TÜM BEL-SEN Merkez Yönetim Kurulu’nun 02.10.2015 tarihli basın toplantısı metnidir.
Maalesef ki Ankara bir kez daha belediye otobüsünün neden olduğu bir trafik cinayeti ile sarsıldı. Bilindiği üzere 1 Ekim 2015 yani dün saat 13 sularında Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı bir EGO otobüsü Dikimevi semti göbeğinde bulunan bir otobüs durağına hızla girerek 12 yurttaşımızın yaşamını yitirmesine, 12’sinin de yaralanmasına neden oldu.
Yaşamını yitiren yurttaşlarımıza tanırdan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dileklerimizi sunarken; yaralı yurttaşlarımıza da acil şifalar dileriz.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek olaydan sonra yaptığı açıklamada kazaya ilişkin kapsamlı inceleme yapacaklarını belirtmektedir. Geçmiş örneklerinden biliyoruz ki söz konusu bu inceleme bugüne kadar sorumluluklarını yerine getirmeyip böylesi bir katliama sebebiyet verenleri aklama amacıyla, onların yerine bir şoförü veya teknik bir arızayı günah keçisi yapmaktan başka bir şekilde sonuçlanmayacaktır.
Ancak biz biliyoruz ki her ne kadar katliam gibi bu kazada EGO otobüsünü kullanan şoförün belki bireysel bir kusuru olabilir ancak asıl kusur ve sorumluluk toplu ulaşım hizmetlerinin piyasalaştırılıp, taşeronlaştırılması ve özelleştirilmesine imza atan belediye yönetimidir. Yani Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih GÖKÇEK ile onun tek başına atadığı EGO genel Müdürü Necmettin TAHİROĞLU ve bu kişilerin yıllardır uyguladığı sermaye ve kar odaklı gerici, piyasacı ve rantçı belediyecilik anlayışıdır.
20 yılı aşkın zamandır Ankara’yı adeta sultan gibi tek başına yöneten Melih Gökçek’in en temel kamusal hizmet olan belediyeciliğin birçok temel hizmeti ya özelleştirilerek ya da belediye şirketleri ve taşeronlar üzerinden piyasacı bir şekilde kamusal hizmet olmaktan çıkarılmış kar ve rant alanı haine getirilmiştir. İşte dün 12 yurttaşımızın canına mal olan kazaya sebep olan EGO otobüsleri bunun en somut örneğidir.
Yerel yönetim hizmetlerinin asli birer parçası olan ve bu nedenle gerekli eğitim ve deneyime haiz, kadrolu ve güvenceli emekçiler tarafından yürütülmesi gereken toplu taşıma hizmetleri; Ankara’da, sözüm ona EGO Genel Müdürlüğü denetiminde, Melih Gökçek tarafından kurdurulan BUGSAŞ şirketinin işçileri tarafından yürütülmektedir.
Yani EGO otobüslerini yıllardır belediyenin kadrolu işçileri değil birçoğu asgari ücretin biraz üstünde maaş alan şirket elamanları tarafından sürülmektedir. Söz konusu bu şirket elemanı şoförlerin birçoğunun, gerekli bilgi ve tecrübe ile değil de; kadrolaşma kaynağı olarak değerlendirilen şirketler üzerinden yandaşlık ilişkileriyle işe alındığı herkesçe bilinmektedir.
Ancak EGO’nun asli işlerinin şirket eliyle yürütülmesi sadece kadrolaşma amacıyla değil asıl olarak en temel kamusal hizmetlerden olan toplu taşıma hizmetinin piyasalaştırılarak kar alanı olarak görülmesinin bir sonucudur. Toplu taşımaya kar odaklı bakınca vatandaş müşteri olarak görülüp bilet ücretlerine zam üstüne zam yapılıyor.
Bununla kalınmıyor çalışanlara bir maliyet unsuru olarak bakıldığı için kadrolu, güvenceli kamu emekçisi değil ucuz ve güvencesiz çalışmaya razı ücretli köleler istihdam ediliyor. İşte EGO otobüslerini süren şoförlere bakınız: şirket elamanı bu şoförler belediyenin kadrolu işçileri olmadıkları için daha uzun sürelerde, daha kötü koşullarda, daha düşük maaşlara ve en önemlisi örgütsüz ve güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda bırakılıyor.
Yine bu kapsamda toplu ulaşım hizmetinde asıl amaç kar olunca araç bakım-onarım faaliyetleri de maliyet unsuru olarak görülüyor. Bu bakış açısıyla bakım onarım faaliyetleri belediyenin kendisi tarafından değil de şirket eliyle, yeterli donanıma sahip olmayan bakım istasyonlarında; yine bilgi, tecrübe ve yetkinlikten ziyade yandaşlıkla veya güvencesiz ve kadrosuz çalışmaya razı olan kişiler eliyle yapılıyor.
Netice itibariyle Ankara halkı yıllardır birçoğu işinin ehli olmayan, yasal sürelerin üzerinde mesai yapmak zorunda kalan şoförlerin kullandığı, bakımları düzenli ve yeterli yapılmayan otobüslerle, yani bir nevi kelle koltukta yolculuk yapıyor.
Bütün bunlar bilinirken, dünkü gibi bir olaya talihsiz bir kaza veya takdiri ilahî diyebilir miyiz.
Pek tabi ki hayır…
Dün yaşanan en açık ifade ile bir kaza değil düpedüz bir cinayettir. Ve faili asıl olarak o EGO otobüsünün şoförü değil şehir içi toplu taşıma sistemini, asıl derdi kadrolaşma ve kar elde etmek olan, bir şirkete devreden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’tir.
Yaşanan bu cinayetin ardından kimse buna basit bir şoför hatası deyip; bütün günahını, büyük ihtimalle Melih Gökçek yandaşı olmak zorunda kalmış ve işsiz kalmak korkusuyla kadrosuz ve güvencesiz bir şekilde ağrı koşullarda ve düşük ücrette çalışmaya razı olan bir şoföre yıkamaz.
Dün öğlen saatlerine kadar geleceğe ilişkin planlar yapan birisinin annesi, birisinin babası, birisinin kardeşi birisinin ablası 12 insanımızın ölümüne, 12’sinin ise yaralanmasına sebep olan bu sözüm ona kaza; Melih Gökçek tarafından 21 yıldır sürdürülen kar ve rant odaklı sermaye yanlısı gerici belediyecilik uygulamalarının sonucudur.
Eğer Melih Gökçek bir kez de olsa sözlerinde samimiyse, yani dün söylediği gibi acılı ailelerin acısını paylaşıyor ve bu elem olayla ilgili inceleme ve soruşturma yapacaksa; hiç başka yere bakmasın, önce ayna baksın ve bu katliamdaki sorumluluğu ile yüzleşsin. Ve ardından önce kendisine sorgusuz sualsiz biat ederek hiçbir görevini yerine getirmeyen EGO Genel Müdürü Necmettin TAHİROĞLU’nu açığa alarak hakkında görevi ihmalden soruşturma açılması izni versin; sonra da derhal kendi istifasını yazarak Ankara halkına 21 yıldır çektirdiği adına belediyecilik dediği zulmün hesabını versin.