistemin küresel soyguncuları, krizin yükünü emeği ile geçinenlerin sırtına yıkmayı amaçlayan yeni politikalarını planlamak için G-20 zirvesinde bir kez daha toplandılar.
Dünya kaynaklarının eşit ve adil paylaşılmasının önünde en büyük engel olan kapitalist sistemin geleceğinin planlanacağı G-20 zirvesi bugün Fransa’nın Cannes kentinde başlamış bulunuyor. Türkiye’yi Başbakan Erdoğan’ın temsil edeceği zirve daha önce defalarca gerçekleştirilen benzer toplantılar gibi, emekçilere ve yoksullara sefalet, açlık ve sömürüden başka bir şey vaat etmemektedir.
Kapitalist ülkelerin bir araya geldiği G-20 gibi zirvelerde; ekonomik ve “mali sistemin güçlendirilmesi”, “ekonomik büyümenin sağlanması”, “yolsuzlukla mücadele edilmesi”, “istihdam ve sosyal politikalarının değerlendirilmesi” vb. gibi tüm halkın çıkarları için çalışmalar yapıldığı iddia edilmektedir. Ancak bugüne kadar yapıldığı gibi bu zirveleri gerçekleştiren kapitalist ülke hükümetleri “çıkarları için çalıştıkları” halka açık olmayan, kapalı kapılar ardında, güvenlik önlemlerinin abartıldığı koşullarda toplanmaktadır.
Bugün Cannes’te toplanan G-20 zirvesinde de bunları fazlasıyla görmek mümkündür. Basındaki haberlere göre Fransa’nın çeşitli bölgelerinden getirilen 12 bin jandarma ve polisin şehrin her caddesinde, sokağında yoğun güvenlik önlemleri almış olması, mağazaların zirve nedeniyle kepenklerini kapatmış olması, zirvede hangi konuların konuşulacağını, önümüzdeki döneme yönelik yeni saldırıların planlandığının kanıtı niteliğindedir.
Peki, “Halkın Genel Çıkarları İçin” Zirve Toplayanlar Neden Korkuyorlar?
Kendi ideologları tarafından bile “kumarhane kapitalizmi” olarak nitelendirilen tefeci sistemin 2008 krizi ile yolun sonuna geldiğini, krizin yükünü artık sürekli olarak yoksul halkın sırtına yükleyemeyeceklerini gördükleri için korkuyorlar.
Emekçilerin hakları, halkların bağımsızlıkları, dinsel farklılıklar ve benzeri hiçbir kaygı ve engel tanımaksızın tüm dünyada, kendi koyacakları kurallar dışında hiçbir kural ve yasaya tabi olmadan egemen olma amaçlarının önünde halkların muhalefetinin yükseldiğini gördükleri için korkuyorlar.
Kapitalist ülke ekonomilerinin tek tek çöktüğünü, Wall Street gibi finansal sistem merkezlerinde bile “biz %99’uz” diye haykıran halkın yükselen öfkesinin ayak seslerini duydukları için korkuyorlar.
Korkmakta Haklılar!
Üçte birinde savaşların sürmesine sebep oldukları dünyada silah harcamalarının büyük kısmının “dünya barışını sağlamakla görevli” olduğunu iddia ettikleri Birleşmiş Milletlerin beş daimi üyesine ait olduğunu,
Bugünün dünyasında 1 milyardan fazla insanın açlık tehlikesi altında yaşamaya mahkûm edildiğini, her gün 30 bin çocuğun yoksulluk nedeniyle önlenebilir hastalıklardan hayatını kaybettiğini,
Dünya nüfusunun yaklaşık yarısının günde 2 doların altında bir gelire sahip olduğunu,
Küresel düzeyde en zengin %20 ile en yoksul %20 arasındaki gelir farkının 100 kat olduğunu,
Dünyadaki 4 zenginin gelirinin 48 devletin GSMH’ından daha fazla olduğunu,
Yoksulluktan bahsedilirken milyarlardan, zenginlikten bahsedilirken kişilerden söz edildiğini,
Biliyorlar ve korkuyorlar. Korkmakta da haklılar. Çünkü böyle bir dünyada adaletten, barıştan, özgürlükten ve uygarlıktan bahsedilemez.
Korkmakta haklılar. Çünkü yoksulluğa ve sefalete mahkûm ettikleri emekçi halklar artık “Denetimli kapitalizm iyi denetimsiz kapitalizm kötü” safsatalarına inanmıyor.
Korkmakta haklılar. Çünkü yıllardır yaşanan krizlerin “dönemsel” olmadığını tüm dünyada yaşanan insanlık krizinin kaynağının kapitalist sistem olduğunu herkes görüyor.
Korkularının Kapitalizmin Eceline Faydası Yok!
İşte bu nedenlerle giderek derinleşen kapitalizmin krizine ne G–20 zirvesi, ne gelişmiş ne de az gelişmiş ülkelerin yapacağı zirveler derman olabilir. Yaşananlar, sonunu geciktirmek için yoğun bir çaba içinde olan kapitalizmin, kendi mezar kazıcılarını kitlesel olarak üretmeye devam ettiğini ve attığı her adımda mezarını derinleştirmekten öteye gidemeyeceğini göstermektedir.
İnsanlığa ve yaşama düşman kapitalist sistemin sözcülerinin ve savunucularının korkusunun her geçen gün daha da yakınlaşan ecellerine bir faydası yoktur, olmayacaktır. Yunanistan’dan İspanya’ ya, İngiltere’den ABD’ ye, Şili’ den Cannes’ a kadar bu sömürü düzeninin sonunu getirmek için dünyanın her yerinde mücadele edenleri selamlıyoruz.
KESK Yürütme Kurulu