Son gelişmeler Üzerine KESK Kadın Sekreterliği’nin Yaptığı Basın Açıklaması:
Bilindiği gibi Konfederasyonumuz yönetici ve üyelerine yönelik saldırılar son yıllarda giderek artmıştır. Baskılar kimi zaman toplu gözaltılar, tutuklamalar, sürgünler ya da soruşturmalar şeklinde; kimi zaman da ahlaki ve politik değerlerimize yönelik hareket alanını daraltma şeklinde olmaktadır.
Bu saldırıların temel nedeni KESK’in muhalif çizgisi ve ilkeler etrafında birleşen çoğulcul yapısıdır. KESK emeğe ve demokrasiye yönelik saldırılardan rahatsız olan tüm emekçi kesimlerin tek çatı altında yer aldığı bir kurumdur.
KESK, emek ve demokrasi mücadelesini birbirinden ayırmayan, fiili ve meşru mücadele anlayışı ile hareket eden, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için sistemi sorgulayan ve mücadele eden ancak bunu yaparken alternatifini kendi içerisinde oluşturmaya çalışan, bunun için kadın sekreterlikleri de dâhil kadın temsiliyeti konusunda emek örgütleri içinde saygınlığı ve ağırlığı olan bir kurumdur.
KESK, sadece emeğe ve demokrasiye yönelik saldırıları engelleme, kazanılmış hakları koruma ve genişletme mücadelesi vermeyen, aynı zamanda devrimci, sosyalist, hümanist ahlaki ve politik değerleri geliştiren, koruyan bir örgüttür.
KESK’e yönelik saldırı ve yıpratma kampanyalarına en son taciz iddiası eklenmiştir. Son günlerde mail grupları, korsan siteler ve ulusal basın aracılığıyla da teşhir yoluna gidilmiştir.
Anayasa referandumu, TİS tartışmaları, örgütlenme çalışmaları, genel seçim süreci ve yaklaşan KESK Genel Kurulu sürecinde bunların çok ötesinde ve gerçek gündemiyle buluşmasını engellemeye dönük olduğunu düşündüğümüz iddianın zamanlaması da manidar bulunmuştur.
İddia dile getirildiği andan itibaren sorunun kaynağı anlaşılmaya çalışılmış, üzerinde ciddiyetle durulmuştur. Bu gün de aynı anlayış ve sorumluluk içinde hareket etmekteyiz.
Ancak bazı anlayış ve grupların KESK’i var eden değer ve ölçülerin de arkasına sığınarak, bunları kullanarak kurumu, anlayışı mahkûm etme, karalama ve zan altında bırakmada ısrar etmesi kabul edilemez.
Bu iddia, kurumumuzu hedef almıştır. İddialar karalamaya ve yıpratmaya dönüktür. Kaldı ki, iddia ile ilgili ve iddiayı atanlarla ilgili de kurullarımız göreve çağrılmıştır.
Kadın temsiliyeti ve toplumsal cinsiyet eşitliği, taciz ve tecavüz konularında verdiğimiz ve vermekte olduğumuz mücadele ortadadır. Bu mücadeleyi verirken uğradığımız baskı ve yıldırma politikaları da gözler önündedir. İddiaya ilişkin yapılan yayınlar ve yönelimlerin aynı noktada bileşmesini de kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
“Neden böyle bir iddia ortaya atıldı?” sorusuna cevap aranmak isteniyorsa KESK’in iddia ile birlikte iş yapamaz hale getirilmek istenmesi çabasına ve zamanlamasına bakılması önemli bir ipucu olacaktır.
Diğer önemli bir nokta ise; böylesine ciddi bir iddia karşısında ne kişiyi ya da anlayışı koruma, kollama refleksi ile hareket edilmiş ne de “beyan esastır”dan yola çıkılarak yargısız infaza gidilmiştir. Mağduriyet yaşanmaması için oldukça dikkatli davranılırken hala “iddiaya sessiz kalındı” denilmesi sübjektif bir değerlendirmedir.
Bu iddiayı ortaya atan, sürece yayanlardan biri de Genel Başkan Sami EVREN ve arkadaşları olmuştur. Ancak baştan itibaren iddiayı kanıtlamadıkları gibi iktidarlarını güçlendirme adına karalama ve yıpratma kampanyasının bir parçası olmuşlardır. Yönetim kurulumuz tarafından bu anlayış kabul edilmeyip eleştirildiklerinde ise istifa etmişlerdir.
Kamu emekçileri mücadelesi kimsenin tekelinde değildir. Önümüze çıkan, çıkartılan engeller bizleri emek ve demokrasi mücadelesini engelleyemedi, engelleyemez.