KESK Genel Sekreteri Emirali ŞİMŞEK’in İnegöl olaylarına ilişkin basun açıklaması: İnegöl’de yaşanan olaylar son derece kaygı vericidir. Basit bir anlaşmazlıkla başlayan olaylar hızla Kürt yurttaşlarımıza yönelik topyekûn bir saldırıya dönüşmüş, ırkçı-şoven çetelerin olayları körüklemesiyle ikinci bir Maraş vakasına evriltilmeye çalışılmıştır. Hızla kitleselleşen ve kendilerini hukukun, kanunun yerine koyan kalabalık İnegöl’de terör estirmiş, evlere, dükkânlara, kamu binalarına ve araçlara saldırmış ve kamu gücü bu saldırı karşısında maalesef yetersiz kalmıştır. Basit bir toplumsal olayda dahi kuvvet kullanan, gazla, suyla kitleleri dağıtan polisin müsamahakâr tutumu ayrıca düşündürücüdür. Valinin provokasyon vurgusu olayların vahametini göstermektedir.
Ancak herkes olayların provokatörlerin istediği yönde gelişmesini mümkün kılan zemin üzerine düşünmelidir. Hükümetin demokratik açılım adı altında Kürt sorununun çözümü yönünde halkımızda yarattığı beklentinin boş çıkması; çatışma ve gerilim ortamına geri dönülmüş olması bu zemini oluşturmaktadır. Hükümetin Kürt sorununda son dönemde sergilediği sorunu bir askeri sorun, bir güvenlik sorunu olarak gören yaklaşım saldırganları cesaretlendirmiştir. Provokatörleri cesaretlendiren bir başka önemli unsur, geçmişte yaşanan benzer olaylarda kışkırtıcıların yakalanmamış ya da ciddi bir yaptırımla karşılaşmamış olmalarıdır.
Gerilim ve çatışma ortamı ırkçı şoven provokasyonlara zemin hazırlamaktadır. Olaylar basit bir asayiş sorunu olarak ele alınamaz. Nitekim İnegöl’de yaşananlara benzer bir tablo dün de Hatay’ın Dörtyol ilçesinde yaşanmıştır.
Siyasi iktidar olaylara ilişkin şimdiye kadar sergilediği yasak savan, gayrı ciddi tutumlarını bırakmalı üzerine düşen yürütme sorumluluğunu sergileyerek olaylara karışanları, kışkırtıcı ve saldırganları mahkeme önüne çıkarmalıdır. Ancak bu sorunun sadece adli yönüdür.
Esas yapılması gereken olayın kaynağına inilerek ülkede toplumsal barışı hâkim kılmaktır. Bunun yolu da artık çözümünü hepimizin bildiği toplumsal meselelerin çözümü yolunda somut adımları bir an önce atmak, demokrasiyi geliştirmektedir. Bu yolda başta siyasi iktidar, parlamento, tüm siyasi partiler ve tüm demokratik kuruluşlar üzerine düşeni yapmalı, toplumsal sağduyu harekete geçirilmelidir. Hiç kimse halkımıza kan ve gözyaşından başka bir şey vaat etmeyen ırkçı-şoven politikalardan medet ummamalıdır.