NÇ Davasının zaman aşımına uğramasına birkaç ay kala, Siirt’teki cinsel istismar davasında ilk cezalar verildi. Sanıkların 7 buçuk ile 30 yıl arası hapis cezalarına çarptırıldığı karar, kamuoyunun vicdanını rahatlatmaya yetmedi. Çünkü Siirt’te yaşanan olayın vahameti ile karşılaştırıldığında verilen cezanın yetersiz olduğu açıktır.
Anımsanacağı üzere Siirt’te 2010 yılının Nisan ayında ilköğretim öğrencisi 6 kız çocuğuna, aralarında esnaf ve kamu görevlilerinin de bulunduğu çok sayıda erkeğin tecavüz ettiği ortaya çıkmıştı. Rehberlik öğretmeninin ortaya çıkmasında rol oynadığı bu utancın başat faillerinden okul müdür yardımcısı uzun süre yargıdan kaçmayı başarmıştı. Bu olay hem yaşanan istismarın zamana yayılması ve tekrarlanması, hem de kız çocuklarına tecavüz edenlerin sosyal konumları itibariyle ülkemizde çocuk istismarına ilişkin korkunç bir göstergesi oldu.
Benzer istismar vakalarının önlenmesi ve çocukların rehabilite edilmesi konusunda kamu kurumlarının işbirliği halinde yerine getirmesi gereken pek çok görev var. Ama gerçekleşen istismar vakalarında faillerin hak ettikleri cezalara çarptırılması da çok önemli ve burada yargının hızlı ve etkili işlemesi yaşamsal bir önem taşıyor. NÇ davasında verilen tartışmalı mahkeme kararı ve davanın zaman aşımına uğramak üzere olması, haklı olarak Siirt Davası ile kaygıları arttırıyor.
Öte yandan çocuk istismarı davalarında etkili ve hızlı bir şekilde işlemeyen yargı, işyerinde cinsel taciz davalarında da benzer bir tutumu sürdürüyor. Bunun son örneği Çanakkale’de yaşandı. Yargı işyerinde taciz ve mobbinge karşı açılan davayı henüz sonuca bağlamamışken, yürütme, şikayetçi olan mağduru sürgün etmekte geç kalmadı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge kurulunda görevli ve Konfederasyonumuza bağlı sendikamız Kültür-Sanat-Sen üyesi kadın emekçi N.K., kendisine uzun süreden beri mobbing uygulayan ve son olarak da cinsel tacizde bulunan amiri hakkında mahkemeye başvurdu. Mahkeme daha sunulan kayıtları bilirkişiye inceletme aşamasındayken, NK. Valilik emriyle altında şikayetçi olduğu amirinin imzası bulunan bir kararla sürgün edildi.
Tüm bu uygulamalar, çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki resmi girişimlerin ve çabaların samimiyetten uzak ve çoğu zaman göstermelik olmaktan öteye geçmediğinin acı örnekleridir. Kadınlar ve çocuklar ataerkil şiddete karşı korumasız durumda ve çoğunlukla kamu erki mağdurları değil failleri kolluyor.
Bu durumu kınıyor ve NK’nın derhal eski yerine tayin edilerek mobbing ve taciz davasının süratle karara bağlanmasını talep ediyoruz.
KESK Kadın Birimi