Eğer isterseniz "Neslimizin kurutulduğunu" Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın sokakta yaşayan çocuk sayısının sadece iki düzine yani 24 olduğu açıklamasından çıkartabilirsiniz. . .
Ama derin kent yoksulluğunun sokaklarda yaşayan ve çalışan çocuklarıyla caddelerde göz göze gelmemeye çalışsanız dahi Hindistan, Bangladeş benzeri sokaklara teslim çocuk nüfusumuzun bir özel okul derslik mevcudunu aştığını kişisel gözlemlerinizden bilirdiniz.
İstanbul’dan Diyarbakır’a, Antalya’dan Urfa ya Türkiye’nin yakıcı " insani sermaye " standardını sokaklarda çalıştırılan çocuklar veriyordu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 5 bin 851 çocuğun sokakta çalıştırıldığını açıklarken TÜİK’e göre 617 yaş arası 883 bin çocuk "işçimiz" vardı.
Tabii ki bu rakamların misliyle üzerinde sayılamayan, kaydı tutulmayan, çöp toplamaktan, tarım işçiliğine, çıraklıktan mendil satıcılığına kadar çocukların sokakta, evde hızla "işçileştiği" büyüyen " refahın " ülkesiydik! Doğum kontrolü uygulanarak " nesilleri kurutulan " ülkemizde , " çocuk işçiliği " ve " çocuk yoksulluğunun " yaygınlaşması ve olağanlaşması, insani entelektüel " donanım iflasımızın " işareti kabul edilmiyordu. Başbakan’ın söylediği gibi "üç çocukla " bereketlenecek finansal büyümemize, ters istikamet yere çakılan mali krizin " rehinesi " Yunanistan’ın yirmi sıra altındaki " insani gelişme geriliğimize " takılmıyorduk. Ve "büyük para" 811 TL’lik asgari ücretten tek bir çocuğun " okuması için " ayda 6 TL düşmesini de . . . . Dört işlem yapamayan, okuduğunu kavrayamayan öğrenci profilimiz, YGS de "gerçekte" sıfır çeken 69 bin üniversite aday ve 4 + 4 + 4’ün her kademesinde Türkiye Organize Sanayi Bölgesi’ne ve hizmet sektörüne sevk edilecek "nesillerle" kuruyanın biz olduğuna hükmedecektik.
Kaynak: Akşam