Siyasal iktidarın, asker ve sivil bürokratların, mahkemelerin içiçe geçtiği ilişkiler ağının koruduğu erkek egemen kapitalist düzen kadınları, baskı ve şiddetin tırmandırdığı mağduriyetlere mahkum etmeye devam ediyor.
Ülkemizde AKP iktidarı döneminde giderek derinleşen gerici ve toplumsal cinsiyetçi zihniyet, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaktadır.Başbakanın ve AKP’li bürokratların kadın ve erkeğin eşit olmadığına dair sözleri ve getirdikleri uygulamalar, bu ayrımcı zihniyete maruz kalan kadınların sayısını gün geçtikçe arttırmaktadır. Kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığı bu süreçte her gün yaşanan yeni bir taciz, tecavüz, şiddet ve cinayet olayları, kadınların içinde bulunduğu baskı ve şiddet ortamının sonuçlarını da somut olarak karşımıza çıkarmaktadır.
Eğitim olanaklarından uzak bırakılmış, cinsel istismara uğrayan binlerce kız çocuğumuzun da daha küçük yaşlarda bu şiddete maruz kalması, bu çürüyen sistemin geldiği boyutu da gözler önüne sermektedir. AKP iktidarı ile hayatımıza giren gerici ve piyasacı eğitim sistemi olan 4+4+4 düzenlemesi, kadınları daha çocuk yaşlarda erkek egemen sistemin hizmetine sunmakta, kadınlara karşı yükselen baskı ve şiddete daha küçük yaşlarda maruz bırakmaktadır. Henüz N.Ç davasının toplum nezdinde açtığı yaralar soğumamışken, eşitsizliklerin alabildiğine derinleştiği ülkemizde, en korumasız durumda olan kız çocuklarının yaşadığı dramlara her gün bir yenisinin eklenmesi, bu konuda hiçbir sorumluluğun ve görevin yerine getirilmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
İçlerinde toplumun huzur ve güvenliğinden sorumlu polis memurlarının ve Sakarya Emniyet Şube Müdürü ‘nün de bulunduğu 34 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne uğrayan 14 yaşındaki kız çocuğu Ö.C’nin davası dün Sakarya’da başlamıştır. Yine bir utanç kararına tanık olunan dava Ekim ayına ertelenirken, tutuklu yargılanan tüm sanıklar serbest bırakılmıştır.
Unutulmamalıdır ki, kadınlara ve çocuklara yönelik yaşanan hiçbir taciz, tecavüz, cinayet vakası münferit değildir. Şiddetin en ağır biçimlerinin yaşandığı bu saldırılardan, gerekli önlemleri almayan AKP Hükümeti ve devlet kurumları bizatihi sorumludur.
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda Türkiye, dünyanın en geri ülkelerinin arasında bulunmakta, 2010 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda Türkiye 134 ülke arasında 126. sırada yer almaktadır.
Anlaşılan o ki, ülkenin dünya sıralamasında sondan 9. olan yerinden AKP hükümeti ve etki altında bıraktığı yargı kurumları hiçbir rahatsızlık duymamakta, aynı ayrımcı ve şiddet ortamını besleyen geleneği sürdürmektedirler. Ne yazık ki, “Mağdurun tecavüzcüsüyle evlenmesi”ni içeren eski TCK’nın 434’üncü maddesinin geri getirilmesini öneren, “15 yaşından küçüklere karşı rızaen cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmeli” diyen bir yargı düzeni, şimdi de Sakarya’da 34 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne uğrayan 14 yaşındaki kız çocuğu Ö.C tecavüzcülerini tahliye etmektedir.
Emperyalist bir projenin parçası olan ve muhafazakârlık adı altında AKP’nin yürüttüğü bu ahlak dışı saldırıları her düzeyde açığa çıkarmak KESK’in temel mücadele alanlarından biri olmaya devam edecektir.
Bir toplumun özgürleşme düzeyi kadın hakları ile doğru orantılı olduğuna göre, Türkiye’nin özgürlüğe değil faşizme doğru adım adım gittiği apaçık ortadadır. KESK, kadının iktisadi, sosyal, siyasal süreçlerdeki mağduriyetlerini tamamen tasfiye edilmesi yönünde yürüttüğü kadın mücadelesinde, eşitlikçi ve özgürlükçü, yoksulluktan ve ezilmişlikten, şiddetten, sevgisizlikten ve tacizden arındırılmış bir geleceğin her zaman sözcüsü ve savunucusu olacaktır.
YÜRÜTME KURULU