THY grevi beklenenden az katılımla başladı. Bu yazı kaleme alındığında henüz grevin gidişatı belirginleşmemişti. Ancak belirgin olan bir tek olgu vardı: Hukuk tanımaz bir grev kırıcılığı. Demir Leydi Margaret Thatcher’ın ruhunun THY dolaştığını söylemek mümkün. THY yönetimi, tıpkı 1980’lerde kömür işçilerinin grevini kırmak için Demir Leydi’nin denediği bütün yollan deniyor. Demir Leydi de grev hakkının kullanımını etkisiz hale getirecek bütün yollara başvurmuştu.
Grevcilerin yerine başka işçilerin çalıştırılması, eğitimini tamamlamamış personelle uçuş yapılması gibi açıkça yasa dışı grev kırma yöntemleri uygulanıyor. THY yönetimi greve katılımı engellemek için asılsız dedikodu ve tehditler yaymaktan da geri kalmıyor. Greve katılanların iş sözleşmelerinin feshedileceği, greve katılmayanlarından toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği gibi asıl dedikodularla greve katılımı azalmaya çalışıyor.
THY yönetimin hukuksuz grev kırıcı eylemine güvenlik güçlerinin de ortak olduğu görülüyor. Grev yapılan işyerine grev pankartı astırılmaması, grev gözcülerinin etkinliklerinin polis marifetiyle engellenmesi, sendikacılar karşı güç kullanılması grev kırıcı eylemlerin bir parçasıdır. Oysa idari makamlar grevin uygulanmasını engelleyecek hiç bir girişimde bulunamazlar. Bu tür girişimler Türk Ceza Kanunu’na göre (Madde 118) suçtur. Ancak her alanda olduğu gibi bu alanda da yasalar ve hukuk kolaylıkla ayaklar altına alınabiliyor.
Kuşkusuz THY yönetimin hukuksuzlukları ve grev kırıcılığı tek başına greve katılımın azlığını açıklayamaz ancak bu grev kırıcı tutumun diğer faktörlerle birlikte grev eğilimi azalttığını söylemek mümkün. THY yönetimi müzakerelerin başından beri uzlaşmaya yanaşmadı ve sendikayla ciddi bir müzakere yürütmedi. THY yönetiminin bu uzlaşmaz tutumunun arkasında grevi kırmak, eğer grevi kıramazlarsa da erteletmek hesabının yattığını anlamak zor değil.
THY yönetimi önce bütün hukuksuz yöntemleri kullanarak grevi kırmaya çalışıyor ama biliyor ki, grevi kıramazsa hükümet grev erteleme ile imdadına yetişecek. Bu nedenle uzlaşmaz davranıyor.
Türkiye’de uzun süredir bir grev sessizliği vardı. Grev kıpırdamalarının başladığı bugünlerde ise daha önce rastlanmayan türden grev kırıcılığı yöntemleri kullanılmaya başlandı. Grev kırıcılığını kamu veya kısman kamu nitelikli işyerlerinde yaşanması ilginç. Çay Kur’da yaşanan grev kırıcılığının ardından bir başka grev kırıcılığı girişimi de THY’de yaşanıyor. Bu konuda adeta bir cephe savaşı yaşanıyor. Hükümetin bütün desteğini arkasına alan işverenler grev kırıcılığı konusunda pek yaman yöntemler kullanıyor.
Elbette işverenlerin beklenen bu grev kırıcı tutumları karşısında sendikaların neden yeterince ön görülü ve hazırlıklı olamadıkları ayrıca tartışılmalı. Bu tartışmaya şiddetle İhtiyaç var. Ancak arabayı atların önüne koymadan ve devasa grev kırıcı mekanizmayı göz ardı etmeden.
Bütün bunlar bir yana, kabahatin çoğu sende canım kardeşim: 305 arkadaşın bir yıldan fazladır haksız ve hukuksuz bir şekilde işten atılmış, yargı kararıyla işe dönmüş ama işe alınmıyor. Bütün ümitleri sende. Buna rağmen, sen onların gözlerine bakamadan, başını öne eğerek grevi kırıyorsan yarın ihtiyaç duyduğunda yanında yürüyecek kimseyi bulamayacaksın…
Kaynak:Birgün