KESK, DİSK, TMMOB ve TTB öncülüğünde bir araya gelen emek ve demokrasi güçleri, "4+4+4" kanun teklifine karşı tüm illerde eylemler gerçekleştirirken, Ankara’da Kolej Meydanı’ndan Sakarya Caddesi’ne yürüyerek, burada basın açıklaması yaptı.
Yürüyüş esnasında "4+4+4" kanun teklifini protesto eden çok sayıda pankartın yanı sıra, "Kesintisiz, parasız, bilimsel, laik eğitim", "Çocuk gelinlere hayır", "Çocuk işçilere hayır" dövizleri taşındı. "Parasız, bilimsel anadilinde eğitim", "AKP yasanı al başına çal", "Direne direne kazanacağız" sloganları atıldı.
Yürüyüşün ardından ortak basın metnini Genel Sekreterimiz İsmail Hakkı Tombul okudu.
Basın Açıklaması Metni Aşağıdadır
Attığı her adımda uluslar arası sermayenin talep ve ihtiyaçlarını gözeten AKP iktidarı, neo-liberal ve muhafazakâr politikalarla Türkiye’yi tamamen kendi ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürüyor. Toplumsal yaşamın hemen her hücresine kadar müdahale eden AKP politikalarına karşı çıkanlar bugün hiçbir dönemle kıyaslanmayacak düzeyde bir kuşatma altına alınmış bulunmaktadır. İşte biz bugün burada bulunanlar bu kuşatmanın hedefinde olan emek ve demokrasi güçleri olarak, eğitimden sağlığa, oradan çalışma hayatına ilişkin düzenlemelere kadar yaşamın her alanında bizi yok sayan bu düzenlemelere karşı itirazımızı dile getirmek için birlikteyiz. Omuz omuzayız.
AKP Hükümeti, sağlıkta dönüşüm uygulamaları üzerinden halkın sağlık hakkını kendi çıkarları doğrultusunda dönüştürme noktasında bugüne kadar epey yol almıştır. Sağlık hakkının piyasalaştırılmasının ardından sıra eğitime gelmiş, önümüzdeki dönemde 4+4+4 üzerinden eğitim sistemini yine kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmek istemektedir.
Sağlıkta, eğitimde ve kamu hizmetlerinin diğer alanlarında yaşanan büyük dönüşüme paralel olarak hükümet, aynı zamanda söz konusu dönüşümün karşısında duran sendikaları ve emek örgütlerini etkisizleştirmek için büyük çaba harcamaktadır. AKP, tüm toplumu olduğu gibi, sendikal alanı da yine kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek istemekte, örgütsüz, tepkisiz ve itaatkâr bir toplum yaratmak için birbirinden farklı içerikteki yasal düzenlemeleri aynı anda gündeme alarak, daha önce defalarca yaptığı gibi her şeyi “oldu bittiye” getirmeye çalışmaktadır.
4+4+4 düzenlemesi, Başbakan’ın “dindar nesil yetiştirmek istiyoruz” açıklamalarına paralel olarak gündeme getirilmiştir. Eğitim sisteminin gerçek ihtiyaçlarından çok, Başbakanın ve hükümetin “dindar ve kindar” nesil özlemlerinin bir sonucu olarak ülke gündemine giren ve bütün itirazlara rağmen Milli Eğitim komisyonundan geçen 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi ile eğitimde çok başlılığın önü açılmakta ve çocuklarımızın geleceği ile oynanmak istenmektedir.
12 yıl kademeli zorunlu eğitim tartışmaları, milyonlarca öğrenci başta olmak üzere, tüm halkı yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle emek ve demokrasi güçleri olarak çocuklarımızın, öğrencilerimizin ve ülkenin geleceği açısından son derece önemli ve tehlikeli düzenlemeler içeren söz konusu yasa teklifine karşı sessiz kalmamız, yaşananları kabul etmemiz mümkün değildir.
Kanun teklifi, meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülürken yaşanan kavga ve iktidar partisinin zorbaca tavırları, Hükümetin düzenlemeyi yasalaştırmak için ne kadar kararlı olduğunu göstermektedir. Ancak meydan boş değildir. Bu düzenlemenin doğrudan muhatabı olan bizler eğitimin piyasalaştırılması ve dinselleştirilmesi uygulamalarına karşı kitlesel duruşumuzu göstermeye kararlıyız. Yıllardır sorunlarla boğuşan eğitim sisteminin ve çocuklarımızın Başbakanın “dindar nesil” yetiştirme sevdasına kurban edilmesine izin vermeyeceğiz.
Hangi amaçlarla gündeme getirildiği açıkça belli olan 4+4+4 yasa teklifi derhal geri çekilmelidir. Bir düzenleme yapılacaksa, bilim insanlarının, sendikaların ve eğitim örgütlerinin katılımıyla, eğitim sisteminin gerçek ihtiyaçları doğrultusunda yapılmalıdır. Eğitim hizmetlerinden tüm yurttaşlar eşit ve parasız olarak yararlanmalı, eğitim sistemi her yaştan öğrencinin özgür düşüncesini geliştireceği, nitelikli, laik, bilimsel, demokratik ve anadilde bir eğitim sürecinden geçmesini sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.
İşçi ve kamu emekçileri sendikalarının faaliyetleri, örgütlenmesi ve mücadelesi açısından olumsuz sonuçlar doğuracak olan sendikal yasalar TBMM’de ana komisyonlarda görüşülmeye başlanmıştır. Sendikal alanı yakından ilgilendiren yasaların, zorunlu eğitimin kademeli olarak 4+4+4 şeklinde 12 yıla çıkarılması tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde gündeme alınmış olması, ister istemez kafalarda soru işaretleri yaratmaktadır. Anlaşılan odur ki hükümet, sadece biz işçilerin ve kamu emekçilerinin geleceği açısından değil, çocuklarımızın eğitimi ile ilgili son derece tehlikeli düzenlemeleri içeren farklı yasaları aynı anda gündeme getirerek, bir taşla bütün kuşları vurmanın hesaplarını yapmaktadır.
AKP, 4688 sayılı yasada yapmak istediği değişikliklerle kamu emekçileri sendikal hareketini, yandaş sendikalar üzerinden şekillendirmek istemekte, grevsiz toplusözleşme, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu uygulaması ve benzeri düzenlemelerle “toplugörüşme” düzeninden bile geri sayılabilecek değişiklikleri dayatmaktadır. 12 Eylül referandumunda “kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapılacak” söyleminin bugün gelinen noktada tamamen boş bir vaatten ibaret olduğu açığa çıkmıştır. Aylar boyunca süren Üçlü Danışma Kurulu, teknik heyet toplantılarıyla konfederasyonların görüşlerini alıyormuş gibi bir hava yaratılmak istenmiştir. Ancak cumhuriyet tarihinde ilk defa 4 aydır kamu emekçilerine zamsız maaş dayatanların gerçek niyetleri iki gün önce yapılan Plan ve Bütçe Komisyonunda bir kez daha ortaya çıkmıştır. Komisyon üyesi iktidar partisi milletvekillerinin el kaldırıp indirmekten ibaret çalışmalarında ne kamu emekçileri sendikacılığının kurucusu ve sözcüsü olan KESK’in ne de muhalefet partilerinin milletvekillerinin hiçbir önerisine yer verilmemiştir.
Toplu İş İlişkileri Yasa tasarısının hazırlanışında da bire bir aynı süreç işletilmiştir. Tasarı ile işçi sendikaları, bir bütün olarak sendikal hareket, işkolu, işyeri ve işletme barajları ile kuşatılmaktadır. Ekonomik Sosyal Konsey üyesi konfederasyonlara üye sendikalar dışında bağımsız sendika kurulmasını engellemek için yüzde 3 işkolu barajı getirilmekte, grev yasakları ve anti demokratik düzenlemeler artırılmaktadır. Hükümet, tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi, mücadeleci sendikaları bertaraf ederek tamamen kendi güdümünde bir sendikal hareket yaratmaya çalışmaktadır. Bunun için anayasa ve altında ülkemizin imzasının olduğu uluslar arası sözleşmeler, anlaşmalar ayaklar altına alınmaktadır.
En temel haklarımıza aykırı olarak hayata geçirilmeye çalışılan, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren gündemdeki yasal düzenlemelerin karşısında emek ve demokrasi güçleri olarak tek vücut olarak, birlikte duracağımızın bilinmesini istiyoruz.
Uzunca bir süredir sağlıkta, eğitimde ve örgütlü mücadele alanında yaşanan olumsuz gelişmelerden kaygı duyan herkesi zalimlerin zulmü karşısında birleşmeye ve birlikte, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz.
KESK – DİSK – TMMOB – TTB