N.Ç olayının ve ardından yaşanan yargı sürecinin yol açtığı utancı silemeden yeni bir utanç davası ile karşı karşıya kaldık. Antalya’dan gelen haberler hem yargı hem insanlık adına bir kez daha utanmamıza neden oldu.
12 yaşında bir kız çocuğu (E.Y.), babası tarafından ve babası yaşında bir adama satılmış, üstüne bir de kendilerini koruma altına almak için, bozuk zihniyetlerinin yansıması olan bozuk cümleleriyle sözleşme hazırlayıp imzalamışlar.
Bir baba ile baba yaşındaki adamın pazarlığına kurban giden, üstüne üstlük küçücük bedenini koruyamayan çocuk tecavüze uğramış. 6 yıl önce öğretmeni tarafından fark edilerek yargıya taşınan bu utanç, 6 yıl boyunca adaletin pençesinde daha da utanacak bir hal almış.
Çocuklara yönelik cinsel ihmal ve istismar bir suçtur. Ama yargı bu suça ikna olmamış olacak ki tutuksuz yargılanmalarına karar vermiş. 6 yıl sonra işlemeye başlayan (?!) bir adalet süreci, adalet getirir mi?
Bu dava bir kez daha gözlerimizi yargıya çevirmemize neden oldu. 12 yaşında bir çocuğa tecavüze "rızası var" diyen bir zihniyetle oluşturulmuş yargı, adil olmaktan çok uzaktır. Kadınların mücadeleleriyle ataerkil zihniyetin yansıması durumundaki yasalar değişmeye başladı. Ancak her iki davada da görüyoruz ki yasalar değişmeye başlasa da yargıya hakim olan ataerkil zihniyet olduğu gibi yerinde durmaktadır.
Bu nedenle özellikle çocuklara yönelik işlenen suçlarda yargı yürütücülerinin daha hassas daha dikkatli davranmaları gerekmektedir.
KESK Kadın Sekreterliği olarak, bu olayla bir kez daha gün yüzüne çıkan kadının bedenini bir mülk olarak gören erkek egemen zihniyeti, kadınlara ve kız çocuklarına yönelen her türlü şiddeti ve ayrımcılığı kınıyor, yaşanan olayın takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.
KESK Kadın Sekreteri
Canan ÇALAĞAN