Memleket medyasının halleri içler acısı. Gazeteciliğin altı temel kuralı 5N1K (ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl ve kim) gitmiş onun yerini ölümüne itaat, biat ve riya almış ve geriye 1K kalmış durumda: Kimin çıkarı için haber? Kamu bankalarından sağlanan usulsüz kredilerle eşe dosta peşkeş çekilen gazetelerin sahipleri borçlarını kara habercilikle ödüyor. Belediyeler tarafından topluca alınıp dağıtılan gazeteler haliyle birer borazan. Kamu ihaleleri ve özelleştirmelerden vurgun vuran patronların elindeki gazeteler adeta birer dezenformasyon bülteni.
Başbakan kamu uçağı ile yapacağı bir resmi ziyarete milyonlarca okuyucusu olan gazetelerin temsilcilerini almıyor. THY çeşitli gazetelere keyfi bir sansür uyguluyor. Geçmişte muhalif basına uygulanan akreditasyon sansürü şimdi ana akım medyanın önemli bir bölümü için gündemde. Herkes bir gün akreditasyonu tadacak anlaşılan! Dün el üstünde tutulan yazarların köşeleri tek tek kapanıyor. Atılmayanlar gidenlere sahip çıkmak yerine sıranın kendine gelmesini bekliyor.
Fillerin tepişmesi arttıkça bu içler acısı hal daha da artacak. Ancak mesele sadece fillerin tepişmesinden ibaret değil. İşten atılan ve kovulan gazeteciler sadece starlar değil. Basın amelelerinin payına da işsizlik düşüyor. Radikal’de yaşanan toplu işten çıkarmaları Sabah-ATV grubundakiler izliyor. Bütün bu tablo karşısında ne mesleki dayanışma var, ne de örgütlü bir tepki.
Gazeteci işten atıldığında sesi gür çıkacak, bir yazar kovulduğunda üyelerine dayanışma gösterecek bir örgütün yokluğu, sendikanın yokluğu gazeteciliği giderek kapı kulluğuna dönüştürüyor. Gazetecinin editoryal bağımsızlığı ve iş güvencesi (özellikle ana akım medyada) sendikasız mümkün değil. Kısaca 1S olmadan, sendika olmadan 5N1K hayal.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 5N1K1S adıyla yeni bir girişim başlattı. TGS, “Gerçek habercilik yapabilmek için 7 koşul: 5N1K1S. Nerede, nasıl, neden, ne zaman, neyin ve kimin haberini yaparsan yap sendikanın gücünü yanına al” sloganıyla başlattığı girişimle gazetecileri sendikalı olmaya çağırıyor.
Bugün gazetecilik yerlerde sürünüyorsa, haberciliğin yerini jurnalcilik almışsa, gerçek habercilik yapmak isteyen gazeteciyi işsizlik bekliyorsa bunun en önemli nedeni tekelleşen medyada gazetecinin sendikasız olmasıdır. Türkiye’de ana akım medyadan sendika 1990’ların ortalarında sökülüp atılmıştır. Gazetecilik günahları yanında Ertuğrul Özkök’ün bir büyük günahı da gazetelerin sendikasızlaştırılması olmuştur. O gün bu gündür ana akım medyada sendika yoktur.
Yıllardır sendikal örgütlülüğün olduğun tek basın kuruluşu Anadolu Ajansı idi. TGS uzun yıllardır AA’da örgütlüydü. Ancak hükümet buna da tahammül edemedi. TGS’nin karşısında, Medya-İş adıyla bir sendika kurdurttu. AA çalışanları bu sendikaya üye olmaya zorlandı. Malum hikaye. Sendika olmasın, eğer olacaksa da denetim altında olsun, makbul olsun!
Türkiye’de sendikalaşma oranlarının düşüklüğü malum. Resmi verilere göre sendikalaşma oranları yüzde 8.9. Ancak fiilen yüzde 5 civarında. Gazetecilik ve basın yayın işkolunda durum daha da vahim. 95 bin kayıtlı çalışanın olduğu basın yayın ve gazetecilik işkolunda 4 sendika var ve üye sayısı sadece 4 bin. Gazetecilik işkoluyla basın yayın işkolunun bileştirilmesi nedeniyle matbaa çalışanları da bu işkolunda sayılıyor. TGS ve Medya-İş’in toplam üye sayısı ise 2 bin civarında. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki gazeteci sayısı bini bile bulmuyor. Basın yayın ve gazetecilik işkolu çalışanları memleketin en örgütsüz kesimi. Kendi haklarını savunamayan gazetecilerin haksızlıkları haber yapması ne kadar mümkün?
Deneyimli gazeteci Tuğrul Eryılmaz, Radikal’den atılmasının ardından sendikanın yokluğunu ve özlemini BirGün’de yayınlanan söyleşisinde ne güzel ifade etti: “Doğru dürüst sendikalaşma, mesleki dayanışma, İngiltere’deki ‘National Union of Journalists’ (Ulusal Gazeteciler Sendikası) gibi sağlam durabilen bir örgüt yok ki. Öyle kolay mı tık diye insanları atmak her tarafta. Ama sendikaya üye olunca işten atılma gibi baskılar örgütlenmeyi engelliyor, sendika da bu bariyeri kıramıyor.”
National Union of Journalists (NUJ) 1907’de kuruldu. Dünyanın en büyük gazeteci sendikalarından biri olan olan NUJ’un 30 binden fazla üyesi var. BBC, ITV, Telegraph, Financial Times, AFP ve AP dahil onlarca medya organında örgütlü bir sendika. Alman gazeteciler sendikası DJV ise 38 bin üyeye sahip. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu IFJ ise 600 binden fazla üyesi olan uluslararası bir sendikal örgüt. Demek ki, sendikalı gazeteci olmak mümkün!
Bu bariyer ve barikat kırılabilir. Hayal değil. TGS’nin başlattığı girişim buna işaret ediyor. Sendika üyeliği şimdi daha basit ve hızlı. E-devlet kapısından bir tıkla sendika üyesi olmak mümkün. TGS gazetecilere 5N1K1S çağrısı yapıyor. Ne olursan ol, neyin haberini yaparsan yap ama sendikalı ol!