KESK olarak yürüttüğümüz emek ve demokrasi mücadelesinin temel ilkelerinden biri tüm yurttaşlara nitelikli, erişilebilir, anadilinde ve parasız kamu hizmetleri sağlanmasını istemek olmuştur.
Her Çocuk İçin Kreş Açılmadığı Ve Mevcut Kreşler Kapatıldığı Sürece Benzer Olaylar Yaşanmaya Devam Edecek!
Elbette ki bunun sağlanması öncelikle emekçilerin çağdaş ve evrensel normlara uygun koşullarda çalışmasını sağlama ve bununla tutarlı özlük haklarına sahip olmasını da gerektirmektedir.
Bu haklardan biri kreş hakkıdır.
Yıllardır çalışan ebeveynler (anne-baba) çocuk bakımı konusunda bireysel ve külfetli çözüm yollarına başvurmak zorunda kalmakta; çocuklarını bırakabilecek yerleri olmadığı için işyerine götürmekte ve işyerlerinin büyük çoğunluğunda kreş bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra iş yerlerinde iş güvenliğini sağlamaya yönelik tedbirlerin alınması ya da çalışma koşullarının iyileştirilmesi konusunda herhangi bir girişimde bulunulmuyor olmasının sebebiyet verdiği iş cinayetlerinin sayısı artmakta, her gün 3 emekçi hayatını kaybetmektedir. KESK olarak yıllardır, hem iş yerlerinde iş güvenliğinin sağlanması konusunda hem de kreş hakkı için mücadele ediyoruz.
Antalya’nın Aksu ilçesinde bir kereste fabrikasında çalışan 23 yaşındaki babanın, eşi de aynı gün çalışıyor olduğu için biri 6 diğeri 3 yaşındaki iki çocuğunu çalıştığı fabrikaya götürmesi ve 6 yaşındaki Ali Can Öz’ün oyun oynarken yıkılan tomrukların altında kalarak yaşamını yitirmesi ve 3 yaşındaki kız çocuğun ise ezilmekten son anda kurtulabilmiş olduğu şeklinde medyaya yansıyan olay, ne yazık ki bu mücadelenin haklılığını ve toplumda bu konuda farkındalık sağlamanın mutlak bir zorunluluk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Bir çocuğun hayatına mal olan bu cinayetin sorumlusu, işveren ve devlettir.
Bu ve benzeri olayların önüne geçmek için çocukların yaşadığı her yerde, her çocuğa uygun kreş talebimizi yineliyor; kreşlerin, kolay ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli, anadilinde ve özellikle vardiyalı çalışanların çocukları için 24 saat açık olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Ve bir kez daha işyerlerinde çocuk bakım hizmeti verilmesinin kadın çalışan sayısı üzerinden değil, toplam çalışan sayısı üzerinden uygulanması gereken bir zorunluluk olduğunu hatırlatıyoruz.
Bize üç, üç de yetmez beş çocuk doğur derken, ülkede çocukların ekmek almaya giderken öldürülmesini meşru bulan, kreş hakkı sağlanmadığı için iş cinayetine kurban giden çocukların hesabını veremeyen, kapitalist ataerkil sistemi kendi lehine kullanarak çocuklardan ucuz işçi ve katil yaratılmasına yol veren, cezaevlerinde çocukların ölmesine göz yuman, aileleri ile birlikte katıldığı barışçıl gösterilerde polis şiddetine ve gaza maruz kalmasında beis görmeyen; tacize uğrayanına rıza soranlara sesleniyoruz; orada burada kadınların neyi nasıl yapacağı konusunda ahkam kesmeyi bırakıp, ülkeyi çocuklarımız için yaşanılır bir ülke haline getirin!