Sendika liderleri, iş hukukçuları, akademisyenler ve milletvekilleri, Çalışma ve Toplum Dergisi öncülüğünde bir araya geldi; taşeronluğa dayalı yeni istihdam modelini tartıştı. Toplantıda, birleşik emek hareketi ihtiyaç olarak ön plana çıktı.
Çalışma ve Toplum Dergisi’nin bir araya getirdiği sendika liderleri, ‘iş hukukçuları, akademisyenler ve milletvekilleri, taşeronluğa dayalı yeni istihdam modelini tartıştı. Toplantıda taşeronlaşma uygulamalarının karşısına birleşik bir emek hareketi örgütlenmesiyle çıkılması gerektiği görüşü ağırlık kazandı.
Birleşik Metal-İş sendikasının çıkardığı Çalışma ve Toplum Dergisi tarafından sendikanın Sapanca’daki sosyal tesislerinde düzenlenen toplantıda, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, Sendikal Güçbirliği Dönem Sözcüsü Mustafa Öztaşkın. CHP Milletvekili Musa Çam ve hukukçular, akademisyenler, uzmanlar birleşik emek hareketinin yaratılmasının gerekliliğine vurgu yaptı.
YENİ İSTİHDAM BİÇİMİ
Moderatörlüğünü Prof. Doktor Ahmet Selamoğlu’nun yaptığı toplantıda açılış konuşmasını yapan Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, taşeronluk hükümetin taşeronluğu yaygınlaştıran politikalarına yönelik bilgiler verdi. Serdaroğlu, "Taşeron ilişkisinin olağanüstü boyutlarda yaygınlaşması, liberal politikaların isteklerine uygun yeni düzenlemelerin yasalaştırılması, emek piyasasının parçalanmasına; sendika haklanın, toplu pazarlık hakkının kullanılamaz duruma gelmesine neden olmaktadır. Bu da işçilere daha çok örgütsüzlük ve yoksulluk olarak yansımaktadır” dedi.
‘YASAKLANMAZ’
Çalışma ve Toplum Dergisi Yayın Yönetmeni ve iş hukuku dalında uzman Dr. Murat Özveri taşeronlaşmanın yeni istihdam modeli olduğunu söyleyerek, bu modele karşı hukuki zeminde "Ve, İle" ayrımları üzerinden dönen tartışmaların saçma olduğunu dile getirdi. Taşeronluk uygulamasındaki amacın işgücü üzerindeki denetimi maksimize etmek olduğunu kaydeden Özveri, "Taşeronluk yasaklansın demek Sanayi Devrimi olmasın demek gibi” diyerek, bireysel hukuk alanında taşeronluk uygulamasına karşı mücadele edilemeyeceğini dile getirdi. Taşeronlaşmaya ve güvencesiz çalışmaya karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda Özveri’nin önerisi ise, fiili mücadele ve kolektif iş hukuku alanının yani sendikal özgürlük alanının genişletilmesi şeklinde oldu. Özveri, sendikaların işkolu sendikacılığını bırakarak ve bürokratik yapılardan kurtularak birleşmesini, örgütlendikleri işyerlerinde ayrımsız hızla taşeron ve kadrolu çalışanları örgütlenme çalışmalarına girişmeleri gerektiğini vurguladı. Özveri bu örgütlenmelerin, fiili mücadelelerle desteklenmesi durumunda işçiler yararına yasal düzenlemeleri zorunlu kılınacağını dile getirdi.
YARGI KARARLARINA İHTİYAÇ VAR
Sendikal Güçbirliği Platformu Dönem Sözcüsü Petrol-İş Başkanı Mustafa Öztaşkın, işyerlerinde sendika olarak taşeron işçilerin örgütlenmesine önem verdiklerini, bu yönde çalışmalarını sürdürdüklerini, ancak bir işyerinde taşeron işçilerin de işyerinde örgütlü sendikada örgütlenmesini sağlayacak emsal yargı kararına ihtiyaç duyduklarım ifade etti. (Hukukçular bu talebi kapsayan bir davanın görüldüğünden söz etti.) öztaşkın Sendikal Güçbirliği’ni oluşturarak bir birliktelik yarattıklarını, Avrupa’da olduğu gibi sendikaların birleşmelerini önemsediklerini söyledi.
TOMBUL: ÇÖZÜM BİRLEŞİK EMEK HAREKETİ
KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul ise taşeronlaşmaya karşı siyasi örgütleri de kapsayan bir birleşik emek hareketinden söz etti. Yeni istihdam politikalarının karşısına kamu emekçisi işçi ayrımı yapmadan bir emek hareketi yaratılarak çıkılması gerektiğini ifade eden Tombul, bu emek hareketinin içine siyasi örgütlerin de dahil edilerek birleşik bir emek hareketinin yaratılması gerekliliğine dikkat çekti. Tombul, yaratılan birleşik emek hareketinin toplumsal taleplere duyarlı, hukuki ve fiili zeminde kamu yararını önceleyen bir mücadele ortaya koyması gerektiğini ifade etti.
YENİ BİR KONFEDERASYONUN YARATILMASINA İHTAYAÇ VAR
CHP Milletvekili Musa Çam, yeni bir emek konfederasyonuna ihtiyaç olduğu konusunda görüş bildirdi. DİSK, KESK ve Türkİş’in içindeki AKP’nin hegemonyası altına alamadığı sendikaların birleşerek yeni bir emek platformu kurması gerektiğinden söz eden Çam, işçi sınıfının sorunlarının son noktada güçlü bir sınıf hareketiyle çözülebileceğini, çünkü artık yargıya güvenilecek bir durum kalmadığını ve yeni bir sendikal form için ellerinden geleni yapacaklarım söyledi.
ÇERKEZOĞLU: YASALAR UYGULANMIYOR
DİSK Genel Sekreteri ve Devrimci Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Atabek Çerkezoğlu, taşeronlaşmanın yeni istihdam modeli olmasının yanında yeni yaşam biçimi olduğunu ifade etti. Taşeronları örgütleyen bir sendika oldukları için taşeron çalışanların yaşamlarını iyi bildiğini dile getiren Çerkezoğlu, sendika olarak yaptıkları anketlerde "ücret konusunun" ilk 10’a bile girmediğine, işçilerin ilk sırada kendilerine insan gibi davranılmasını istediklerini söyledi. Kamu işletmelerinde ve özel şirketlerde hukukun uygulanmadığını, taşeron işçilerin haklarının gasp edildiğini söyleyen Çerkezoğlu, tanınmayan hakların yeni düzenlemelerin gerekçesi haline getirildiğini söyledi. Çerkezoğlu işçilerin haklarının yasalar tarafından tanınmasının şimdiye kadar yapılmış mücadelelerle olduğunu, taşeron çalıştırmaya, güvencesiz istihdama, kölelik bürolarının karşına fiili mücadeleyle çıkılması gerektiğini kaydetti. Çerkezoğlu birleşik bir sınıf mücadelesi yaratılması gerektiğini vurguladı.
SENDİKAL BİLİNÇ YAYILMALI
Doç.Dr. Aydın Başbuğ taşeronlaşma sorununun mevcut yasal düzenlemelerle çözülemeyeceğini kaydetti. İş kanundaki taşeronlaşmayla ilgili hükümlerin tamamen değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Başbuğ, işyerlerinde asıl işverenin girdiği işkoluna tüm işçilerin dahil olduğu bir düzenlemenin getirilmesi gereğine dikkat çekti. Başbuğ, yeni bir kanun teklifinde bulunulması önerisi yaptı. Ayrıca bunların dışında sendikaların merkeziyle şubeleri arasında koordinasyonun düzenlenmesi gerektiğini, taşeron işçilere sendikalılık bilincinin yayılması gerektiğini de vurguladı.
KURUMSAL YAPIYA SAHİP OLMALI
Akademisyen ve yazar Atilla özsever de 1972 işçi ayaklanmasını, KESK’in kuruluşu sırasındaki kamu emekçilerinin mücadelesini hatırlatarak, sonuçta bu mücadelelerin hukuki zaferleri de getirdiğini söyledi. Taşeronlaşmaya karşı sendikaların birlik içinde hareket etmesi gerektiğini ifade eden Özsever, ancak bir hareket birlikteliğiyle başarılı olamayacağım, iktidarın güdümündeki yapılardan kurtularak, mücadeleci yapıların oluşturduğu yeni bir konfederasyonun oluşturulması gerektiğini belirtti.
DERNEK GİBİ DE HAREKET ETMELİ
Prof. Dr. Ali Murat Özdemir da yeni bir sendikal forma ihtiyaç olduğunu söyledi. Sendikal örgütleri birleştirecek bir yapının oluşturulması gerektiğini söyleyen Özdemir, bu yeni sendikal yapının toplumsal hayatın her alanıyla ilgilenmesi gerektiğini vurguladı. Özdemir, yeni sendikal yapının, yeri geldiğinde kooperatif, vakıf, dernek gibi davranma gücüne sahip olması gerektiğine de vurgu yaptı. Mevcut sendikal yapıların hareket alanının darlığından örgütlenemediğini söyleyen Özdemir, dünyadan örnekler vererek Latin Amerika’da en dinamik sendikaların işsizler sendikası olduğunu; Türkiye’de de işsizleri, öğrencileri, emeklileri kapsayan bir form geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
SARI SENDİKALAR
Sosyal-İş Genel Başkanı Metin Ebetürk üniversite hastanelerindeki taşeron yoğunluğundan, buradaki örgütlenmelerinden, işveren mantığındaki yönetimlerin ve sarı sendikaların engellemelerinden söz etti. Ebetürk taşeron işçilerin sendikal bilince sahip olduğuna dikkat çekti.
KEYNESÇİ MODEL
Doç.Dr. Şule Daldal, taşeronluk uygulamasının ekonomik modelin değiştirilmesiyle önleneceğini söyledi. Daldal, kapitalizm içinde serbest para akışının kesileceği, sosyal devlet anlayışının ortaya konulacağı, tam istihdamı hedefleyen bir ekonomik model önerisinde bulundu.
ULUSLARARASI HUKUK YOLU
Prof. Dr. Murat Engin de taşeronlaşma ve güvencesiz istihdama karşı sendikal örgütlerin uluslararası hukuk yollarını kullanabileceğini söyledi. Engin, AİHM’in aldığı kararların hükümeti yeni yasal düzenlemeler yapma konusunda köşeye sıkıştıralabileceğini dile getirdi.
Kaynak: Birgün Gazetesi