Hepimiz Şahidiz! 24 Haziran 2013
Arkadaşımız, Gezi Parkı direnişçisi Ethem Sarısülük, kameraların önünde, Taksim Gezi Parkı direnişinin birinci haftasında, 1 Haziran’da, Ankara Kızılay Meydanı’ndaki destek eyleminde polis tarafından başından kurşunla vurularak yaralanmış, 14 günlük yaşam mücadelesini 14 Haziran’da kaybetmişti.
Daha eşitlikçi, daha özgürlükçü ve daha kardeşçe bir dünya özlemiyle sokaklara hak arayışına çıkan canlarımızdan Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve Ethem Sarısülük savaş sırasında bile görülmeyen bir vahşet, nefret ve şiddetinin kurbanları olmuşlardır. Yaşamlarının baharında aramızdan koparılıp alınan canlarımızdan Ethem Sarısülük’ün cenazesinde yaşanan şiddet olayları henüz hafızalarımızdan silinmemişken, öğreniyoruz ki ölümüne yol açan Çevik Kuvvet polisi bugün serbest bırakılmıştır.
Ethem Sarısülük’ün ölümüne yol açan polis memurunun tutuksuz yargılanmasına gerekçe olarak, şüphelinin “meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı” kaydedilmiştir.
Demokratik haklarını kullanan insanlara şiddet uygulayan polisin aksine, Ethem’in ne kaskı, ne yeleği, ne de silahı vardı. Ethem orada bizlerle yani arkadaşlarıyla, barışçıl bir hak arayışındaydı. Polisin uygulamış olduğu şiddetin meşru müdafaa olarak adlandırılması kabul edilebilir değildir. Hepimiz gördük, video kaydı ile tüm Dünya gördü ve şahit oldu.
Hepimiz meşru kılınmaya çalışılanın insanlara karşı kolluk kuvvetlerinin uyguladığı akıl almaz şiddet olduğunun farkındayız. Anayasal haklarını kullanırken gözaltına alınan, tutuklanan ve kaybolan arkadaşlarımız hala bizlerden uzakken, tüm delillerle yapmış olduğu suç ortada olanların serbest bırakılması gerçeğiyle karşı karşıyayız. Şiddetin gerçek sorumluları, verdikleri hukuka aykırı emirleri uygulayan görevlileri “aklayarak” içinde bulundukları sorumluluklardan kurtulabileceklerini zannediyorlarsa, bilmeliler ki yanılıyorlar.
Bugün yurdun dört bir yanında Ethem’i, Abdullah’ı ve Mehmet’i, sokaklarda, parklarda, evlerimizde, her neredeysek orada anacağız. Ethem’in, Abdullah’ın ve Mehmet’in ailelerinin yanındayız, sorumlular yargılanana dek sürecin takipçisi olacağız.
Taksim Dayanışması
BASINA VE KAMUOYUNA
22 Haziran 2013 22 Haziran 2013
”Ve bizim bir haziranımız Bir yıl kadar yetecektir dünyaya Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen Bir olgu olmayacaktır sana Ölülerimiz toplanacaktır Doldurulan bir kıyı gibi.” – Turgut Uyar
Yurdumuzun dört bir yanından, meydanlardan, parklardan, evlerden, derneklerden, meslek odalarından, sendikalardan, partilerden, kısacası yüreği Gezi Parkından atan her yerden sesleniyoruz, Taksim Meydanından sesleniyoruz.
Bizi biz yapan bütün değerler ve renklerimizle haklılığına inanmış bir sağduyu, direnme gücü veren kararlılık ve sınırsız bir yaratıcılıkla yaşamın olduğu her alanda bir aradayız. Taksim Dayanışması olarak hükümete ilettiğimiz taleplere hala bir yanıt alamadık. Yanıt alamadığımız gibi taleplerimizi haykıranlar şiddet, gözaltılar ve tutuklamalar ile susturulmak isteniyor. Biz bütün bu baskılara rağmen haykırmaya devam ediyoruz.
Unutturmak isteyenlere, varsa duymayanlara buradan bir kez daha hatırlatıyoruz.
• Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda, toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını,
• Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak, halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan; binlerce, insanın yaralanmasına, dört yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumluların, başta İstanbul, Ankara, Hatay ve Adana Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını,
• Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını,
• Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılmasını,
• Afet zamanlarında da toplanma ve korunma yerlerimiz olan Gezi Park’ı başta olmak üzere halkın kullanımına kapalı bütün parklarımızın bir an önce kullanıma açılmasını, önemle ve acilen talep ediyoruz.
Taleplerimizin muhatabı olanlar biliniz ki bu talepler yerine getirilmeden ve dünyanın gözü önünde işlediğiniz insanlık suçu olan şiddetin hesabını vermeden; meydanlarda bu talepler için yıllardır haykıran gençleri, kadınları, eşcinsel, biseksüel ve transseksüelleri, demokratik kitle örgütlerini, emek ve meslek örgütlerini, partileri, sivil toplum kuruluşlarını, taraftar gruplarını hedef göstererek sorumluluklarınızdan kurtulamazsınız. Bu talepler, artık sadece bizlerin değil dünyanın tüm duyarlı insanlarının talebidir.
Evrensel hukuka aykırı bir şekilde yapılan baskınlarla yüzlerce arkadaşımız gözaltına alınmış, onlarcası tutuklanmış ve birçok arkadaşımızdan haber alınamamaktadır. Tutuklanan, gözaltına alınan, kaybolan ve hastanelerde tedavi altında olan omuz omuza direndiğimiz arkadaşlarımızın her türlü hukuki ve insani gereksinimlerinin karşılanmasına devam edilecektir ayrıca desteğimizi göstermek için bileşenlerimiz tarafından yapılan ziyaretler sürdürülecektir.
Türkiye tarihinin en barışçıl, en çevre dostu direnişinde daha eşitlikçi, daha özgürlükçü ve daha kardeşçe bir dünya özlemiyle sokaklara hak arayışına çıkan canlarımızdan Abdullah CÖMERT, Mehmet AYVALITAŞ, Ethem SARISÜLÜK savaş sırasında bile görülmeyen bir vahşet, nefret ve şiddetinin kurbanları olmuşlardır. Yaşamlarının baharında aramızdan koparılıp alınan canlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Onurlu ve kararlı duruşları mücadelemize her zaman ışık tutacak, yolumuzu aydınlatacaktır.
UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ!
Taksim Dayanışması olarak bu süreçte öğrendiğimiz en önemli şey, mücadelenin zaman ve mekânla sınırlandırılamayacağı; bundan sonra da hayatın, kentin ve ülkenin her metrekaresinde ve her anında devam edeceğidir.
TAKSİM DAYANIŞMASI
Ellerimizde karanfiller Cumartesi saat 19.00’da Taksim’de buluşuyoruz. 21 Haziran 2013
Taksim Meydanı ve Gezi Parkında yarattığımız demokrasi ve dayanışma cennetinden yayılan özgürlük şarkısı bütün engellemelere karşın tüm dünyaya dalga dalga yayılmaktadır.
Yurdumuzun dört bir yanında parklarımız ve meydanlarımızda yeşeren ve ortak irademizi oluşturmak için gerçekleştirilen forumlar; demokrasi, dayanışma ve barış içinde yeni bir yaşam için zifiri karanlıkta yol gösteren umut ışıklarımız olmuştur.
Tekrar ediyoruz, bizi biz yapan bütün değer ve renklerimizle, sarsılmaz bir sağduyu, direnme gücü, kararlılık ve inanılmaz bir yaratıcılıkla, yaşamın olduğu her alanda hala bir aradayız.
Taleplerimizden ve kazanımlarımızdan vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz.
Kayıplarımızı anmak, taleplerimizi tekrar hatırlatmak ve hala bugün Mersin’de, Ankara’da ve tüm Türkiye’de yaşanan şiddeti kınamak üzere Cumartesi günü saat 19.00’da karanfillerimizle Taksim Meydanımızda buluşuyoruz. Yaşasın dayanışmamız… Her yer Taksim her yer direniş…
TAKSİM DAYANIŞMASI
19 Haziran Tarihli Taksim Dayanışması Duyurusu 19 Haziran 2013
Yurdumuzun dört bir yanından, meydanlarımızdan, parklarımızdan, evlerimizden, odalarımızdan, sendikalarımızdan, partilerimizden, kısacası her neredeysek oradan sesleniyoruz.
Bizi biz yapan bütün değer ve renklerimizle, sarsılmaz bir sağduyu, direnme gücü, kararlılık ve inanılmaz bir yaratıcılıkla, yaşamın olduğu her alanda bir aradayız. Taleplerimizden ve kazanımlarımızdan vazgeçmiş değiliz.
Unutturmak isteyenler ve varsa hala duymayanlar için bir kez daha kez daha hatırlatalım.
Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda, toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını,
Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak, halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan; binlerce, insanın yaralanmasına, beş yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumluların, başta İstanbul, Ankara, Hatay ve Adana Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını, Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını,
Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılması, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılmasını,
Afet zamanlarında da toplanma ve korunma yerlerimiz olan Gezi Park’ı başta olmak üzere halkın kullanımına kapalı bütün parklarımızın bir an önce kullanıma açılmasını, önemle ve acilen talep ediyoruz.
Siz, yetkili ve ilgili makamları bizlerin adına işgal edenler biliniz ki bu talepleri yerine getirmekten ve dünyanın gözü önünde işlediğiniz insanlık suçu şiddetin hesabını vermekten; bazı siyasi grupları, taraftar gruplarını ve kişileri hedef göstererek kaçamazsınız. Bu talepler artık sadece bizlerin değil, dünyanın tüm duyarlı insanlarının da talepleridir.
Evrensel hukuka aykırı bir şekilde ev baskınlarıyla yüzlerce arkadaşımız gözaltına alınmıştır. Gözaltındaki ve hastanelerde tedavi altındaki dostlarımızın her türlü hukuki ve insani gereksinimlerinin karşılanabilmesi ve hepimizin desteğinin sunulması için ilgili bileşenlerimiz tarafından yapılan ziyaretler ve hizmetler sürdürülmektedir.
Acımasız, hukuksuz, akıl ve vicdan tanımaz şiddet uygulaması nedeniyle hastaneler, ulaşabilen binlerce kişi tedavi altındadır. Ayrıca, son günlerde İstanbul sokaklarında çantalar aranmakta ve sağlıklarını, yaşamlarını korumak amacıyla insanların taşımak zorunda kaldıkları basit toz maskeleri ve gözlüklere, emniyet güçleri tarafından el konulmaktadır. Bazen de bu korunma malzemelerini taşıyanlar gözaltına alınmaktadırlar. Bu uygulama insanların en temel hakkı olan yaşam, beden ve ruh sağlığını koruma hakkını tehlikeye atmaktadır. Bu uygulamaya derhal son verilmeli, uygulayanlar hakkında işlem yapılmalıdır.
Bizler şimdilik afet halini alan ve tıpkı deprem gibi ne zaman, nereden ve neyin tetiklediği belli olmayan bu şiddete karşı, afet toplanma alanlarımız olan parklarımızda her gece saat 21.00’de kendi kararlarımızı verip bu kararlarımızı yaptığımız dayanışma toplantılarında ortaklaştırıyoruz. Ülkemizde demokrasinin yaralarını sarıyor ve barışıyoruz…
Bizi korkutmaya, bölmeye, yalnızlaştırmaya çalışanlar bilsinler ki hiç birimiz yalnız değiliz. Sokakta, yolda, işte, meydanlarda, mahallelerde birbirimizi korumaya kollamaya ve anlamaya devam ediyoruz. Yaşasın dayanışmamız… Her yer Taksim her yer direniş…
TAKSİM DAYANIŞMASI
18 Haziran Basın ve Kamuoyuna Duyuru 19 Haziran 2013
BUNCA ÖLÜM, YARALI YETMEDİ Mİ? ŞİMDİ DE YÜZLERCE GÖZALTI NE İÇİN
Gezi parkındaki ağaçları kesen, parkta çadır kuranlara sabahın beşinde gaz bombaları ve tazyikli sularla saldıran, buna tepki gösteren milyonların üzerinde kimyasal madde içeren sular, plastik mermiler kullanan polis, şiddete devam ediyor. Bununla birlikte polis desteğindeki eli sopalı ve bıçaklı saldırganlar devreye sokuluyor.
Dört kişinin ölümüne neden olan, Ankara’da Ethem Sarısülük’ü kurşunla öldüren, onlarca kişiyi sakat bırakıp ağır yaralayan iktidar anlayışı şimdi de “CADI AVI” başlatmış bulunuyor. Parkına sahip çıkan, taleplerinde ısrarlı olan ve daha fazla özgürlük talep eden yüzlerce yurttaşımız yine sabahın kör karanlığında evlerinden gözaltına alınmaya başlandı. Demokratik haklarını kullanan yurttaşlarımıza polis şiddeti, şimdi de gözaltı ve tutuklamalarla devam ettirilmek isteniyor. Meslek Odalarına ve partilere yönelik tutuklamalar artarak devam ediyor. Korku ve baskıdan medet umuluyor.
Bugün itibariye tespit edilebildiği kadarıyla her an artmakla birlikte İstanbul’da 253, Ankara’da 142 kişi gözaltına alınmış durumda. Ülkenin her tarafında bu yönlü uygulamalar devam ediyor. Gözaltına alınan herkesin bir an önce serbest bırakılmasını ve bu anti demokratik tutuma son verilmesini istiyoruz.
Bu ülkeyi yönetenlerin, öncelikle bugün itibariyle, ülke çapında 59’u ağır, 7 bin 822 yaralı yurttaşımızın sağlık durumuna dair açıklama yapmalarını, bu ağır tabloya ve 4 yurttaşımızın ölümüne yol açan sorumlulardan hesap sorulmasını, görevden alınmalarını ve adli mercilere sevk edilmelerini bekliyoruz.
Bilinmelidir ki, yurttaşlarının demokratik taleplerine karşı polis şiddeti ve ardından kitlesel gözaltı ve tutuklama yönteminin devreye sokulması bu ülke halklarının çok iyi tanıdığı bir devlet geleneğidir. Bu Hükümet de bunu görülmemiş düzeyde bugün sürdürmektedir. Bu ülkenin yaşadığı her darbe dönemi, her otoriterleşme çabası bu tür kitlesel tutuklamalarla yaşandı. Gezi Parkı direnişinin kitleselliği, meşruluğu, barışçılığı ve yaratıcı zekâsı bu demode olmuş otoriter yöntemleri bertaraf etme yeteneğine sahip olduğunu gösterdi ve hala göstermeye devam ediyor. Yürüyen yüz binlerden, “duran insanları”na, tencere tava çalanından, insan zinciri kuranına kadar her yeri, her anı demokratik tepkilerinin gösterildiği zeminlere dönüştürebildi.
Bugün itibariyle Taksim’den başlayıp ülkenin dört bir yanına yayılan taleplerin yurttaşlarımızın talepleri haline geldiği ve bundan vazgeçmeyecekleri görülmelidir. Ağaçları kesenler bugün belediye aracılığıyla parka yeniden ağaç ve çiçek dikerek özeleştiri mi yapıyor? Oysa bu tutumun halka açıklanması ve özür dilenmesi daha yararlı olacaktır. “İsteseniz de istemeseniz de bu parkı yıkarız, ağaçları keseriz, size mi soracağız” diyenler bu halka sorulmadan parkı yıkamayacaklarını, halkın taleplerini görmezden gelemeyeceğini anlamış durumda. Şimdi Topçu Kışlası Projesinin iptal edildiğinin açıklanması, sorumluların görevden alınması ve gaz bombası gibi insan sağlığına zarar veren madde kullanımından vazgeçilerek, gözaltına alınanların serbest bırakılması toplumsal barış için çok önemlidir.
Taksim dayanışması milyonların bu talep ve beklentilerini yansıtmayı sürdürürken, gözaltındaki ve hastanelerde yatan yaralı yurttaşları yalnız bırakmayacak, yaralılar iyileşinceye gözaltılar serbest bırakılıncaya kadar bütün gücüyle ses çıkarmaya devam edecektir.
TAKSİM DAYANIŞMASI
SÖYLEYECEK SÖZ BULAMIYORUZ, ÜLKEMİZİN BUNU HAK ETMEDİĞİNİ BİLİYORUZ!
16 Haziran 2013 Basın ve Kamuoyuna,
SÖYLEYECEK SÖZ BULAMIYORUZ, ÜLKEMİZİN BUNU HAK ETMEDİĞİNİ BİLİYORUZ!
Şu an sınavda olan öğrenci arkadaşlarımıza başarılar diler, babalar gününü kutlarız. Bu sınav süresince öğrenci arkadaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları bütün problemlerin ve çocuklar, babalar hakkında duyulan tüm endişelerin sorumlusu ülkemizde kutuplaşmadan medet uman ülke yöneticileridir.
Hükümet, Gezi Parkı’nın yoğun olduğu meydanda hiçbir gösterinin olmadığı bir anda aynı zamanda diyalog sürecinin kurulduğu bir dönemde vahşi bir saldırı gerçekleştirmiştir. Parkı ve yaşamı savunduğumuzda bu bir bahanedir diyenler dün geceki tutumlarıyla gerçekten de AKP hükümeti için parkın bahane olduğunu göstermiş durumdadır. Parkı bahane ederek her durumda polis saldırısı gerçekleştirmek gerçek amacın halkı sindirmek hak talep edemez, ses çıkaramaz hale getirmek olduğunu herkese göstermişlerdir.Yapabildiğimiz tespitlere göre şu ana kadar hastanelere başvuran 150 civarında yaralı vardır, yüzlercesi hastanelere gidememiştir. İstanbul Valisinin inandırıcılığını yitirmiş tüm açıklamalarına rağmen ne yazık ki hayati tehlikesi olan yurttaşlarımız hastane yoğun bakımlarında yatmaktadır. Plastik mermi yaralanması söz konusudur. Seyyar revirler dağıtılmış, hastanelere su sıkılmış, yurttaşlarımızın kendilerini gazdan korumak için kullandıkları gaz maskelerine, ilaçlara el konulmuştur. Her zamankinden farklı olarak alerjik cilt reaksiyonuna neden olan tazyikli suyun içeriği yetkililer tarafından halen açıklanmamıştır. Hükümet insanlık suçu işlemiştir.
Çok sayıda gözaltı gerçekleşmiştir. Gezi Parkı’nda insanların şahsi eşyalarına el konulmuştur. Basının izlemesine izin verilmeyerek, saldırının delilleri karartılmaya çalışılmaktadır. Polis kasklarındaki numaralar kapatılmıştır. Buradan da anlaşılıyor ki, başbakan diyalog esnasındaki saldırgan tutumunu bizzat bu ülkenin kolluk güçlerine suç işlettirerek devam ettirmekte ve diyalog yolunu tıkamaktadır. Gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır. Gezi Parkı, Taksim meydanı ve bütün deliller kamuya açılmalıdır.
Dün akşam Gezi Parkı’na yapılan saldırı ve gece boyunca dayanışma içerisindeki halkımıza yapılan saldırı siyasi iktidarın ülkeyi yönetemediğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini halkını katletmek amacında olduğunu göstermiştir. Gece boyunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından ulaşım araçlarının yasaklanması yapılan saldırının boyutlarını göstermektedir. Hükümetin halka karşı düşmanca bir tavır içine girdiği görülmektedir.
İnsani ve haklı taleplerimizden vazgeçmiyoruz. Gezi Parkının park olarak kalmasını, polis şiddeti ile can alanların görevden alınıp yargılanmasını, biber gazı, plastik mermi vb. kullanımının yasaklanmasını v e yurttaşların başta Taksim olmak üzere ülkemizin her yerinde şehrin alanlarında özgürlük taleplerini haykırması önündeki engellerin sonlandırılmasını istedik. Bu talepler ilk günden sonra Taksim Dayanışmasının talepleri olmaktan çıkıp Türkiye’nin, milyonların talepleri haine geldi. Bu taleplere yönelik adım atılmaması yurttaşlarımızdaki öfke duygusunu arttırdı. Öncelik halkın tepkisinin görülmesi, çağrısının duyulması, beklentilerinin karşılanmasıdır. Acilen halka uygulanan şiddetin derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Bugün saat 16.00’da hükümetin halka uyguladığı şiddet sonucu hayatını kaybeden yurttaşlarımız için Taksim Meydanında anma töreni düzenleyeceğiz. Bütün gösteri ve törenlerimiz barışçıl ve şiddet içermemektedir. Şiddet hükümetin emri ile halka saldırarak gerçekleştirilmiştir. Emniyet güçlerinin müdahale etmediği her ortam barışçıl ve kardeşçedir. Dolayısıyla dün geceki saldırı, akabinde, hakkını talep eden, ülkemizde ve İstanbul’da sokakta olan yüzbinlerce insanımıza uygulanan bu terör biran evvel durdurulmalıdır. Ankara’da polis kurşunu ile öldürülen Ethem Sarısülük’ün cenazesine saygı gösterilmelidir.
20 gündür yaşanan bu halk tepkisini ancak bu tepkiye yol açanların atacağı somut adımlar durdurabilir. Gezi parkında ağaçlardan başlayarak yurttaşların hayatına müdahaleye dönüşen bu saldırgan tutumdan geri dönüş yine Gezi Parkından başlayarak yurttaşların yaşamına müdahale edilemeyeceğine dair net tutumlarla hayata geçebilir. Halkımızı dünyanın bütün halklarını, bütün kurumlarını, halkımıza karşı uygulanan bu şiddetin durdurulması ve taleplerinin karşılanması için dayanışmaya çağırıyoruz.
TAKSİM DAYANIŞMASI