HABER-SEN Genel Başkanı Ufuk Baytekin, PTT’nin kendi işi dışında her işi yapmaya başladığını, yaşadığı taşeronlaşma ve esnek güvencesiz çalışma süreciyle ise 200 yıllık kurumun kendisini yok edeceği uyarısını yaptı.
Türkiye Posta Telgraf Teşkilatı (PTT) 200 yıllık tarihi ile Türkiye’nin en eski kurumlarından biri. Şimdi ise bir yandan taşeron sisteminin yarattığı mağduriyet, diğer yandan da kurumu itibarsız hale getiren uygulamalarla tartışılıyor. PTT’de yaşananları BirGün’e değerlendiren HABER-SEN Genel Başkanı Ufuk Baytekin, " PTT taammüden yok ediliyor " diyor.
PTT, taşeronla ne zaman tanıştı?
2009 yılında bir kanun değişikliği ile PTT’de dağıtım ve ayrım işleri taşerona verildi. Şu anda 1213 bin arası taşeron eleman bulunuyor. Son ihaleden önce sayılar bu rakamdaydı. Şimdi kesin sayıyı kimsenin bildiğini sanmıyorum. PTT’de yıllardır çalışan taşeron işçileri eyleme geçti.
Eylemleri tetikleyen son ihale mi oldu?
Bundan önce tüm anlaşmazlıklarda iş mahkemeleri PTT’yi asıl işveren olarak gördüğü için işten atılmalarda, işe geri dönüşün sağlanması veya tazminat verilmesi hükümlerinde hep kurumu muhatap olarak kabul etti. PTT yönetimi bu ihale sözleşmesinde bu yasanın arkasından dolanmaya kalktı. Bu da yetmedi, parça başı adıyla farklı bir ihaleye çıktı. Yani " Benim bu kadar elemana ihtiyacım var " demedi. " Benim şu kadar mektubum var bunu dağıtacak bir kişi arıyorum " dedi. Böylece 1 Şubat’ta çıkılan ihalede Türkiye’de 20 bölge üzerine ihale yapıldı ve tebligat ile kayıtsız mektup gönderileri harici tüm gönderiler ve gönderilerin dağıtımı üçüncü şahıslara devredildi.
İSYANDAN BAŞKA YOL BIRAKMADILAR
Çalışanların isyanına yol açan bu uygulama mı oldu? 200 yıllık bir geçmişi olan idare, Osmanlı’dan beri mektup dağıtan bir idare maalesef bir haftadır dağıtım yapamıyor. Yedi gündür dağıtılamayan gönderiler büyük kağıt yığınları oluşturdu. Dü şünün o kadar kötü ihale yapıldı ki işçi patronu bilmiyor, araç yok kırtasiye malzemesi bile yok. İnsanlar işe geldiğinde muhatap bulamadıkları için dağıtım yapmayı bıraktılar. Şimdi 800 lira olan maaşları 1200 liraya çekerek sorunu çözmeye çalışıyorlar. Ankara’da da Firma ve Daire Başkanı’nın devreye girmesiyle maaşlarının 1300 olduğunu belirten bir tutanakla ötelendi. Bu koşullar bu sözleşme maddeleri, bu ücret işçiye isyan etmekten başka bir yol bırakmadı.
Bundan sonrası için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
HABER-SEN olarak yaşananlara duyarsız kalmayacağız. Mart ayında PTT Genel Müdürlüğü önünde tüm Türkiye’den gelecek arkadaşlarımızla bir eylem gerçekleştireceğiz. Bu eylemin yaratacağı hava, kumru idare edenlerin alacağı tavra göre yeni eylemleri önümüze koyacağız. Her gelişmeyi takip edeceğiz. Hem kurumun hem de mesleğimizin onurunu koruyacağız.
KENDİ İŞİ DIŞINDA HER ŞEYİ YAPIYOR
PTT’de bugün karşınıza çıkan tek sorun taşeronlaşma mı?
200 yıllık bir geçmişe sahip bir idare, sırf özelleştirme mantığıyla plansız, programsız bir şekilde bu ihaleyi gerçekleştirdi. 200 yıllık itibarını yerle bir etti. Asli işi posta dağıtmak olan PTT şu anda bırakın posta dağıtmayı ÖSYM’nin kabul işlerini, Karayollarının yapması gereken HGS işlemlerini yapıyor. Milli piyango biletleri satıyor. Kömür satışı gerçekleştiriyor. Bazı bankalar adına kredi veriyor. Kendi işi dışında her şeyi yapıyor. Bakanlar PTT’nin bu işlemleri gerçekleştirdiği için övüyor. Yıllardır yetersiz personelle bu idare hizmet veriyor.; PTT yönetimi emek sömürüsünün örneği olan taşeronlaştırmayı alabildiğince kullanıyor. Sözleşmelerini bakarsanız bazı bayramların ve yıllık izinlerin olmadığını üstüne üstlük günde 12 saat çalıştırmayı da göreceksiniz. Ve bunu yapan idare memurlarını 1300 liraya çalıştırıyor.
Çalışana parasının vermeyip kar ediyor?
PTT Genel Müdürü kâr ettiğini açıklıyor, o zaman başarılı bir örnek yok mu karşımızda? Evet, PTT Genel Müdürü bas bas kâr ediyorum diye bağırıyor. Bir yandan da maliyetleri kısmak için taşeronlaştırılıyor. Son yaşadığımız durum söylediklerimizin doğruluğunu bir kez daha kanıtladı. Özelleştirmeler halkın kurumları olan idarelerin patronların cebine girmesinden başka bir şey ifade etmiyor. Bizi yönetenler, bizi idare edenler kendi çocuklarına reva görmediklerini bizim çocuklarımıza ve geleceğimize reva görüyor. İşte taşeronlaşma dediğimiz şey de tam anlamıyla böyle bir şey ve bir an önce son bulması gereken bir durum. Bunun için de halkın doğru bilgilendirilmesi gerekiyor. Eğer halk sahip çıkarsa bu iktidar bunu gerçekleştiremez. Kurumlar eskisi gibi müşteriye değil, vatandaşa hizmet verir şekle gelir. Asıl işi dışında her şeyi yapan bir kurum nasıl başarılı kabul edilebilir. Biz eğitimini tüm bilgi ve deneyimini bu alanda alan insanlarız. Çalışana para vermeyince, her türlü angarya yüklenince, insanlık dışı çalışma koşullarına zorlanınca kağıt üstünde kâr etmek kolay. Ama asıl gerçek bir kurumun yok edildiğidir.