Kamuoyunda "utanç davası" olarak bilinen Fethiye davasının görüldüğü saatlerde Çanakkale’de Kültür Sanat Sen üyesi kadın arkadaşımıza yönelik taciz davasının dördüncü duruşması vardı. Duruşmayı izleyen KESK’li kadınlar, 31 Mayıs’ta yapılacak duruşma ile devam edecek olan davayı takip ederek arkadaşları ile dayanışmayı sürdüreceklerini ifade ettiler.
Dava öncesinde Adliye önünde KESK adına basın açıklaması yapan KESK Kadın Birimi üyesi İlknur Başer, “KESK olarak Kültür-Sanat-Sen üyesi arkadaşımızın her zaman yanındayız. Ve bu taciz davasının takipçisi olacağız” dedi. Konuyla ilgili olarak Kültür bakanı Ertuğrul Günay’ı sorumlu davranmaya ve göreve çağıran Başer, “Tüm kadınları eşitlik-adalet-özgürlük-emek ve barış mücadelemizi büyütmek için 1 Mayıs'ta alanlara, kendi taleplerine sahip çıkmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
KESK Kadın Birimi Adına İlknur Başer Tarafından Yapılan Basın Açıklamasının Tam Metni Aşağıdadır.
Bugün Çanakkale Adliyesi önünde, Kültür-Sanat-Sen üyesi kadın arkadaşımıza yönelik taciz davasının 4. Duruşmasını izlemek, kadın dayanışmasını dosta düşmana göstermek için bir kez daha toplandık.
-Bir ülke düşünün ki;
Kadınları sokak ortasında herkesin gözü önünde erkekler tarafından dövülüyor, öldürülüyor,
-Bir ülke düşünün ki;
10-13 yaşında kız çocuklarına, onlarca erkek tarafından tecavüz ediliyor,
-Bir ülke düşünün ki;
Kız çocukları okula gönderilmek yerine çocuk yaşta evlendiriliyor,
-Bir ülke düşünün ki;
İnsanlık dışı yöntemlerle öldürülen kadınların cesetleri parça parça çöplerden toplanıyor, evin oturma odasında üzerine beton dökülmüş halde bulunuyor,
-Bir ülke düşünün ki;
Kadın; en az üç çocuk doğuran, ev işleri yapan, yaşlı-çocuk bakan, herhangi bir konuda sözü değersiz, bedeni her türlü cinsel istismara açık bir varlık olarak görülüyor. Üstelik bu bakış açısı ülkeyi yönetenler tarafından muhafazakâr politikalarla yerleştirilmek, olağanlaştırılmak isteniyor.
-Bir Hükümet düşünün ki;
8 Mart’ta şov yaparcasına ‘sözde’ kadına yönelik şiddeti, cinayetleri önleme yasası çıkarıyor; ancak bu yasa 23 Nisan’da çocuğunu törene götüren Ayşe İnci’nin şikâyetçi olduğu, boşanmak istediği kocası tarafından çocuğunun gözü önünde öldürülmesini engellemiyor. Kadınlar her gün bir başka “Kırmızı Pazartesi”ye uyanıyor.
-Bir Hükümet düşünün ki;
Kadını ikinci sınıf gören anlayışın taşıyıcısı olabiliyor; onun bürokratları, müdürleri ise bugün burada görülecek davada olduğu gibi tacizin, mobingin bizzat uygulayıcısı olabiliyor.
-Bir ülke ve bir yargı düşünün ki;
Onlarca kadın şiddete, tacize, tecavüze uğrarken, öldürülürken; tacizcileri, tecavüzcüleri, katilleri cezalandırmak yerine, neredeyse kadını suçlu bulabilecek kararlar alabiliyor. Kadınlar hep haksız yere tahrik edip hakkıyla ölüyor.
Bu ülke ne sıradağlar ardındaki uzak coğrafyalarda ne de yalnız korku hikayelerinde. Burası yaşadığımız ülke; cennetimiz cehennemimiz. O yüzden bu ülkenin kadınları olarak bütün bu yaşatılanlara karşı isyanımız büyük.
Kadın cinayetlerinin %1400 arttığı, kadın istihdamının %24’lere geriletildiği ve kadınların güvencesiz, kayıt dışı istihdam edildiği bu ülkede; demokrasiden, gelişmişlikten, ekonomik kalkınmışlıktan, dünya devi devletler arasına girmekten bahsediliyor, övgüler diziliyor. Biz kadınlar ise; kadını insan olarak görmeyen, öldüren, döven, horlayan, yok sayan, ezen, sömüren anlayışı besleyen politikalarla gelişmekten bahsetmenin illüzyondan başka bir şey olmadığını iyi biliyoruz. Bunun için kadınlara kadermiş gibi gösterilen ezilmişliğe karşı başkaldırıyoruz.
Biz KESK’li kadınlar;
Taciz, tecavüz, şiddet, cinayet ve ayrımcılığın kader olmadığı bilinciyle başkaldırıyoruz. Bütün bunlara karşı sessiz kalmayacağımızı basın ve kamuoyu önünde buradan bir kez daha haykırıyoruz. Kadına yönelik ayrımcılığı, şiddeti, tacizi, tecavüzü, kadın cinayetlerini besleyen, meşrulaştıran neo-liberal muhafazakâr politikalara işyerinde-evde-sokakta örgütlü gücümüzle karşı çıkmaya devam edeceğiz.
Bugün burada kadın arkadaşımızın uğradığı tacizi tüm kadınlara yapılmış olarak kabul ediyor ve erkek değil, gerçek adaletin yerini bulmasını istiyoruz. KESK olarak Kültür-Sanat-Sen üyesi arkadaşımızın her zaman yanındayız. Ve bu taciz davasının takipçisi olacağız. Bu konuyla ilgili olarak buradan Kültür bakanı Ertuğrul Günay’ı sorumlu davranmaya ve göreve davet ediyoruz.
1 Mayıs’a 3 gün kala tüm kadınları eşitlik-adalet-özgürlük-emek ve barış mücadelemizi büyütmek için alanlara kendi taleplerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.