Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin faturasını işçilere, emekçilere, yoksullaştırılmış halka yıkma adımlarına her gün bir yenisi ekleniyor.
Siyasi iktidar işçilerin, kamu emekçilerinin elinde kalan son kaleler olan kıdem tazminatı hakkını, iş güvencesini, kamusal emeklilik-sosyal güvenlik hakkını tamamen ortadan kaldırmaya yönelik adımları ‘reform’ diye yutturmaya çalışıyor. Bugüne kadar işçilerin alın teri üzerinden büyüme rekorları kıran, kârını katlayan işverenler ise kriz ortamını fırsata çevirerek işçilere kölelik koşulları dayatmayı hedefliyor.
Son olarak 4 bin 300 TÜPRAŞ işçisini kapsayan Toplu İş Sözleşmesi işveren Koç Holding’in dayatmaları üzerine tıkanmıştır.
Koç Holdingin mazeret izinlerinin azaltılması, vardiya değişikliği, 3 yıllık sözleşme dayatması başta olmak üzere kazanılmış haklarını hedef alan saldırılarına karşı yaklaşık bir aydır İzmir, Kırıkkale, Kocaeli ve Batman’da eylemler yapan TÜPRAŞ işçileri dün akşam itibarı ile işyerini terk etmeme eylemi başlatmıştır. Aldığımız bilgilere göre işçilerin işyerini terk etmeme eylemi sürmektedir.
Bilindiği üzere halkın birikimlerinin ürünü olan TÜPRAŞ özelleştirme adı altında uluslu petrol şirketlerinin, küresel tekellerin talepleri doğrultusunda, bugünkü sahiplerine altın tepsi içinde sunulan stratejik öneme sahip bir işletmedir. Özelleştirilen tüm işletmeler, fabrikalar gibi TÜPRAŞ’ta da işçiler bugüne kadar zaten fazlasıyla hak kaybı yaşamıştır.
TÜPRAŞ’ta özelleştirmeyi, sendikasızlaştırma politikaları izlemiştir. İşçilerin sendikal mücadelesini zayıflatmak için taşeronlaştırma yoluna başvurulmuştur. Nitekim tüm kamuoyu 11 Ekim 2017 tarihinde Aliağa TÜPRAŞ Rafinerisi’nde yaşanan 4 taşeron işçisinin yaşamına mal olan iş cinayeti ile ülkenin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan TÜPRAŞ’ın tank bakım işlerinde dahi taşeron işçi çalıştırdığını öğrenmiştir.
İşçiler yılar boyunca hak kaybına uğrarken TÜPRAŞ ülkenin en kâr eden işletmelerinin hep ilk sıralarında yer almıştır. Tüm bunlara rağmen işçilerin kazanılmış haklarının esnek çalışma dayatılarak elinden alınmak istenmesi, sadece TÜPRAŞ işçilerine değil, 35 bin petrokimya işçisi başta olmak üzere TİS sürecinde bulunan yüz binlerce kamu işçisine ve özel sektör işçisine gözdağı verilmek istenmektedir. Dolayısıyla devam eden direniş sadece 4 bin 300 TÜPRAŞ işçisinin mücadelesi değil, krizin faturası yıkılmak istenen tüm işçilerin, emekçilerin mücadelesidir.
KESK olarak; TÜPRAŞ patronu Koç Holding’i tıkanan TİS sürecinin önünü bir an önce açmak için işçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen dayatmalarından vazgeçmeye çağırıyor, haklı talepleri için mücadele eden TÜPRAŞ işçilerinin yanında olduğumuzu kamuoyuna ilan ediyoruz.
Yürütme Kurulu