KPSS, YGS ve son olarak ALES’te yaşananlar başta ÖSYM başkanı olmak üzere yetkililerin halen görevlerinin gerektirdiği sorumlulukla hareket etmemekte ısrar ettiklerini bizlere açıkça göstermiştir.
KPSS’deki kopya skandalı ile başlayan ve YGS’deki şifre iddialarıyla gelişen sürecin vahameti, ALES’te yaşananlarla birlikte daha fazla derinleşmiştir. ÖSYM Başkanı Ali Demir, ALES’te yaşanan skandala rağmen “bazı kitapçıklarda hata ve eksik vardı” itirafında bulunmasına rağmen “sorunsuz geçen bir sınav” değerlendirmesinde bulunabilmiş ve görevlilere teşekkür etmiştir. Sınav sistemine karşı toplumsal güvenin eridiği bir dönemde gerçekleştirilen sınavlara daha fazla dikkat etmesi ve özen göstermesi beklenen bir kurum başkanının böylesi ciddiyetsiz ve rahat tavırlarını anlayabilmek mümkün değildir. YGS’deki şifre iddiaları sonrasında da Demir tarafından gerçekleştirilen basın duyuruları ve basın toplantılarıyla “şifre yok” denilerek kamuoyuna yanlış bilgiler verilmiştir. Ancak gerçekler örtbas edilememiş ve ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla sürecin bu şekilde gelişmesinin arkasında Ali Demir’in görevinin sorumluluklarını yerine getirmemesinin çok önemli bir payı bulunmaktadır.
KPSS’de yaşanan kopya skandalı sonrasında yeniden yapılandırılan ÖSYM, AKP tarafından da sadece kadrolaşma aracı olarak görülmüştür. Kaldı ki yapılandırılmış yeni ÖSYM’de Başkan Ali Demir’e de ciddi yetkiler tanınmıştır. Bu nedenle ÖSYM üzerinden yürütülen merkezi sınavların sağlıklı ve güvenli bir şekilde örgütlenmesi sürecinin iyi örgütlenmesi ve işlemesi için Ali Demir’in gerekli eylem ve işlemleri gerçekleştirmesi açısından ciddi sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk karşısında ise Demir, yetkileri elinden alınmış ve ne yapacağını bilemeyen, çelişkili açıklamalarda bulunan ve en önemlisi güvenilir bilgiyi kamuoyuyla paylaşabilme yeterliliğini gösteremeyen bir yönetici konumunda bulunmaktadır. ÖSYM Başkanı idareci statüsünü unutarak sorumluluğu sadece METEKSAN’a yıkmaya çalışmaktadır. Bu durum akıllara “acaba birileri yaşanan bu krizi fırsata mı çevirmek istiyor?” sorusunu getirmektedir. Yaşanan skandalların sorumluluğu sadece METEKSAN’a yüklenerek başka yandaş matbaalara yeni iş alanlarının açılabileceği düşüncesi ise giderek gücünü artırmaktadır. Ancak bilinmelidir ki bugüne kadar yaşanan birçok gelişme sadece teknik sorunlar değil, daha köklü bir çürümeye işaret etmektedir.
Bu çürümenin karşısında sınavların yapılmasını sadece güvenlik sorununa indirgeyen bir adımın atılmış olması da kabul edilebilir bir durum değildir. Sınavlara giren adayların temel insan haklarını zedeleyen ve sistematik bir eziyete dönüşen bu duruma son verilmelidir. Kaldı ki YGS’de yaşananların halen çözüme kavuşturulmayarak sürüncemede bırakılması öğrencilerimize uygulanan psikolojik şiddetin etkisini artırmak dışında bir etki yapmamaktadır.
Sınavların yapılmasını sadece güvenlik sorununa indirgeyen, kendisi dışında sürekli hata yapan birilerini arayan ve kamuoyuna doğru, güvenilir bilgi vermesi gereken ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında, hizmetin gereklerini yerine getirmemesi ve görevini kötüye kullanması gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuyoruz. Eğitim Sen olarak gençlerimizi içine düşürüldükleri bu cendereden kurtarabilmek için her türlü adımı atmaya devam edeceğiz.
Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç’ın “ÖSYM Başkanı Ali Demir Hakkında Suç Duyurusunda Bulunuyoruz ” başlıklı açıklama metnidir.