Ortadoğu’da ve Kobanê’de yaşanan insanlık dışı savaşa karşı “Savaş Tezkeresi Kaldırılsın! Gerici IŞİD Çetelerine Değil, Kobane’de İlerici İnsanlığa Her Tür İnsani Destek Verilsin! Yeni Roboskiler, Sivaslar Yaşanmasin! “Bir savaşta sadece insanlar ölmez, insanlık da ölür. Sessizlik saf tutmaktır, bizim safımız insanlıktır.” AKP, bizi içte ve dışta savaşa sürüklüyor, “SAVAŞI DURDURALIM” şiarıyla tüm illerde greve giden onbinler alanlara çıkarak IŞİD vahşedini, Emperyalizm ve işbirlikçilerini protesto etti.
Ankara’da Kolej Meydanı’nda toplanan emek ve demokrasi güçleri polis ablukası altına alınırken emekçilerin tepkisi ve kararlı tutumu ile saat 12.00’de yapılması planlanan yürüyüş ve basın açıklaması saat 15.00’da Çankaya Belediyesi önünde yapıldı. Burada konuşan Eş Genel Başkanımız Lami Özgen’in açıklaması aşağıdadır.
Tam 25 gündür hemen yanı başımızda, Kobane’de tüm insanlığın gözleri önünde bir vahşet yaşanıyor. Emperyalist güçlerin Ortadoğu’ya ilişkin planlarının maşası IŞİD çetesinin Kobane’de yeni bir katliama imza atmasına ramak kaldı.
Ortaçağın karanlık dehlizlerinden fırlayan cellât sürüsü modernize edilen barbarlığıyla, tanklarla, ağır silahlarla dört bir taraftan Kobane’yi kuşatmış durumda. Yıllarca Ortadoğu halklarının milliyet, dil, din, etnik köken farklılıklarını çıkarları için kullanarak, halkları birbirine düşman eden Emperyalist güçler ve AKP iktidarı kendi yarattıkları IŞİD canavarının Kobane’yi boğmasını bekliyor.
Karanlık bir çukur gibi “Kobane düştü, düşüyor” diye uğuldayanların halkların ızdırabından duyduğu mutluluk seslerine yansıyor. En az vicdanları kadar kara güneş gözlükleri bile sinsi, fırsatçı memnuniyetlerini gizlemeye yetmiyor.
Petrolün karasını insan kanına tercih edenler, “yeni Osmanlıcılık” hayalleri ile “stratejik derinlik” peşinde koşanlar pusuya yatmış, IŞİD barbarlığının Kobane’yi ve Ortadoğu’yu istila etmesinin hayallerini kuruyor. Peki neden? İsterlerse birkaç saat içinde bertaraf edecekleri IŞİD çetelerinin katliamını neden durdurmuyorlar? Neden geçtiği yerlerde ardında insanlıktan bir şey bırakmamaya yeminli cani sürüsüne engel olmuyorlar?
Çünkü Kobane, emperyalizmin ve yerli iş birlikçilerinin Ortadoğu halklarına biçtiği role başkaldırının adıdır.
Çünkü Kobane, Kürdü, Arabı, Süryani’si, Keldani’si, Türkmeni ile Ortadoğu halklarının kenetlenerek emperyalizmin bölge hesaplarını bozmasının adıdır.
Çünkü Kobane farklı milliyetlerden, dillerden, dinlerden halklarının birbirinin düşmanı değil dostu olduğunu ispatlayan eşit, özgür, çoğulcu yaşamın hayata geçirilebileceğinin ispatıdır.
Çünkü Kobane barbarlığa karşı insani değerlerin, yobazlığa ve gericiliğe karşı seküler çağdaş yaşamın tohumlarının filizlendiği yerdir.
Çünkü Kobane bağrında filizlenen insanlığın ortak değerlerini yaşatmak için gözünü kırpmadan bedenini tank paletlerinin altına yatıranların onurlu direnişinin adıdır.
Çünkü Kobane, kadın köleliğine karşı kadın özgürleşme mücadelesinin kıran kırana çarpışması, özgür, eşit geleceği kurma mücadelesidir.
Çünkü Kobane, çocuklarımız için, hepimiz için, barbarlığa karşı direnmenin adıdır.
Gericilikte ve yobazlıkta IŞİD’le yarışan AKP iktidarı elbette ki insanlığın bu ortak değerlerine yabancıdır.
İşte bunun için üç tarafını IŞID çetelerinin sardığı Kobane’nin dördüncü tarafını kuşatmak da ona düşmüştür.
İşte bunun için namlular, tankıyla topuyla adım adım ilerleyen IŞİD’e değil, en küçük yardımın bile ulaşması engellenen Kobane’ye çevrilmiştir.
İşte bunun için IŞİD barbarlığına karşı demokratik tepkilerini ortaya koyanlara karşı Türkiye’nin her yerinde IŞID’e yeni destek cepheleri açılmıştır.
İşte bunun için yeniden hortlattığı, domuz bağları ile sokağa saldığı Hizbulkontrayı, şoven ırkçı faşist güruhu yanına alan siyasi iktidar barışın ve kardeşliğin sesini boğmaya çalışmaktadır.
İşte bunun için, AKP iktidarı OHAL ve sıkıyönetim uygulamalarıyla, yarattığı provokasyonlarla barış ve diyalog sürecinin altına dinamit koymaktan bile geri durmuyor.
İşte bu nedenle, kalıcı bir barış ve kardeşlik için bugüne kadar misliyle adım atan, Kobane’de yaşanan vahşete karşı demokratik tepkilerini ortaya koyanlar “misliyle karşılığını almakla” tehdit ediliyor. Şu ana kadar 24 yurttaşın yaşamına, binlercesinin yaralanmasına mal olan devlet şiddeti daha da körükleniyor.
Evet, hava kurşun gibi ağır ama bilinsin ki bizim yüreklerimizin kulakları sağır değil. Biz bu ülkenin halkları, emekçileri olarak, Maraş, Sivas, Gazi, Roboski, Reyhanlı katliamlarına tanıklık ettik. Farklı milliyetlerden, dillerden, mezheplerden halkları birbirine düşman eden zihniyetin bu katliamların faillerine nasıl kol kanat gerdiğine tanık olduk. İnsanlık dışı bu zihniyetin AKP iktidarının yoz ellerinde ne kadar “ustalaştığına” en son Gezi Direnişi sürecinde bir kez daha şahit olduk.
Bugün abluka altında olan, yok edilmek istenen sadece Kobane değildir. Eşit, özgür, demokratik bir ülkede barış ve kardeşlik içinde yaşamak isteyen herkes abluka altındadır. Çünkü her geçen gün geriye dönülemez tahribatlar oluşturan, halkları birbirine düşman eden savaş politikaları ile emek düşmanlığı aynı bataklıktan beslenmektedir.
Bu bataklıktan beslenenler için ne Gezi Direnişinde kaybettiğimiz gençlerimizin, ne Humus’ta canlarına kıyılan ilkokul çağındaki çocukların, ne Şengal’de katledilen çocukların, ne köleleştirilip pazarlarda satılan kadınların, ne de IŞİD terörüne terk edilen sivil Kobane halkının canının hiçbir kıymeti yoktur. Kobane halklarına karşı IŞİD barbarlığının yanında yer alanlarla emekçilere iş cinayetlerini, taşeron cumhuriyetini, kadınlara ikinci sınıf vatandaşlığı, gençlere karanlık bir geleceği dayatanlar aynıdır. Bu nedenle emekçiler, savaş politikalarından yana olamaz. Çünkü savaşlarda bedel ödeyenler halklardır, emekçilerdir. Savaşlarda bedel ödeyenler olarak halkların kardeşçe yaşayacağı, geleceğini özgürce belirleyeceği bir ülke, bir coğrafya, bir dünya yaratabileceğimizi biliyoruz.
Bugün saflar nettir. Bir tarafta her türden ırkçı, mezhepçi, gerici güçler vardır. Diğer tarafta ise eşitlikten, özgürlükten, barıştan, demokrasiden ve laiklikten yana olanlar vardır.
Kuruluşundan bugüne savaşa karşı barışı, emperyalizme karşı bağımsızlığı, faşizme karşı demokrasiyi, baskılara karşı özgürlüğü, ırkçılığa ve şovenizme karşı halkların kardeşliğini şiar edinen kamu emekçilerinin örgütü KESK’in tutuğu saf da gayet nettir. KESK olarak safımız savaşa karşı barışın safıdır.
Biz halkların barış içinde, eşit – özgür temelde kardeşçe yaşadığı bir ülke, bir Ortadoğu ve bir dünyadan yanayız. Ortadoğu halklarının geleceği hakkında emperyalistlerin ve onların işbirlikçilerinin değil, Ortadoğu halklarının kendilerinin karar vermesinden yanayız. Bunun için yerimiz barbarlığa karşı eşit, özgür, demokratik bir ülke mücadelesi verenlerin yanıdır.
Daha önce defalarca ifade ettik, buradan bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz. Bize göre acıların dini, mezhebi, ırkı yoktur. Hangi dilde yakılırsa yakılsın anaların ağıtları bizim de ağıdımızdır. Bizim için Filistin Şengal’dir. Şengal Gazze’dir. Gazze Kobane’dir. İnsanlar arasında ırk, mezhep, din, dil ayrımı yaparak birbirine düşürenlere karşı biz eşitliği, özgürlüğü ve barışı savunmaya devam edeceğiz.
Bunun için sadece kanlı ve kara bir kaderin ortasında, çağın lanetiyle çevrilmiş, bir göz gibi bize bakan Kobane için değil, barışın ve kardeşliğin hakim olduğu bir ülke ve dünya için Grevdeyiz. Bugün tüm yurtta hayata geçirdiğimiz Grevimizle içeride ve dışarıda savaşa dur diyor, barbarlığa karşı “İnsanlığa Ses Veriyoruz”. Tüm duyarlı kamuoyunu bu sesi büyütmeye çağırıyoruz.
KESK olarak yaratılmak istenen korku imparatorluğuna teslim olmayacak; emeğin, eşitliğin, adaletin ve barışın safında olmaya devam edeceğiz. “Durmak yok yola devam” diyerek, baskı ve şiddetle tüm toplumu tahakkümü altına almak isteyenlere karşı, “içeride ve dışarıda savaşı durdurana kadar mücadeleye devam” diyerek dimdik ayakta duracağız.
Yaşasın Emekçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Barış Mücadelemiz! Yaşasın İnsanca Yaşam Mücadelemiz!
KESK YÜRÜTME KURULU