“Başka Bir Avrupa Gerekli” sloganıyla 1–4 Temmuz 2010 tarihlerinde altıncısı İstanbul’da yapılan Avrupa Sosyal Forumu (ASF) sona erdi.
30 Haziran’da Maçka Parkı’nda Tekel Direnişçisi kadın emekçinin, Mezopotamya Sosyal Forumu adına Ahmet TÜRK’ün, Dünya Sosyal Forumu ve Dünya Kadın Yürüyüşü temsilcilerinin yaptıkları konuşmalar ve kültürel etkinliklerle açılışı yapılan 6. ASF, 4 Temmuz Pazar günü sonuç bildirgesi tartışmalarıyla sonlandı.
13 Ana Eksen’den oluşan, onlarca seminerin, ansamblenin yapıldığı 6. ASF kimi organizasyon sorunlarına rağmen Filistin, Nepal, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Yunanistan, Lübnan, Hollanda, Belçika, İspanya, Portekiz gibi birçok ülkeden emek ve meslek örgütlerinin, siyasi grup ve partilerin katılmasıyla kapitalist sistemden kaynaklanan sorunların ve çözümlerin tartışıldığı bir platform olarak geleceğe dair umutları diri tuttu. ASF’de bir kez daha görüldü ki, kapitalizm krizi bahane ederek emekçilerin kazanılmış haklarını gasp etmekte, güvencesiz çalışma yaygınlaşmakta, işsizlik artmakta, sendikal haklar tırpanlanmakta, örgütsüzlük dağıtılmakta, militarizm ve ırkçılık geliştirilmektedir. Bu küresel saldırıya karşı küresel direniş mücadelesi geliştirilmesi bir zorunluluk olarak emekçilerin önünde durmaktadır. Başka bir dünya ancak böylesi bir inanç, kararlılık ve mücadele anlayışıyla mümkün olacaktır.
Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımız katıldıkları seminerlerde görüşlerimizi dile getirmiş, emek ve demokrasi mücadelesinin birlikte yürütülmesi gerektiğine dikkat çekmişlerdir.
2 Temmuz tarihindeki sabah oturumunda konfederasyonumuzla birlikte; Campaign For The Welfare State, Labour And Globalisation Network, COBAS, FIOM, CGIL, FGTB, Centre For Social Research And Education ve DİSK’in düzenlediği “Sendikal Hak İhlalleri- Direnişlere Yönelik Baskı Politikaları” konulu seminere genel sekreterimiz Emirali ŞİMŞEK katıldı. Seminerde genel sekreterimiz baskıların yasal mevzuattan kaynaklanan ve fiili olarak gelişen ikili yönüne dikkat çekti. Konfederasyonumuza yönelik son yıllarda artan baskılardan örnek vererek şu anda tutuklu yönetici ve üyelerimizle uluslar arası dayanışmanın önemine dikkat çekti. Aynı saatlerdeki Konfederasyonumuzla birlikte İtalya’dan Transformlitalya ve Forum Done, Yunanistan’dan In Gender, Belçika’dan FGTB ve Women Towards A Different Europe kurumlarının düzenlediği “AB Kriz Politikalarının Kadınların Hayatındaki Rolü” konulu seminere kadın sekreterimiz Songül Morsunbul katıldı. Kadın sekreterimiz ülkemizde de krizden en çok etkilenenin kadın emekçiler olduğunu belirterek Hükümetin ayrımcı politikalarına vurgu yaptı.
Yine 2 Temmuz’da 14.00-17.00 saatleri arasında konfederasyonumuz adına genel sekreterimiz ve genel başkanımız iki seminerde görüşlerimizi dile getirdiler. “Güvencesiz Çalışma” başlıklı seminerde genel sekreterimiz ve Fransa’dan FSU sendikasına adına katılan temsilci her iki ülkede güvencesiz çalışmanın nasıl yaygınlaştığına ilişkin örnekler vererek değerlendirmelerde bulundular. Seminerin ikinci kısmında izleyiciler de değerlendirmelerde bulunup sorular sordular. Genel Başkanımız, ETUC ve Türkiye’den üyesi konfederasyonlarla yapılan seminerde Türkiye’de sosyal diyalogun tek yanlı işlediğini ve bunun emekçileri vuran bir silaha dönüştüğünü söyledi. Yunanistan krizi ve Yunanlı emekçilerin uğradığı hak kayıplarına işaret eden Genel Başkan “sosyal diyalog” anlayışının çözüldüğünü vurguladı.
3 Temmuz Cumartesi saat 18.30’de binlerce kişi Osmanbey’den Taksim Gezi Parkına yürüyerek her dilden sloganlarla emek ve demokrasi taleplerini haykırdılar. Burada Konfederasyonumuz genel sekreterimiz Emirali Şimşek aşağıdaki konuşmayı yaptı.
“İstanbul bir tarihe tanıklık ediyor. Avrupa sosyal forumunun 2010’daki adresi İstanbul oldu. Bu çok önemlidir. Çünkü İstanbul geride bıraktığımız 30 yıl boyunca küresel sermayenin yükselen şehirlerinden biri olarak bir küresel şehir olarak şöhret yaptı. Ama işte 1 Temmuz–4 Temmuz arasında İstanbul bir kez daha küresel şehir olarak öne çıktı… Ancak bu kez, bu 4 gün boyunca İstanbul sermayenin değil, emeğin küresel şehri oldu. Avrupa sosyal forumuna ev sahipliği yaptı.
İstanbul Avrupa sosyal forumunu düzenlenmesinde görev alan, foruma katılan, forumu izleyen Avrupa’nın ve dünyanın çeşitli bölgelerinden uzun mesafeler katederek İstanbul’a gelen herkese ve tüm kurumlara sonsuz teşekkürler. Emeğin baskı altında tutulduğu, sömürünün acımasız koşulları altında kapitalizmin insanlık dışı yüzünü gösterdiği, varoşlarında emekçilerin sefalete mahkûm bir yaşam sürdürdükleri bu görkemli şehrimizi 4 günlüğüne de olsa aydınlattınız bunun için sizlere bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Bir ozanımız İstanbul üzerine yazdığı bir şiirde Haramilerin saltanatını yıkacağız diyerek İstanbul’a söz veriyordu. Biz de aynı sözü tekrarlıyoruz. Küresel kapitalizmi de, neo-liberal politikaları da, krizleri de tarihin çöplüğüne göndereceğiz.
Ancak bunun bir koşulu var; sermayenin küreselliğine karşı emeğin küreselliğini oluşturmak. Bu topyekûn saldırıya karşı topyekun durmak. Dünyanın bütün coğrafyalarında emek sömürüsünün olduğu her yerde karşı duracağız.
Emek sömürüsüne, kapitalizme ve onun insanlığı krizden krize sürükleyen politikalarına durmanın yolu insanı öne çıkarmaktan geçiyor, insanın sosyal niteliklerini öne çıkarmaktan geçiyor ve en önemlisi insanların eşitliği fikrini yükseltmekten geçiyor. Saldırı sadece emek alanında değil çünkü politik bir saldırı aynı zamanda. Küresel kapitalizm insan eşitliği önünde en büyük engellerden biridir. İnsanı insana düşman yapan bir ahlakdışı düzendir.
Küresel kapitalizm insanlığı, sömürüye, etnik çatışmalara, cinsiyet ayrımcılığına, militarist bir dünya düzenine ve ekolojik felakete sürüklemektedir. Dünyanın emeğiyle geçinen insanları olarak, dünyanın aydınlık yüzleri olarak; var olan her şeyi yaratanlar olarak; okutanlar olarak, yazanlar olarak, sağaltanlar olarak, var edenler olarak tüm bunlara karşı çıkmak, çocuklarımıza özgür, eşit, adil bir dünya bırakmak boynumuzun borcudur.
Başka bir Türkiye mümkündür. Başka bir Avrupa mümkündür. Başka bir Dünya mümkündür. Ama bunu istemek yetmez, bunun için bütün enerjimizle mücadele etmemiz gerekir.
Yaşadığımız koşullar tüm dünyada benzer bir seyir izlemektedir. Emekçiler işsizlikle, örgütsüzlükle ve güvencesizlikle tüm coğrafyalarda yüz yüzedir. Sorunlar ortaklaşmıştır, çözümler de ortaklaşmalıdır. Emekçilerin ortak mücadelesini yükseltmek dışında bir seçenek yoktur.
Türkiye sadece Avrupa açısından değil Dünya açısından da kritik bir önem arz etmektedir. Emek sömürüsünün, etnik ayrımcılığın, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kıskacında yaşayan dünyanın 16. büyük ekonomisidir. Burada yanan ateş tüm dünyaya sıçrayacaktır.
Bizler bu ülkeden savaşı, emek sömürüsünü, etnik ayrımcılığı söküp atmaya kararlıyız. Nasıl ki, kriz bahane edilerek emekçilerin kazanılmış hakları bile gasp ediliyorsa militarizm ve ırkçılık kışkırtılarak halkların da en temel hakları gasp edilmek, baskı altına alınmak istenmektedir. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan son süreçteki çatışmalı ortamda aynı politikaların ve zihniyetin ürünüdür. Biz emekçiler, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da halkların kardeşleşme köprülerine yenilerini ekleyerek barış mücadelemizi ısrarla devam ettireceğiz. Savaş lobilerinin geleceğimizi karartmasına, daha fazla kan akmasına müsaade etmeyeceğiz.
Avrupa sosyal forumu bu noktada önemli bir eşik oluşturmaktadır. Dünyanın her zamankinden daha fazla eşitliğe, dayanışmaya ve özgürlüğe ihtiyacı vardır.
Sömürüsüz, savaşsız bir dünya istiyoruz. Buradan küresel sermayeyi bir kez daha uyarıyoruz. Projeniz iflas etmiştir. Neo-liberal politikalarınız insanlığa acıdan başka bir şey vermemektedir. Kar hırsınız dünyayı her türden gerici, şoven, faşizan ideolojilerinin cirit attığı bir cehenneme çevirmektedir.
Ancak bu ülkenin emekçileri, Avrupa’nın ve dünyanın emekçileri bu cehennemi kabul etmiyor. Barış, demokrasi ve insanca bir yaşam talebi dünyayı sarıyor.
Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamak istiyoruz!”
4 Temmuz Pazar günü önce krize karşı final asamblesi gerçekleştirildi. Burada önce katılımcılara ve organizasyonda emeği geçenlere teşekkür eden genel sekreterimiz Emirali Şimşek, ASF’nin Türkiye’de kriz ve çatışmalı ortamda gerçekleştiğine dikkat çekti. Değişik halklardan ve örgütlerden binlerce insanın krize ve anti demokratik yönelimlere karşı mücadele kararlılıklarını göstermek amacıyla Türkiye’de milliyetçilik ve militarizmin kışkırtıldığı bir ortamda bir araya gelmesinin daha da anlamlı olduğunu söyledi. Sadece sorunları ve çözümleri konuşmanın yeterli olmayacağı, bunun eylem ve örgütlenme iradesinin de gösterilmesi gerektiğini belirten genel sekreterimiz Konfederasyonumuzun bu çerçevede hareket ettiğini, edeceğini dile getirdi.
ASF, sonuç bildirgesinin çerçevesinin belirlendiği çalışmadan sonra alkışlarla sona erdi. Sonuç bildirgesi kısa süre içerisinde yayınlanacaktır.