Hatırlanacağı gibi 2004 yılında bağlı sendikamız Eğitim Sen tüzüğünde yer alan "Bireylerin ana dillerinde öğrenim görmesini ve kültürlerini geliştirmesini savunur" ibaresi nedeniyle hakkında kapatma davası açılmıştı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun 25.05.205 günlü kararıyla Eğitim Sen’in kapatılması gerektiğine karar verilmiş, gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulda tüzük değişikliği ile yer alan ibare çıkarılmış, iş mahkemesi de davanın konusuz kaldığına karar vermişti.
Eğitim Sen’in ilgili haberi aşağıdadır.
İç hukukta bütün yolların tüketilmesi üzerine sendikamızca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`ne başvurulmuş, kararın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Bölüm l Haklar ve Özgürlükler kısmında yer alan 6/1, 10, 11, 14 ve 18. Maddeleri ile Ek Protokolün 1. maddesini ihlali anlamına geldiği belirtilmişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 25.09.2012 gün ve 20641/05 sayılı kararıyla sendikamız hakkındaki kapatma kararının Sözleşmenin 10 ve 11. Maddelerine aykırı olduğuna karar vermiştir. Sendikamızca kararın Türkçe çevirisi yapılmaktadır, tamamlandığında, ayrıntıları üyelerimiz ve kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Sürece İlişkin Açıklama
Genelkurmay Başkanlığı 27 Haziran 2003 gün ve 030378 sayılı yazılarıyla tüzüğümüzde yer alan "Bireylerin ana dillerinde öğrenim görmesini ve kültürlerini geliştirmesini savunur" ibaresinin Anayasa`nın 3 ve 42. maddelerine aykırı olduğu ve değiştirilmesi için gerekli girişimlerde bulunması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`nın takdirine, bilgi için Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği`ne göndermişti.
Daha önce aynı tüzüğümüzü yürürlükteki hukuka uygun bulan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı`nın yukarıda yer verilen istemini göz önünde bulundurarak, 15 Temmuz 2003 tarih ve 8066 sayılı yazısı ile bu istemi Ankara Valiliği`ne bildirmiş, 4688 sayılı yasanın 6. maddesi doğrultusunda işlem yapılmasını istemişti.
Ankara Valiliği`nin 28.10.2003 gün ve 301524 sayılı yazılarıyla, tüzükte yer alan ibarenin madde metninden çıkarılarak yasaya uygun hale getirilmesi istemi sendikaya iletilmişti.
EĞİTİM SEN, usul ve yasaya uygun olmayan tüzük değişikliği istemini yerine getirmeyince, Ankara Valiliği 12 Nisan 2004 tarih 105153 sayılı yazısı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı`na, Genelkurmay Başkanlığı`nın talebini ileterek buna uygun işlem yapılmasını istemişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı sendika genel merkez yönetim kurulu üyelerini hasım göstererek, konusu "…Davalıların yargılamasının yapılarak Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikasının 4688 sayılı Kanunun 37. maddesi gereğince kapatılması…" olan, 10.06.2004 tarihli davaname ile Ankara İş Mahkemesi`ne başvurmuş, Ankara 2. İş Mahkemesi`nde 2004/833 esas numaralı davayı açmıştı.
Ankara 2. İş Mahkemesi, 13.07.2004 günü yapılan duruşmada; Tüzüğün ilgili maddesini düzeltmesi veya düzeltmemesi konusunda sendikaya 60 günlük süre verilmesine ilişkin ara karar vermişti.
EĞİTİM SEN, mahkemenin ara kararına karşı 4688 sayılı Yasanın 6. maddesine göre sendikaya 60 günlük süre verilebilmesi için öncelikle tüzük hükmünün yasaya aykırı olduğunun belirlenmesi gerektiğini, yasaya aykırılık belirlenmeden 60 günlük süre verilmesinin hukuksal açıdan olanaksız olduğunu, davanın sendika tüzel kişiliğine değil yöneticileri aleyhine açıldığını, sendika hakkında açılmış bir dava yokken sendikaya süre verilemeyeceğini; bu nedenlerle 13.07.2004 günlü duruşmada 60 gün süre verilmesine ilişkin ara karardan geri dönülmesini istemişti.
Ankara 2. İş Mahkemesi bu talep üzerine, duruşma yapılmaksızın belgeler üzerinde yaptığı inceleme ile 15.07.2004 günü, "13.07.2004 günlü ara kararı ile verilen sürenin Davaname ve duruşma gününün davalı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Başkanlığına tebliğinden sonra başlamasına" karar vermişti.
Yargılama sonunda Ankara 2. İş Mahkemesi 15.09.2004 tarihli duruşmada, kapatma isteminin reddine karar vermişti. Mahkeme gerekçeli kararda; "4688 sayılı yasanın 19. maddesinde faaliyetlerin 20. maddesinde yasakların sayıldığını, davalı sendikanın bu maddede yer alan herhangi bir eyleminin saptanmadığını; Anayasanın 66. maddesine göre dil ayrılığı yüzünden yurttaşlar hakkında ayrımlı eylem ve işlem yapılmasının doğru olmadığını, dilin bir bölücülük unsuru olmak yerine ulus bütünlüğü içinde bir değişiklik unsuru olmasının doğal olduğunu, mahkemenin de sendika tüzüğündeki dava konusu ibareyi bu biçimde anladığını; kapatılması istenen sendikanın anayasada belirtilen ilkelere aykırı davrandığı konusunda dosyada somut bir belge ve veri bulunmadığını; her davanın açıldığı gündeki koşullara göre görülüp sonuçlandırılacağını, dava konusu ibarenin devletin tekliğine, toprak ve ulusal bütünlüğüne, sınırların(ın) değişmezliğine karşı bir tehlike oluşturacak (AİHS`nin 10. ve 11. maddeleriyle çelişir) nitelikte görülmediğini, davalı sendikanın yasa dışı herhangi bir işlem ya da eylemine rastlanmadığını" belirtmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı`nca bu karar, 29.09.2004 tarihinde temyiz edilmişti.
Dava dosyası 20.10.2004 günü Yargıtay kaydına girmiş, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 03.11.2004 günü (yani dosya kendisine ulaştıktan 13 gün sonra) EĞİTİM SEN`in duruşma istemini dikkate almadan 2004/28345 Esas, 2004/24792 karar sayılı kararı ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermişti.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi`nin kararında;
a. Mahkemece esasa girilmeden ve sendika davaya dahil edilmeden 60 günlük süre verilmesinin mümkün olmadığını, mahkeme 60 günlük süreyi verdiğine göre "tüzüğü Anayasa`ya aykırı bulduğu" nun kabul edilmesi gerektiğini, bu durumda 60 günün sonunda mahkemenin esasa girmesinin hatalı olduğunu doğrudan kapatma kararı vermesi gerektiği,
b. 4688 sayılı yasanın 3/f maddesinde sendikanın tanımı "kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşları" anlatacak biçimde yapılmıştır. Tüzükteki amaçlar arasında yer verilen dava konusu düzenleme, bu tanımı aşar biçimdedir. Valiliğin ve mahkemenin uyarılarına karşın Davalı sendikanın tüzüğünü değiştirmemesinin Anayasa`ya aykırı bir faaliyet olduğunu, bu faaliyeti ile sendika amaçlarının dışına çıktığını, bu nedenlerle kararın bozularak kapatmaya karar verilmesi gerektiği,
c. Sendika tüzüğünün 2/b maddesinin AİHS`nin 10. ve 11. maddelerine aykırı olmadığı yolundaki mahkeme görüşünün de hukuka uygun olmadığını, 10. maddeye göre, görüş açıklama ve anlatım özgürlüğü; ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü ya da kamu düzeninin sağlanması amacıyla yasayla sınırlandırılabileceğini, dernek kurma ve toplantı özgürlüğü ile ilgili olan 11. maddeye göre ise, herkesin yaralanabileceği sendika kurma ve sendikalara üye olma özgürlüklerinin; ulusal güvenlik, kamu güvenliği ve düzeninin sağlanması gibi nedenlerle sınırlandırılabileceği, belirtilmişti.
Ankara 2. İş Mahkemesi 21.02.2005 tarihli oturumda, E.2004/1231, K.2005/40 sayılı kararıyla ilk kararında direnmiş ve kapatma isteminin reddine karar vermişti.
Yerel mahkemenin bu direnme kararı da, savcılıkça da 15.03.2005 günü temyiz edilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gereği yerel mahkemenin direnme kararının temyiz edilmesi üzerine uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nda görüşülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı 25.05.2005 tarihli basın açıklamasında, Ankara 2. İş Mahkemesi`nin 21.02.2005 gün ve E2004/1231, K.2005/40 sayılı direnme kararını esastan oybirliği ile bozduğunu açıklamıştır.
Bu açıklamadan sonra etkin hukuk yolu, iç hukuk açısından sona ermiş, sendikamızca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`ne başvurulmuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurumuzu haklı bulmuş, sendikamızın kapatılması gerektiği yönündeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının, sözleşmenin 10 ve 11. Maddelerine aykırı olduğuna karar ermiştir.