Kuruluşunun henüz birinci yılı dolmuşken girdiği seçimlerde yüzde 35’lik bir oy oranına ulaşan AKP’nin bu başarısının kamuoyunda yarattığı "şaşkınlık hissi", partinin iktidarda geçirdiği ilk dönemde varlığını gizliden gizliye muhafaza etti. AKP’nin “Avrupa Birliği ile ilişkiler”, “Kıbrıs Konusu”, “Kürt Sorunu” ve “Laiklik” gibi konularda geleneksel devlet politikalarının marjinlerini zorlayan çizgisi, kimi kesimlerde bu şaşkınlığa ilgi ve merakın, kimi kesimlerde ise korku ve tedirginliğin eşlik etmesine neden oldu.
AKP’nin izlediği bu siyasal hattın algılanmasındaki parçalılık ve çeşitlilik, ona karşı oluşturulmaya çalışılan muhalefet çizgisinin de bütünlüklü olmasının önünde büyük bir engel teşkil etti. Siyasal partilerden sendikalar, meslek odalarından demokratik kitle örgütlerine kadar farklı toplumsal kesimler aradan geçen altı yıllık dönem içerisinde toplumun tüm kesimlerinin desteğini kazanan ortak mücadele programı oluşturmakta güçlük çektiler.
2001 krizinin ardından uluslararası piyasalarda yaşanan genişlemenin etkisiyle ekonomide yakalanan görece istikrar, hiç kuşkusuz bu dönemde AKP’nin en önemli destekçisi oldu. “İstikrar”, AKP’nin en sıkıştığı dönemlerde bizatihi Başbakan Erdoğan tarafından kullanılan bir tehdit haline getirildi. Nitekim AKP’nin her şeye kadirmiş gibi görünen hegemonyasının aşınmaya başlaması da, bu “istikrar söyleminde” gedikler açılmasıyla olmuştur.
2007 yılının ikinci yarısından itibaren emareleri görünmeye başlayan ekonomik tıkanıklığın hemen üzerine meclise getirilen SSGSS yasası AKP’nin hikmetinden sual olunmaz politikalarının, geniş kitleler nezdinde yüksek sesle tartışılır hale gelmesine neden olmuştur. Bu dönemde birbiri ardına yapılan sokak eylemleri ve iş bırakmalar, AKP’ye karşı muhalefetin gerçek zemininin ne olması gerektiği üzerine önemli ipuçları vermiştir. Buna rağmen, SSGSS karşıtı eylemlerin ardından AKP karşıtı sokak muhalefeti bir kez daha kendi kabuğuna çekilmiştir.
AKP’nin 6 yıl boyunca tüm bedelini emekçilere, ücretlilere ve dar gelirlilere ödettiği istikrar balonunun sönmesi ve uluslararası ekonomik krizin etkileri, son dönemlerde sokakları bir kez daha hareketlendirmiştir. Üstelik bu sefer, AKP’nin hegemonik söyleminde açılan gediğin de etkisiyle, sadece ekonomik taleplerle sınırlı olmayan, toplumun en geniş kesimlerinin demokratik talepleri de sokaklarda dile getirilmeye başlanmıştır. İşçilerden, kamu emekçilerine, Kürtlerden Alevilere kadar pek çok kesim AKP’nin uyguladığı politikalara karşı rahatsızlıklarını gür biçimde dile getirmeye başlamıştır.
Toplumun farklı kesimlerinin parça parça dile getirdiği sorunları ortak bir mücadele programı etrafında bir araya getirmek önümüzdeki dönemin toplumsal muhalefetinin en acil sorunlarından biridir. Bu bir araya geliş, içinde bulunduğumuz ekonomik krizden geniş toplumsal kesimlerin mümkün olan en az şekilde etkilenmesi için sosyal bir barikat yaratacağı gibi, “demokrasi ve özgürlükler” konusu etrafında -emekçiler ve sol dışlanarak- yürütülen tartışmalara da taraf olma imkanı doğuracaktır.
Çalışmalarına uzunca bir süredir devam edilen, KESK ve DİSK’in çağrısıyla 29 Kasım 2008 tarihinde Ankara Sıhhiye Meydanı’nda düzenlenecek olan “İşsizliğe, Yoksulluğa ve Pahalılığa Karşı Emek, Barış ve Demokrasi” mitingi önümüzdeki dönemin toplumsal muhalefetinin şekillenmesi bakımından önemli bir eşik olacaktır.
Bugüne kadar neo-liberal söylemin de etkisiyle birbirinden ayrıştırılarak ele alınan ekonomik ve siyasal sorunların birarada ele alınarak işleneceği bu miting, son yıllarda üzerinde en fazla tartışılan bu ikilemin de aşılabilmesi noktasında önemli bir aşama katetmemizi sağlayacaktır.
Demokrasi, yalnızca oy vermeyle sınırlı bir siyasal tercih değil, siyasetin ve gündelik hayatın özüne yönelik bir işleyiş tarzı ve çözüm üretme biçimidir. Kamu emekçilerinden, işçilere, kadınlardan emeklilere, gençlerden köylülere, çiftçilerden kent yoksullarına kadar toplumun en geniş kesimlerinin “ekonomiye” ve “siyasete” yönelik bu demokratik müdahalesi her iki alandaki çözümsüzlük siyasetlerini aşıcı bir yönelim sunacaktır.
29 Kasım’da gerçekleştirilecek olan mitingin yarattığı bu olanak, pek çok kesiminde büyük bir heyecan yaratmıştır. Çok sayıda sendika, meslek odası, demokratik kitle örgütü ve siyasi parti, emek, barış ve demokrasi’den yana ortak bir söz söyleyebilmek için mitinge destek olacaklarını şimdiden bildirmiştir ve destek hızla büyümektedir. Tüm halkımızı 29 kasım’da Sıhhiye Meydanı’na bekliyoruz.