Uzun süredir gündemde olan "Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" dün TBMM Milli Eğitim Komisyonunda kabul edildi. AKP hükümeti, bu tasarı ile kamusal eğitim alanını daha da daraltmakta, özel öğretimin doğrudan desteklenmesi doğrultusunda ciddi adımlar atmaktadır. Kamusal eğitime ayrılması gereken kaynakların dershanelerin dönüşümü bahanesiyle özel öğretime aktarılması, özel okulların eğitim içindeki payının arttırılması için sayısız teşvik ve destek getirilmek istenmesi, iktidarın eğitim politikasının merkezinde halkın değil, piyasa güçlerinin olduğunu göstermektedir.
Siyasi iktidar bir taraftan kamu kaynaklarını özel okullara aktarmak için düzenleme yaparken aynı taslak içinde MEB Temel Kanunu ve Teşkilat Kanunu`nda yapmak istediği değişikliklerle, kendi döneminde atanan tüm yöneticilere görevden el çektirmekte ve yeni yönetim kadrolarını, kendi siyasi çizgisindeki valiler aracılığıyla Bakanlığa bağlı okul ve kurumlarda görevlendirmek için kapsamlı bir değişiklik yapmak istemektedir.
Yıllardır sorunlarla boğuşan eğitim sistemini yap-boz tahtasına çeviren AKP hükümetinin, eğitimde 4+4+4 dayatmasının yasalaşması sürecinde olduğu gibi, eğitimde yaşanan sorunları daha da derinleştirecek olan son hamlesini kabul etmek mümkün değildir. Yıllardır eğitim emekçilerinin, öğrencilerimizin ve velilerin taleplerine kulaklarını tıkayan Milli Eğitim Bakanlığı`nın eğitim sistemini yeni bir kaosun içine itmesinin bedelini sadece eğitim ve bilim emekçileri değil, tüm toplum ödemek zorunda kalacaktır.
Bu nedenle, sendikamız EĞİTİM SEN 26 Şubat 2014 Çarşamba günü Türk Eğitim Sen ile 1 günlük ortak grev kararı almıştır.
Alan eylemliliklerine tüm KESK’liler katılım sağlayarak AKP’nin emek karşıtı politikalarına karşı omuz omuza mücadele edecektir.
SES de 26 Şubat’ta Alanlarda Olacak!
Sağlıkta “dönüşüm” programı sağlık emekçileri için çileye dönüşmüş ve dayanılmaz çalışma koşullarını dayatmış durumdadır. Taşeron çalışandan öğretim üyesine kadar tüm sağlık emekçileri yoğun iş yükü altında ezilmektedir. Angarya çalışma, güvencesizlik, gelecek kaygısı, şiddet, performans baskısı, niteliksiz sağlık eğitimi gibi birçok olumsuzluk sağlık emekçilerine yaşatılmaktadır. Halk açısından ise; katkı katılım payları, ilave ücretler gibi birçok isim altında yapılan ödemeler cepten harcamaları arttırmasına rağmen nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetine ulaşmak maalesef mümkün olmamıştır.
Mevcut bu tablo içerisinde; İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ve Katip Çelebi Üniversitesi asistan hekimleri 19 Şubat 2014 tarihinden beri ekonomik, özlük hakları, halkın sağlık hakkı ve angarya çalışmaya karşı süresiz GREV’e başlamıştır. Asistan hekimlerin talepleri hem KESK’in hem de SES’in sahiplendiği, kendi talepleri olarak gördüğü taleplerdir.