31 Mayıs Cuma günü Gezi Parkı polisin bir alışveriş merkezi inşa edilmesi kararına karşı çıkmak üzere protesto gösterisi yapan gruba saldırmasından bu yana devlet şiddeti artarak sürmekte ve polis tarafından bu talebe tazyikli su ve göz yaşatıcı gaz ile yanıt verilmektedir.
Türkiye’deki insanların kaygısı ve gösterilere sağlanan kitlesel katılım emek ve sosyal hakların tehdit altında olduğu Türkiye toplumunda oldukça derin bir eşitsizlik olduğunu da göstermektedir.
Yüzlerce insanın yaralandığı ve ölen sayısının artmakta olduğu bildiriliyor.
Türk Hükümetini insanlara karşı uyguladığı şiddeti durdurmaya çağırıyoruz.
Dünya Sendikalar Federasyonu olarak Türk halkı ve Türkiye’nin işçi sınıfıyla dayanışma içinde olduğumuzu ve onları desteklediğimizi belirtmek isteriz.
Devlet şiddetine verilecek tek cevap mücadeledekilerin örgütlülüğü ve korkusuzluğudur.
Sekreterlik
Değerli meslektaşlar,
Başladığı günden bu yana Türkiye’deki protesto gösterilerini ve durumu takip ediyoruz.
Kamu hizmetlerinde grev yapılmasına ilişkin kararınız Recep Tayyip Erdoğan’ın baskıcı siyasi sistemine karşı mücadelede atılmış oldukça cesur bir adımdır.
Dün bir protestocunun ölmesine neden olan orantısız polis müdahalesini kınıyoruz. Türkiye’de gösteri ve grev hakkı da teminat altına alınmalıdır.
Haklı demokrasi ve sendikal hak mücadelesinde yanınızdayız ve mücadelenizin başarıya ulaşmasını diliyoruz.
Dayanışmayla,
Rita Schiavi
Unia Yönetim Kurulu Üyesi
EPSU Türkiye’de İfade, Gösteri Ve Grev Hakkına Saygı Duyulmasını Talep Ediyor
(4 Haziran 2013) EPSU Türkiye Hükümetine bir mektup yazarak polis şiddeti ve hükümete muhalefet edenlerin gözaltına alındığı haberlerine ilişkin kaygısını ifade etti. İnsanların hemfikir olmadıkları hükümet politikalarına ilişkin endişelerini ifade etme, buna ilişkin protesto eylemleri yapma ve iş kollarında bu konuda eylemler düzenleme hakları vardır. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC ve diğerleri polisin zalimane tavrını kınayan bir kampanya başlattı. (Kampanyanın linki: http://www.labourstartcampaigns.net/show_campaign.cgi?c=1840)
İstanbul’da Gezi Parkının yerine bir alışveriş merkezi kurulmasına ilişkin planları barışçıl bir biçimde protesto eden göstericilere uygulanan zalimane baskı, tüm dünyada tepki uyandırdı. Göstericilerin parktan ayrılmasını sağlamak için kaba şiddete baş vuruldu, göz yaşartıcı gaz kullanıldı. Polisin bu tür eylemleri İstanbul’da daha fazla protestoya ve protestoların sürmesine ve bir kaç gün içinde protesto gösterilerinin başka illere sıçramasına sebep oldu. Gösteriler sırasında iki kişi öldü. Yüzlerce kişi yaralandı ve gözaltına alındı. Bize polisin bu eylemleri fırsat bilerek hükümet muhaliflerini gözaltına aldığı bilgisi geldi.
Sendikalarımızdan bir meslektaşımız, medya ve anaakım gazeteler olaylara sessiz kaldığı için önemli bir bilgi kaynağı olan ve insanların kendini ifade etmesine olanak veren sosyal medya aracılığıyla neler olup bittiğine dair şu açıklamayı yapmış:
“Her tazyikli su saldırısında onlarca kez yere düştüğüm için kollarım ve bacaklarım yara ve çürüklerle dolu. Bu suyun içine nasıl bir kimyasal madde karıştırdıklarını öğrenmeye çalışıyoruz. Bu esnada nefessiz kalıyor boğuluyormuş hissine kapılıyorsunuz. Bu kimyasalın ne olduğunu bulursak, bunun etkisini giderecek bir yol bulabiliriz. Hemen yanıbaşımda yüzlerce gaz bombası patladığı için kulaklarım hala çınlıyor. Ve biber gazı! Bundan özellikle kafalarımızı hedef alarak yüzlerimize ne kadar çok atmış olduklarını tahmin bile edemezsiniz. Gökten üstümüze yağmur gibi biber gazı yağdı. Bunlar beni yaralamadı ve üzmedi. Ancak sürekli gözümün önüne gelen ve bir türlü gitmeyen şey polislerin yüzlerindeki nefret dolu ifadeydi! Merhametsiz, içinde insanlık barındırmayan bir ifade! “
EPSU’ya bağlı sendikalar protestocuların taleplerini desteklediklerini ve bazıları DİSK ve KESK’in çağrısıyla 5 Haziran’da yapılacak olan grev ve gösterilere katılacaklarını belirttiler (Konuya ilşkin belge ektedir). Sendikacılar diğerleri ile birlikte Taksim Meydanına yürüyecek. Sürmekte olan polis şiddeti, demokrasiye yönelik bu saldırılar ve Türk toplumunda sürmekte olan eşitsizlikler nedeniyle protestocular ve sendikalar başbakan Erdoğan’ın hükümetine ve AKP iktidarına tepkililer.