Taksim Dayanışmasından Acil Duyuru
14 Haziran 2013
Taksim Dayanışması’nın bugüne kadar bütün kararları tüm bileşenleri ve halk katılımıyla alındı. Bu akşam Başbakan’ın daveti üzerine, Türkiye’nin her yerinde günlerdir sokaklarda, meydanlarda beraberce haykırdığımız taleplerimiz, arkadaşlarımız tarafından bir kez daha iletilmiştir. Her zaman olduğu gibi bundan sonra da sürece dair tüm kararlar hep birlikte alınacaktır. Arkadaşlarımız Taksim’e döndükten sonra görüşmeyle ilgili daha detaylı bilgiler paylaşılacaktır.
Taksim Dayanışma
Duyuru: Taksim Dayanışması görüşme için Başbakanlığa doğru yola çıktılar
13 Haziran 2013
Başbakan Erdoğan’ın bugün akşamüstü çağırdığı sanatçı ve aydınlar, Taksim Dayanışması’nın olmadığı bir görüşmenin meşru olmayacağını düşünerek Dayanışma’dan temsilcilerin de heyette yer almasını talep etmiştir. Bu talep üzerine acil olarak bir heyet oluşturulmuştur.
Heyette yer alanlar; Taksim Dayanışması’ndan temsilcilerimiz Tayfun Kahraman, Derya Karadağ, Eyüp Muhcu, Ali Çerkezoğlu, Beyza Metin, Canan Çalağan, Arzu Çerkezoğlu ve Cem Tüzün; sanatçı ve aydınlar adına katılımcılar Yavuz Bingol, Nebil Özgentürk, Sunay Akın, Ceyda Düvenci, Halit Ergenç, Ali Sunal ve Mahsun Kırmızıgül olarak belirlenmiştir.
Taksim Dayanışması
Gezi Parkı Yaşamdır; Yaşamımızı, Yaşamsal Haklarımızı Her Yerde ve Her Koşulda Savunmaya Devam Ediyoruz!
13 Haziran 2013
“Temel hak ve özgürlükler oylama konusu yapılamaz. Bir insanın insan hak ve hürriyetlerini, bir toplumun, halkın yaşam özgürlüğünü, inanç özgürlüğünü kalkıp da referanduma sunamazsınız.”
– Recep Tayyip Erdoğan 1 Aralık 2009 AKP Grup Toplantısı
Ülkemizin de imzaladığı uluslararası hukuk anlaşmaları ve Anayasamız çerçevesinde, sağlıklı çevrede yaşama hakkı ve yaşamsal özgürlük taleplerinin, herhangi bir biçimde “referandum” konusu haline getirilemeyeceği açık bir olgudur. Bugün yaşadığımız Gezi Parkı ile özdeşleşen dayanışma süreci, bu hak ve taleplerin toplumsal bir biçimde ifadesidir.
Bu nedenle bir kez daha diyoruz ki “taleplerimizin karşılanması” hukuksal olarak normal koşullarda hükümetin vatandaşlarına karşı görevidir. Kaldı ki yargı konu ile ilgili “yürütmeyi durdurma kararı” vermiştir. Dayanışma yalnızca bu görevi hatırlatmak konusunda ısrarını sürdürmektedir.
Bu anlamda dün akşamki gelişmeler ışığında hükümetin tehdit dilini bırakıp, polis baskını, plastik mermi, gaz bombası ve tazyikli su yerine “referandum” üzerinde bir tartışma başlatmasını, en azından yeni can kayıpları olmayacağı yönünde bir adım ve söz olarak olarak görüyoruz, görmek istiyoruz. Ancak daha sonra hükümet sözcüleri ve Başbakan tarafından yapılan açıklamalarda tehdit dilinin halen sürdürüldüğünü üzülerek görmekteyiz.
Bu açıklamalar halen “referandum” ifadesiyle kastedilenin içinin ne kadar doldurulamaz olduğunu ortaya koymaktadır. Kaldı ki önce Danıştay Başkanı’nın sonra da Başbakan’ın ifadelerinden bu konu ile ilgili referandumun hukuki niteliğinin olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. O yüzden gerçek gündemin, referandumun yapılabilir olup olmadığı ya da nasıl yapılabileceğinden çok taleplere yönelik somut adım atılması olduğunu yineliyoruz.
Bu somut adımlar kapsamında T.C Kamu Denetçiliği Kurumu Taksim’de yaşanan süreçlerle ilgili şikayetler üzerine incelemeler yapmak için Taksim Dayanışması’nın görüşüne başvurmuştur. Ayrıca bireysel başvuruların da kabul edileceğini belirtmişlerdir.
Parkına ve yaşamına sahip çıkanlarla, betonlaştırma isteyenler arasındaki tartışmanın referandum isteyenler ve istemeyenler arasında bir tartışmaya dönüşmesinin, bunlar için siyasi partilerin mitingler düzenlemesinin ve halkın kutuplaştırılmasının çok tehlikeli olduğunun farkına varmak gerekiyor.
İstanbul’da hiç kimse bu talep ve beklenti ile Gezi Parkı’na gelmedi. Çadırlarda kalıp sabahın beşinde gaz bombalarına maruz kalan binlerce gencin, kadının bu gibi bir amacı hiç olmadı. Yüzbinlerce insan başta Taksim Meydanı’nı ve Gezi Parkını bu sözü duymak için günlerce doldurmadı. Ölümler ve beş bini aşkın yurttaşımızın yaralanması ile sonuçlanan saldırılar referandum yapılsın diye yaşanmadı. Saldırılar karşısında ülkenin 77 ilinde halkın sokaklara dökülmesine yol açan “gençlere dokunma-özgürlük istiyoruz” haykırışının içinde referandum hiç gündem olmadı.
Alanların beklenti ve talepleri nettir, basittir, insanidir, hukukidir ve meşrudur…
Bu beklentilerin hukukiliği konusunda uyarı yapan Avrupa Parlamentosu kararları son derece açıktır. Taleplere yönelik atılacak her somut adım çok değerlidir ve özenle dikkate alınmalıdır. Polis şiddetine yol açan yetkililerin soruşturularak görevden alınmasını sağlamak, çok daha gerçekçi, çok daha kolay ve toplumsal barışa çok daha fazla hizmet eden bir ilk adım olacaktır.
Bu nedenle, başta hükümet olmak üzere bütün yetkililerin enerjilerini ve sorumluluklarını yeni kutuplaşmalara yol açmayacak çözümlere yoğunlaştırmalarını bekliyoruz. Toplumu ayrıştıracak, oyalayıcı ve belirsiz süreçler oluşturmak yerine, hızlı ve sonuç alıcı adımlar atılmasını istiyoruz.
Yurttaşların her alanda yükselttiği taleplerin irdeleneceği, milyonlarca yurttaşın duygularını yansıtan, gerçek muhatap olarak “TAKSİM DAYANIŞMASI”nın içinde yer alacağı diyalog kanallarının açılacağını umuyoruz. Bütün demokratik kurumları, sanatçıları, aydınları ve medyayı taleplere yönelik somut adım atılması yönünde katkılarını arttırmaya davet ediyoruz.
Tüm bu gerekçelerle, ilk oturduğumuz günkü gibi, yine türkülerimiz, kitaplarımız ve şiirlerimizle, çadırlarımız, uyku tulumlarımız ve tüm taleplerimizle birlikte Gezi Parkında olmaya devam edeceğiz.
17 gündür beklediğimiz gibi buradayız!
Yaşamımızı, Yaşamsal Haklarımızı Her Yerde ve Her Koşulda Savunmaya Devam Ediyoruz!
12 Haziran 2013 tarihli Basına ve Kamuoyuna Duyuru
12 Haziran 2013
TAKSİM DAYANIŞMASI olarak, Başbakan’la gerçekleşecek görüşmelerde, Taksim Dayanışmasını temsil edecek kimsenin davet edilmediğini ve yer almayacağını duyurmak isteriz. Gezi parkı ve çevresinde yaşam hakkını hiçe sayan polis şiddeti acımasızca sürerken yapılacak toplantılar hiçbir şekilde sonuç vermeyecektir.
Kamuoyunun yakından takip ettiği üzere, Taksim Dayanışması heyeti 5 Haziran tarihinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüşmüş ve taleplerini kendisi aracılığıyla hükümete iletmiştir. Bu görüşmenin ardından iletilmiş taleplere dair hiçbir açıklama yapılmamıştır.
Daha önce de belirttiğimiz taleplerimizi tekrarlıyoruz:
– Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulmasını,
– Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, üç yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, Hatay ve Adana Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını, Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını,
– Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama
– 1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını TALEP EDİYORUZ.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanında sahip çıkılarak meşruluğu tartışılmaz bir hal alan, açtığımız davalar ve uluslararası evrensel hukuk kriterleri açısından da en temel insan hakları ve demokrasi kriterleri açısında hukukiliği tartışılamayacak olan taleplerimizin takibinde ısrarcıyız.
Sadece Gezi Parkı’nda değil, İstanbul’un ve Türkiye’nin birçok yerinde ve dünyada eylemlilikler devam etmektedir. Saat 19.00’dan itibaren herkesi, taleplerine sahip çıkmaya Taksim’e, Gezi Parkına bekliyoruz.
Buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz.
Tüm Dünya’ya sesleniyoruz
11 Haziran 2013
Taksim Gezi Parkı’na 14. günü sabahında başlayan polis şiddeti, gece yarısı itibariyle devam ediyor.
Sabah saatlerinde polisin acemice senaryolaştırdığı provokasyon oyununun tutmaması üzerine sürdürdüğü gaz bombalı saldırı sonrasında yüzlerce yaralanma, bu yaralılar arasında çok sayıda beyin travması geçiren insanda bulunmaktadır. Yoğun gaz nedeniyle Taksim Meydanı çevresinde tüm hayvanlar ve kuşlar ölmektedir.
Taksim Meydanında ve Gezi Parkı’nda bulunan insanlarımız, çocuklarımız tüm saldırılara onurlarını korumak için ölümü göze alarak direnmeye devam etmektedir.
Hükümetin bizzat emriyle yürütülen polis şiddetinin durdurulması için tüm Dünyayı tepki göstermeye, halkımızı desteğe davet ediyoruz.
TAKSİM DAYANIŞMASI
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Yaptığı Açıklamaya Tekzip ve Açıklama
11 Haziran 2013
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı açıklamaya tekzip ve açıklama metni:
10 Haziran tarihinde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından söz alan Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı “Çarşamba günü heyet ile görüşülecektir” şeklindeki açıklamanın Taksim Dayanışması ile hiçbir ilgilisi olmadığını, Taksim Dayanışmasının “görüşme” talebinin bulunmadığını kamuoyuna önemle duyururuz.
TAKSİM DAYANIŞMASI
11 Haziran 2013 Basın Açıklaması
11 Haziran 2013
Taksim Gezi Parkı’na 14. Gününde, Gezi Parkı için direnenlere yanıt yine polis panzeri ve gazla geldi!
10 gün önce sabah 05.00’te Gezi Parkına yapılan polis baskını ile bugün yapılan arasında sadece saat farkı bulunuyor. Bu kez 07.00’de yapılarak fark yaratılan polisin Taksim’in fethi harekatında yine onlarca yaralı ve toplumu endişeye sevk eden bir polis ablukası var.
Polis ablukasının olduğu yerde demokrasiden, diyalogdan söz edilemez.
Taksim Dayanışması’nın yurttaşlarımızın ortak dileği haline gelen taleplerine hiçbir yanıt verilmemişken, İki haftadır omuz omuza her türlü dayanışmayı gösteren Gezi Parkı direnişçileri arasında parkçı-marjinal ayrımı yapılmasından medet umuluyor.
Kimse parkına ve yaşamına sahip çıkanları ayrıştırmaktan medet ummasın. Biz bir arada durmaya ve haklı, meşru taleplerimizi dayanışma ile örmeye devam edeceğiz.
Oysa, Taksim Gezi Parkı’nı betonlaştıracak proje ortaya çıktığı günden bu yana kamuoyu oluşturma adına mücadele eden, parkına ve meydanına sahip çıkan, iş makinalarının önüne yatan, parkta sabahladığı için polis şiddetine maruz kalan; gece gündüz Taksim başta olmak üzere ülkenin her yanında parkı ve yaşam alanlarını savunanlara yönelik polis şiddetini kendisine yapılmış olarak kabul eden milyonlarca yurttaşımızın duygu ve taleplerini yansıtan TAKSİM DAYANIŞMASI olarak; mücadelemizin karalanmasına izin vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Kamuoyunun yakından takip ettiği üzere, Taksim Dayanışması heyeti Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüşmüş ve taleplerini kendisi aracılığıyla hükümete iletmiştir. Bu görüşmenin ardından iletilmiş taleplere dair hiçbir açıklama yapılmamışken yeni ve nasıl oluşturulduğu belirsiz bir heyetle görüşmek, samimi bir diyalog çabasından ziyade kamuoyunu yanıltmaya ve milyonların günlerdir ülkenin dört bir yanında haykırdığı meşru ve demokratik taleplerin altını boşaltmaya yöneliktir. Bu gün yapılan polis çıkarması ise iktidarın niyetini ve halka karşı tutumunun en açık ifadesidir.
Talepler ortadadır. Muhatap bellidir. Taksim Dayanışmasıdır.
İki haftadır, şiirleri, şarkıları ve sloganlarıyla bir arada halay çeken, kadını genci, lgbt bireyi, emekçisi, inananı ve inanmayanıyla Taksim gezi parkı ve alanında demokratik tepkisini gösteren yüzbinlerin, başta Kızılay olmak üzere ülkenin 77 ilinde sokakta talepleri haykıran milyonlarca yurttaşımızın taleplerini reddeden, kendi yurttaşlarını tehdit eden, alternatif mitingler düzenleyerek toplumsal kutuplaşmayı arttırmaya çalışan AKP iktidarından endişeliyiz.
Parka karşı beton kışla, toplumsal barış talebine karşı polis saldırısı ve alternatif miting dışında somut adım atmayanların çok büyük bir vebal altına girdiklerini kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
Bir kez daha yinelemek istiyoruz. Parkına ve yaşamına sahip çıkanlarla polisi karşı karşıya getirmekten vazgeçin. Gözaltına alınanları serbest bırakın, iki haftadır süren polis şiddetinin sorumlularını görevden alın ve ilk ve en temel talebimiz olan GEZİ PARKININ 1 METREKARE OLSUN BETONLAŞTIRILMAYACAĞINI, PARK OLARAK KALACAĞINI RESMİ OLARAK AÇIKLAYIN…
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanında sahip çıkılarak meşruluğu tartışılmaz bir hal alan, açtığımız davalar ve uluslararası evrensel hukuk kriterleri açısından da en temel insan hakları ve demokrasi kriterleri açısında hukukiliği tartışılamayacak olan taleplerimizin takibinde ısrarcıyız.
Gezi Parkına, Taksime sahip çıkan gençlerin, meydanları dolduran kadınların, gece gündüz nöbet tutanların, evinden kalbiyle destekleyenlerin yani halkın talepleri karşılanana kadar, toplumsal barışa yönelik adımlar atılıncaya kadar buradayız. Taleplerimiz görülünceye, somut adım atılıncaya kadar parkımıza ve meydanlarımıza tüm yurttaşlarımızla birlikte büyük bir dayanışma ile sahip çıkmaya devam ediyoruz.
Saat 19.00’dan itibaren taleplere sahip çıkanları bekliyoruz.
Buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz.
TAKSİM DAYANIŞMASI
10.06.2013 Tarihli Duyuru Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamuoyuna
10 Haziran 2013
27 Mayıs 2013 tarihinde saat 22.00 sularında Taksim Gezi Parkı’nın fiilen yıkılması girişimi sonrası yaşanılan toplumsal duyarlılık karşısında hükümetin izlediği polis şiddeti nedeniyle başta Taksim İstanbul olmak üzere bütün yurtta, yurttaşlar demokratik tepkilerini ortaya koymaya devam etmektedirler.
Bu süreçte, tek bir yurttaşımızın burnunun kanamaması ve gerilimlerin ortadan kaldırılarak demokratik taleplerin dillendirilebildiği bir toplumsal barış ortamının biran önce sağlanması amacıyla 5 Haziran 2013 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Sayın Bülent Arınç ile bir görüşme gerçekleştirilmiş; toplumun duygularını, duyarlılığını, talep ve önerilerini içeren bir belge kendilerine teslim edilmiştir.
Ancak, bu görüşmenin üzerinden 6 (altı) gün geçmesine rağmen taleplerimizle ilgili hükümet tarafından yapılmış herhangi bir açıklama söz konusu olmamıştır. Bizler Taksim Dayanışması ve bütün duyarlı yurttaşlar olarak hükümetten taleplerin karşılanması yönünde bir açıklama bekliyor ve taleplerimizi yeniden hatırlatıyoruz:
– Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulmasını,
– Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, iki yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını, Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını,
– Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama
– 1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını TALEP EDİYORUZ.
Bunun yanı sıra; 27 Mayıs 2013 saat 22.00′dan bu yana ülkemizin meydanlarında, caddelerinde, sokaklarında ve tüm kamusal alanlarında yükselen tepkilerinin içeriğinin, ruhunun, beklentilerinin, taleplerinin yetkililer tarafından fark edilmesi gerektiğini düşünüyor ve tüm bu talepleri sahiplendiğimizi hatırlatıyoruz.
10 Haziran 2013
TAKSİM DAYANIŞMASI
Taksim Dayanışması 9 Haziran Tarihli Konuşma Metni
9 Haziran 2013
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
ben bir ceviz ağacıyım Gezi Parkı’nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gezi Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ben bir ceviz ağacıyım Gezi Parkı’nda
Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında.
Gezi Parkı’nda ağaçları kesip yerine Topçu Kışlası yapacağını söylediğinde, oradaki üç beş ağacın bir halkın öfkesini tetikleyeceğinin ne sen fakındaydın ne de polis.
27 Mayıs günü ağaçlarımıza, sonra da ağaçlara sahip çıkanlarımıza, Taksim Dayanışmamıza saldırdın.
Saldırı sertleştikçe direniş ve dayanışma da büyüdü ve üç beş ağaç için verilen mücadelenin bu ülkede halkın en geniş kesimlerini kapsayan bir özgürlük, demokrasi, hak ve haysiyet mücadelesi haline geldiği görüldü.
Ve o günden sonra, bugünden sonra artık herkes her şeyin farkında…
Evet, bu mücadele üç beş ağaç içindir…ama aynı zamanda yaşamımıza, geleceğimize, onurumuza sahip çıkmak içindir… Çünkü ağacına sahip çıkamayanların yaşamlarına sahip çıkamayacağını hepimiz biliyoruz.
Gezi Parkı’nda başlayıp bütün ülkeye ve dünyaya yayılan direnişin, dayanışmanın ve 13 gündür dinmeyen bu öfkenin, bu tepkinin, bu haykırışın mesajı nettir.
Buradaki ve ülkenin dört bir yanındaki milyonlar olarak artık eskisi gibi yönetilmek istemiyoruz. Gençler, kadınlar olarak sürekli yok sayılmaktan bıktık…
“Oyu ben aldım, her şeye ben karar verir, her şeye karışırım” diyen bir iktidar tarafından baskı görmek istemiyoruz.
Haklarımızı, doğamızı ve kentlerimizi gasp eden rantçı zihniyeti seyretmekle yetinmek istemiyoruz.
Demokratik katılım kanallarını bütünüyle yok eden, her itirazı düşmanca bir refleksle yanıtlayan, kendisi gibi olmayanların inancına, kimliğine, yaşam tarzına, bilime, sanata saygı duymayan bir iktidar anlayışını reddediyoruz.
Biz varız ve buradayız diyoruz…
Genciyle kadınıyla, Türküyle Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisi, Ermenisiyle…ve tüm kardeş halklarıyla; inançlısıyla ateistiyle, emekçisiyle aydınıyla… geyi, lezbiyeniyle, taraftar grupları ve öğrenci inisiyatifleriyle… plaza çalışanıyla, esnafı, işçisi ve işsiziyle…bütün kesimleriyle “artık yeter” diyen halk; kardeşliğin ve dayanışmanın Türkiye ve dünya üzerindeki en önemli örneklerinden birini sergiliyor.
Faşist saldırılar ve tüm baskılara karşı sokaklara çıkan milyonlar, AKP iktidarına ve onun yönetme anlayışına, diline, söylemine “dur” diyor.
31 Mayıs 2013 itibariyle Gezi’de yıkımı durduran; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antakya’da ve Türkiye’nin dört yanında yasaklı meydanları zapt eden halk artık gücünün farkında.
Gezi Parkı park olarak kalacak. Başbakan’ın ağzından çıkan her cümle kanun olmayacak! Ve bunu başaran bir halk olarak, yıllardır gözünü kar hırsı bürümüş bir azınlığın çıkarlarına hizmet eden, emek düşmanı, demokrasi düşmanı, bilim düşmanı, sanat düşmanı, özgürlük düşmanı politikaları durdurulabileceğimizin de artık farkındayız.
Ve nihayet AKP de her şeyin farkında. Bizim için “üç beş çapulcu” deseler de milyonlar olduğumuzun farkında. Yüzde 50’ye karşı yüzde 50 dese de, yaşananların AKP’li olmayanlarla AKP’liler arasında olmadığının farkında.
Bizi marjinaller, illegaller diye karalamaya çalışsa da haklılığımızdan şüphe duyulamayacağının farkında. Kamusal bir alan olarak parkına ve meydanına sahip çıkanların, daha özgür bir ülke talep edenlerin vandalizmle, yıkıcılıkla, çapulculukla suçlanması hiç kimse için inandırıcı değil. ABD emperyalizmi ile kol kola olan bir hükümetin “faiz lobisine” kahramanlık taslaması ise komediden ibarettir.
Muhatap yok diye bizi yok saymaya çalışsa da, muhatabın meydanlarda olduğunun, milyonlar olduğunun herkes farkında.
Taleplerimizi duymuyormuş, taleplerimizden bir şey anlamıyormuş gibi davransa da; taleplerimizin haklı, uygulanabilir talepler olduğunun dünyadaki herkes gibi ülkeyi yönetenler de farkında…
Taleplerimiz haklıdır… Hukukidir…meşrudur… Ve çok basittir…
Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağı ve projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklama yapılmalı, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimler durdurulmalıdır.
Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, üç yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay, Adana Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumlular görevden alınmalı, gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılması yasaklanmalıdır.
Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için, tiwit attığı için gözaltına alınan yurttaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılmalıdır.
1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmeli; ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Bu taleplere verilecek somut yanıtların ülkemizin çok daha mutlu, çok daha demokratik, ve çok daha huzurlu bir iklime bürünmesini sağlayacağını buradan tüm yurttaşlarımıza ilan ediyoruz…
Uğrunda mücadele edilen “üç beş ağacın” çok fazla dalı olduğu görülmelidir…Milyonlarca insanın öfkesinin bir anda ortaya çıkmadığı, yıllardır biriken bir tepkinin yansıması olduğu anlaşılmalıdır… Çevreciliği sadece ağaç dikmek zannedenler bilmelidirler ki; bu meydanlarda İstanbul’u katledecek 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul projelerine karşı da bir itiraz var. Atatürk Orman Çiftliği, ormanlarımız ve akarsularımız başta olmak üzere ekolojik değerlerimizin talanına, HES’lere Nükleer santrallere karşı da bir itiraz var. Hem Ortadoğu’da hem de ülkemizde yürütülen savaş siyasetine karşı bir itiraz var. Alevi yurttaşlarımızın hassasiyetlerinin gözetilmemesine, Kürt yurttaşlarımızın eşitlik, barış ve kardeşlik taleplerine ikna edici yanıtlar üretilmemesine itiraz var.
Burada herkes var. Grevdeki Türk Havayolları çalışanları var. Asgari ücrete mahkum edildikleri, emekleri aşağılandığı için ayağa kalkan taşeron işçiler var. Kentsel dönüşüme karşı barınma hakkını savunanlar var. Parasız eğitim ve sağlık hakkı talebi var… Muhafazakar erkek egemen politikalara, sezaryena müdahaleye, kürtaj yasağı ve üç çocuk densizliğine karşı mücadele eden kadınlar var… Cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadele edenler var. Bilim, eğitim hakkı ve özgürlük için haykıran üniversite var. Yargı, basın ve sanatçılar üzerindeki baskılara karşı ayağa kalkanlar var…
İtiraz edenlerin, eleştirilerine, önerilerine kulak tıkayan, hatta saldırgan bir dil kullanan bir iktidarın Gezi parkına sahip çıkan bizlere takındığı tutum bizleri şaşırtmadı…Park içinde çadırında uyuyanlara sabahın beşinde gaz bombaları ve tazyikli sularla saldırması bizleri şaşırtmadı.
Bu polis şiddetine tepki gösterenlere ülkenin dört bir yanında düşmanmış gibi davranılarak iki genç kardeşimizin ölmesine sebep olunması, beş bine yakın yurttaşımızın yaralanması kimseyi şaşırtmadı.
Ve üzülerek ve ürpererek söylüyoruz ki; burada anıları önünde saygıyla eğildiğimiz Antakya’da Abdullah Cömert kardeşimizin, İstanbul’da Mehmet Ayvalıtaş kardeşimizin ölümüne neden olan vahşi polis şiddeti hiç kimseyi şaşırtmadı. Hukuksuz emirleri uygulamaya çalışırken kazayla düşerek ölen emniyet görevlisi Mustafa Sarı’nın ölümü de hiç kimseyi şaşırtmadı… Bilinmelidir ki, polis eliyle uygulanan hukuk dışı şiddetin aldığı üç can içimizi dağlamıştır.
Çünkü her demokratik tepkiyi önce medya manüpilasyonuyla görünmez kılmak ardından baskı ve şiddetle bastırmaya çalışmak gibi bir devlet geleneğimiz var. Ve bu geleneği abartarak sürdüren AKP hükümeti var.
Oysa hükümet “Her yer Taksim her yer direniş” diye, “Faşizme karşı omuz omuza” diye, “Hükümet istifa” “yaşasın halkların kardeşliği” diye yankılanan bu meydanların mesajını iyi okumalıdır. İktidarını eskiden olduğu gibi “kimseyi dinlemem, ben ne dersem o olur” gibi bir anlayışla sürdürmek için artık çok geç olduğunu anlamalıdır.
Hala Park yerine “Kışla” telaşına düşen,Topçu Kışlası’nı yapmakta ısrar eden, polis şiddetini savunan, sorumluları görevden almayan; Ankara, Adana, Antakya ve Gazi Mahallesi’nde polis saldırılarını durdurmayan, gelecek operasyonlarla gözdağı vermeye çalışan hükümet yetkililerine buradan sesleniyoruz… Bu ülkeyi seviyorsanız, bu halka saygınız varsa polis şiddetini derhal durdurun.
Parkımızı iade edin, her ne ad ile olursa olsun parkın 1 santimetrekaresinin dahi yapılaşmaya açacak projelerinizi unutun ve bu demokratik tepkinin mesajlarını alın…”Halkın coşkun akan selinin” durdurulamayacağının farkına varın.
Bu ülke, bu dünya ve bu evren bilmelidir ki; gençlerin enerjisi ve yaratıcı zekasından beslenen bu hareket, haklı taleplerinin yerine getirilmesi için ne gerekiyorsa onu yapacak meşruiyete, güce, yaratıcılığa, özgüvene ve hepsinden önemlisi güçlü bir dayanışmaya sahiptir.
Biz halkız…Buradayız…Ve Taleplerimizi almadan da hiçbir yere gitmiyoruz…9 Haziran 2013
TAKSİM DAYANIŞMASI
Taksim Dayanışması 8 Haziran Tarihli Basın Açıklaması
8 Haziran 2013
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamuoyuna
İstanbul Taksim’de ve Türkiye’nin pek çok kentinde 27 Mayıs tarihinde başlayan Taksim Gezi Parkı’nın yıkıma dair gelişen fiili direniş 11. gününde.
Taksim Dayanışması olarak 11 gündür taleplerimizi her ortamda yükseltiyoruz. Hayatını kaybeden Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve Mustafa Sarı’nın ailelerinin acılarını paylaşıyor, yaralanan binlerce yurttaşımıza acil şifa dileklerimizi iletiyoruz.
5 Haziran günü Taksim Dayanışması’nın ve alanın taleplerini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a ilettik. O günden bu yana taleplerimizin hiçbiri karşılanmadığı gibi bu hususta herhangi bir somut adım da atılmadı. Polis şiddeti ülkenin birçok ilinde halen sürüyor.
Hükümet temsilcileriyle 5 Haziran günü gerçekleştirilen temas sonrasında tarafımıza herhangi bir görüşme talebi iletilmiş değildir. Hükümeti sorumlu davranmaya, taleplerimizi dinlemeye ve bu taleplerin gerçekleştirilmesi yönünde somut adımlar atmaya bir kez daha davet ediyoruz.
Dayanışma’nın talepleri nettir, bir kez daha tekrarlamak isteriz:
Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulması,
Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, üç yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını, Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanması,
Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılması,
1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması
Hükümetin muhatabı bellidir. Talepler ortadadır. Hükümeti toplumsal tepkileri dikkate almaya, sorumlu davranmaya, ortaya konulmuş ve milyonlarca insan tarafından her gün dile getirilen taleplerin gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Taksim Dayanışması olarak 9 Haziran Pazar günü saat 16.00’da Taksim Meydanı’nda gerçekleştireceğimiz mitinge, Gezi Parkı’na, kentine, tüm hak taleplerine sahip çıkan tüm yurttaşları bekliyoruz. Taleplerimiz karşılanana kadar burada olacağız.
8 Haziran 2013, Taksim Dayanışması
ACİL!!! Taksim Dayanışması’ndan Basın Toplantısı Daveti
8 Haziran 2013
Taksim Gezi Parkı direnişinin 11. Gününde, 9 Haziran Pazar günü Taksim Meydanı’nda gerçekleştireceğimiz miting öncesi bir basın toplantısı gerçekleştirecek.
8 Haziran Cumartesi günü (bugün) saat 16.30’da, Taksim Dayanışması sözcülerinin gerçekleştireceği, son durumun ve taleplerimizin dillendirileceği basın toplantısına hepinizi bekliyoruz.
Yer: Makine Mühendisleri Odası, İstiklal Caddesi, İpek Sokak, No:9
Zaman: 8 Haziran 2013, Cumartesi, 16.30
Irkçılığa, Kadın Düşmanlığına, Homofobiye Geçit Vermiyoruz
7 Haziran 2013
Taksim Meydanı halkın gücüyle özgürleştirilmiştir.
Taksim Meydanı artık devletin keyfi yasaklarının halkı canından bezdirdiği; toplanma, görüşünü ifade etme özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı bir cehennem değildir. Taksim Meydanı -insanlığa karşı suç övgüsü yapmanın dışında- her görüşün özgürce kendini ifade edebildiği ve edeceği meydandır artık.
Bu nedenle Taksim meydanı, özgürlüğün, kardeşliğin meydanıdır.
Taksim meydanı halkların kardeşliğinin meydanıdır. İnsanlığa karşı suç övgüsü yapmak hariç olmak üzere, bu meydanda hiçbir düşünce ve anlayış üzerinde kısıtlama yoktur; yasak konulması düşünülemez bile!
Taksim Meydanı’nda devletin yasakçı ve baskıcı zihniyeti mağlup edildi.
Ne kendi sözümüze, ne birbirimizin sözüne yasak koyacağız.
Her Taksim direnişçisinin bu bilinçle davranacağına inanmak, güvenmek istiyoruz.
Mücadelenin bütün özneleri olarak duyuruyoruz ki; “başka bir hayat mümkün” umudumuzun bir modeli olan Taksim mücadelesine gözümüz gibi bakmalıyız. Onu dayanışma ile yükseltmeliyiz.
Özgürlüğü yakalamaya çalıştığımız bu meydanda ırkçı, kadın düşmanı, cinsiyetçi ve homofobik küfür ve sloganları reddediyoruz.
Kadınlara yönelen taciz, küfür ve tepkiler erkek egemen namus algısının göstergesidir. Yine aynı öfkenin başörtülü kadınlara yöneltilmesi haklı mücadelemizin parçası olamaz.
Taksim hepimizindir!
Yol arkadaşlık hukukunun gereği olarak farklılıklarımızın yaşam hakkını savunmalıyız.
Umuda yüzünü dönmüş herkesin gözü kulağı Taksim’de bunu bilerek inatla, dayanışarak direnelim.
Taksim Dayanışması’ndan Öğrencilere, Öğrenci Velilerine, Basına ve Kamuoyuna
7 Haziran 2013
8 Haziran Cumartesi sabahı saat 10.00’da başlayıp 12.00’a kadar devam edecek olan 2013 Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) katılacak öğrenci arkadaşlarımızın sınav merkezlerine kolaylıkla ve zamanında ulaşmaları için her türlü özverili çalışma Taksim Dayanışması tarafından organize edilmektedir.
Beyoğlu bölgesinde bulunan dokuz sınav merkezine ulaşımın hiçbir kesintiye uğramaması Taksim Dayanışması tarafından sağlanmıştır.
2013 SBS sınavında Beyoğlu bölgesinde gerek öğrencilerin güvenliği, gerek sınav merkezlerine ulaşımları, gerekse SBS süresince sınav merkezleri yakın çevrelerinde elverişli ve sessiz bir ortamın sağlanması konusunda Taksim Dayanışması’nın her tür tedbiri aldığı, Beyoğlu Kaymakamlığı’na ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bildirilmiştir.
Taksim Dayanışması