Anadilde eğitim ve savunma hakkı ile Kürt sorununa ilişkin temel taleplerin karşılanması amacıyla 12 Eylül tarihinde 63 kişi ile Cezaevlerinde başlayan açlık grevi 700’ü aşkın mahpusla sürüyor.
12 Eylül’de başlayan açlık grevleri süresi itibariyle ölümcül bir noktaya gelirken, bugün (30.10.2012) Barış Anneleri KESK Genel Merkezini ziyaret ederek ölümlerin önüne geçilmesi amacıyla KESK Yürütme Kurulu üyeleriyle bir görüşme gerçekleştirdi.
KESK Genel Başkan’ı Lami Özgen’i ziyaret eden Barış Anneleri “Cezaevlerinde yaşanan süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinin bir vicdan meselesi olduğunun altını çizerek, artık telefonda dahi konuşamayacak duruma geldiler, cezaevlerinde bırakın B1 vitamini vermeyi, en temel gıda maddelerinden biri olan limon dahi vermiyorlar, çocuklarımız gözlerimizin önünde eriyip gidiyor. Onlar yaşamadıktan sonra bizim için yaşamanın ne anlamı var, ölümden, nefretten, acıdan başka ne yaşadık. Artık kimse acı çekmesin istiyoruz, hangi kimlikten, hangi ırktan olursa olsun kimse yaşamını yitirmesin istiyoruz, biz özgürce kendi kimliğimizle bu topraklarda birlikte yaşamak istiyoruz” dedi.
Barış Anneleri “içimiz yanıyor, insanların vicdanlarına sesleniyorum, bu yangına son verin" diyerek hükümete bir çağrı yapmak ve kamuoyunu cezaevlerinde yaşanan açlık grevleri konusunda duyarlı olmaya davet etmek için Ankara’ya geldiklerini belirtti. Barış Anneleri “Bütün analar gözyaşı olduk akıyoruz, artık yeter demek için Ankara’ya geldik, başta Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak üzere kim varsa, bu sorunun muhatabı olan bütün siyasi partiler ile görüşmek istiyoruz, sorunun çözülmesini istiyoruz” dedi.
KESK Genel Başkanı Lami Özgen de Barış Annelerinin duyarlılığını paylaştığını belirterek, cezaevlerinde açlık grevinde olan mahpusların taleplerinin Kürt sorununun çözümüne dönük talepler olduğunu, yaşananların vicdani bir sorumluluktan da öte bir demokrasi sorunu olduğunu vurguladı. Özgen, açlık grevlerinin geri dönülemeyecek bir boyuta ulaştığını ve çok geç olmadan, ölümler yaşanmadan, barışçıl yöntemlerle sorunun çözülmesi gerektiğini, bu konuda kamuoyunda da bir duyarlılık geliştirilmesi için emek ve demokrasi güçleri ile birlikte ortak tavrın yükseltileceğini söyledi.