Burdur Cezaevi’nde 2000 yılında yapılan operasyonda duvarı delen dozerin kepçe darbesiyle sağ kolu kopan üyemiz Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu 61 mahkûm ve tutuklu hakkında, “cezaevinde oluşan hasarı karşılamaları” mahkeme kararı ile hükme bağlandı.
Konuyla ilgili bugün bağlı sendikamız BES Genel Merkezinde, Konfederasyonumuz Eş Genel Başkanı Şaziye Köse, BES Genel Başkanı Fikret Aslan ve MYK üyeleri ile Veli Saçılık’ın da katılımıyla basın toplantısı düzenlenmiş, üyemiz Veli Saçılık’ın uğradığı bu haksız tutum karşısında Konfederasyonumuzun bu davaya sahip çıkmaya devam edeceği kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Konfederasyonumuz Eş Genel Başkanı Şaziye Köse’nin açıklaması aşağıdadır;
Burdur Cezaevi’nde 2000 yılında yapılan operasyonda duvarı delen dozerin kepçe darbesiyle sağ kolu kopan üyemiz Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu 61 mahkûm ve tutuklu hakkında, “cezaevinde oluşan hasarı karşılamaları” için Maliye Bakanlığı tarafından açılan 31 bin TL’lik tazminat davasının Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki 78. Duruşmasında ‘cezaevinde oluşan hasarı karşılamaları’ için mahkeme, 61 mahkûm ve tutuklunun toplam 25 bin 369 TL tazminatın 5 Temmuz 2000 tarihinden itibaren yasal faiziyle ödemesine hükmetmiş bulunmaktadır.
Burdur Cezaevi’nde isyan çıkarıldığına ilişkin açılan ceza davası zamanaşımına uğramış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise 2011’de aldığı kararda olayların isyan olmadığı değerlendirmesinde bulunmuş, AİHM, üyemiz Veli Saçılık ve diğer mahkûmların başvurusu hakkında aldığı kararın esas kısmında şu değerlendirmeyi yaparak olayın isyan biçiminde değerlendirilemeyeceğine karar vermişti.
“Başvuranlar askerler cezaevine girdiklerinde barikatlar kurduklarını kabul etmişlerdir ancak bunu kendilerini askerlerin saldırılarından korumak için yaptıklarını ileri sürmüşlerdir. Yalnızca bir yıl önce bir başka cezaevindeki bazı mahkûmlar askerler tarafından öldürülmüşlerdi. Bu tür koşullar altında kendilerini askerlerin saldırılarından koruma teşebbüsleri Hükümet’in ileri sürdüğü gibi ayaklanma olarak sınıflandırılamaz. Buna ek olarak, ayaklanma çıkardıkları için cezaevi arkadaşları aleyhinde başlatılan cezai kovuşturmanın, zamanaşımından düşmesi de Hükümet’in iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu kanıtlamıştır.”
22 kişinin ağır yaralandığı 5 Temmuz 2000 tarihinde Burdur Cezaevine yapılan jandarma operasyonu, kamuoyu tarafından 19 Aralık 2000 cezaevi katliamının provası olarak değerlendirilmiş olmasına rağmen devlet kalkıştığı katliam girişiminde cezaevinde oluşan hasarı mahkûmlardan talep ederek tabiri caizse hem suçlu, hem de güçlü bir tutum sergilemektedir.
Burdur cezaevine düzenlenen operasyon ile ilgili olarak hiçbir devlet görevlisi mahkum edilemezken mahkeme AİHM kararını yok saymıştır.
Başta üyemiz Veli Saçılık olmak üzere bu davada mağdur edilenlerle KESK olarak her düzeyde dayanışma içerisinde olacağımızı sizlerle paylaşıyor, açıklamamızın 10 Aralık İnsan Hakları Gününe denk gelmesi münasebeti ile de ülkemizdeki insan haklarının içinde bulunduğu durumu da gösteren bir dava tarihe bir kara leke olarak düşmüştür.