Geçtiğimiz gün kanser tedavisi gören ve kendisinden ilaçları için yardım isteyen üniversite öğrencisinin eline para sıkıştıran ve üzerine dalga geçilircesine "düşürme" diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın davranışı ülkemizde sağlık hakkı ellerinden alınan milyonlarca insanın yaşadığı gerçekliğe bir kez daha ışık tutmuştur.
Bakanın bu davranışından sonra öğrencinin bakana verdiği "Sadece yanlış anlaşıldım. Ben dilenci değilim. İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" şeklindeki cevap ise benzer durumda bulunan milyonlarca yurttaşımızın hislerine tercüman olmuştur. Yaşanan olayın ardından, sağlık sisteminde gelinen noktaya ve halkın insan onuruna yakışır bir yaşamdan AKP politikalarıyla nasıl uzaklaştırıldığına dikkat çekmek için Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri bir basın açıklaması yayınladı.Basın açıklaması aşağıdadır;
İlacını Temin Edemediğini Söyleyen Kanser Hastasına Verilen Cevap: “İlacının Parasını Al ve Sus….!”
4 Nisan 2013 günü Edirne’de, ilacını temin edemeyen bir kanser hastası (Dilek ÖZÇELİK), ilde incelemelerde bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yardım etmesini istemiş, ilgili bakan gayrı ciddi bir biçimde hastaya “para” verip olayı geçiştirerek, bir hükümet üyesinin ciddiyeti ile bağdaşmayacak bir tavır göstermiştir.
Olayın yaşanma gerekçesi bir yana, yaşananlar, hükümetin tüm sosyal olaylarda olduğu gibi oluşturduğu “Sadaka Kültürü” anlayışının bir başka tezahürüdür.
Sağlıkta yaşanan tüm olumsuzluklarda olduğu gibi, bu olayın da nedeni “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ve uygulama sonuçlarıdır.
Bu olayın nedeni, sağlık hizmetini ticarileştirmek, karlılığı halkın sağlık hakkının önüne geçirmek, karlı olmayan hizmetlere yatırım yapılmamasıdır.
Yıllardır hayati önemi olan ilaçlarda bu sorun yaşanmaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesi içinde uygulanan ilaç politikaları ile Türkiye’de yerli ilaç sektörü tasfiye edilmiş, % 80 oranında dışa bağımlı hale getirilmiştir. Bununla kalmayarak karlılık adına uygulanan bir fiyat politikası ile, hayati önemi olan ucuz ilaçların temini güçleşmiştir. İthalatın yapılmaması, ilaca normal yollardan ulaşamama, ilaca ulaşmak isteyenlerin korsan ithalatçılar ve karaborsacıların eline düşmesine neden olmuş, bu da hastaların fahiş fiyatlarla ilaç temini yoluna gitmesine neden olmuştur.
Yaşanan olay budur ve sağlığın piyasa mekanizmalarına teslim edilmesi, ticarileştirilmesinin sonucu olarak yaşanmıştır. Bu çarpık sistem içinde bu ve benzeri olayların yaşanmaması mümkün değildir.
Bir hükümet üyesine yakışmayacak bir davranışla olayı geçiştirmek isteyen Bakana burada düşen görev, olayın ciddiyetini kavramak, ilgilileri bu konuda hareket etmeleri için haberdar etmek ve birinci derecede sorumlusu olan hükümetin bu konuda önlem almasını sağlamak iken, bu şekilde “sadaka” anlayışı içinde hareket etmesi bizi şaşırtmamıştır. Çözüm, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın tüm uygulamaları ve sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıdır.
Sendikamız SES başından beri sağlığı hak olmaktan çıkaran, hizmete ulaşmak için Genel Sağlık Sigortası primi dışında, her kademede katkı-katılım payı ve ilave ücretlerin ödenmesi koşulu getiren uygulamalara, yaşanan bu olay ve benzerlerine karşı mücadele etmektedir, bu mücadeleyi sürdürmeye de kararlıdır. Bu ve benzeri olay, AKP Hükümeti ve onun Dünya Bankası’ndan kopyaladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın maskesini düşürmüş, kamuoyu nezdinde de teşhir etmiştir. Bu nedenle halkı da bu mücadelede bizimle birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.