KESK Kadın Sekreterimiz Canan Çalağan’ın 11 yaşında evlendirilen Z.Ç. ile ilgili Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nde yaşanan duruma yönelik yaptığı basın açıklaması aşağıdadır.
Türkiye’de kadınların korunması, kadın üzerindeki erkek şiddetinin ve baskısının önlenmesi hususunda kat edilecek uzun bir yolumuzun olduğu bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bolu’nun Mudurnu ilçesinde yaşayan ve imam nikâhlı olan 11 yaşındaki Z.Ç rahatsızlanması üzerine Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Hastane yetkililerinin 11 yaşındaki bu kız çocuğunun 8 aylık hamile olduğunu öğrenmelerine rağmen hiçbir işlem yapmadan Z.Ç’yi imam nikâhlı eşine teslim etmişlerdir. Doktorların Z.Ç’nin hastaneye yatması teklifi ise imam nikâhlı eşi tarafından kabul edilmeyince evine gönderilmiştir.
Son günlerde, çocuk yaşta evlendirilen kızların yaşamları ve “çocuk gelinler” olgusu gerek medyada gerekse kadın örgütlerinin etkinliklerinde gündeme gelmektedir. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının yaşadığı gerçek, bu toplumun ve içinde yaşadığımız sistemin ataerkil, cinsiyet ayrımcı yaşam algısının; gelenek ve göreneklerinin, ahlakının bu algı üzerinden şekillenmesinin bir sonucudur. Sorun ne kişisel ne de bölgeseldir. Kadına yönelik ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısı, var olan sisteme içkindir ve maalesef yaşamımızın her alanına, her bir dokusuna sirayet etmektedir. Bu erkek egemen zihniyet kadını alınıp satılabilecek, üzerinde tasarruf sahibi olunabilecek bir mülk olarak görmektedir. Çocuk yaşta yapılan evliliklerde kız çocuklarını evliliğe zorlayan aile ve sözde eş kadar, bu evliliklerin önlenmeye yönelik herhangi bir tedbir almayan ataerkil yapıdaki tüm kurum ve kuruluşların da payı vardır. Bu anlamda, Bolu’da yaşanan bu olayda yetkililerin hiçbir işlem yapmayarak 11 yaşındaki bir kız çocuğunun gayri resmi evliliğine zımni onay vermişlerdir. Z.Ç’nin gerçek yaşının ne olduğu sorusunun, alınacak resmi tedbirler açısından bir değeri olmamalıdır. Hastaneye getirilen ve resmi kayıtlarda yaşı 11 olan hamile bir kız çocuğuna yönelik hastane yetkililerinin alması gereken tedbir ve uygulaması gereken prosedür verili esaslara göre olmalıdır. Bu olayda da görüldüğü gibi, devlet kurumlarında kadına yönelik en iyi tabirle “kayıtsız” bir tavrın hakim olduğunu belirtmek gerekir. Bu tavrın bir adım ötesi ise, kadına yönelik en ağır şiddet türlerinden biri olan çocuk yaşta evliliğin, çocuk bedenine yönelik erkek iradesinin ve gücünün onaylanması, hatta desteklenmesidir.
Türkiye, diğer birçok anti-demokratik ve haksız uygulamalarda olduğu gibi, çocuk yaşta yapılan evlilikler oranında da Avrupa ülkelerinin başında yer alıyor. Bu konuda Avrupa ülkeleri arasında 2.sıradadır. Ülkemizde yaklaşık her üç kadından biri çocuk yaşta evlilik yapmaktadır. AKP Hükümeti ise bu sorun karşısında herhangi bir tedbir almak yerine, uyguladığı gerici politikalar ve yasalar ile çocuk yaştaki evlilikleri adeta teşvik ediyor. Kadını aile dışında bir birey olarak görmeyen, kadını korumak için “kutsal” evlilik bağı ile bağlı olunması şartı koyan bir siyasal iktidarın çocuk gelinler için harekete geçmesi de beklenemez kuşkusuz. Kadını kocasının mülkü olarak algılayan ve bu algının bir adım ötesine dahi geçmeyerek, kadınlara toplumsal statü kazanmaları adına “eş ve iyi bir anne” olma seçeneği dışında başkaca bir şey sunmayan AKP zihniyetinin kadınlar açısından ne kadar tehlikeli olduğunu her fırsatta vurgulamaktayız.
Kadına yönelik her türlü şiddetin, kadın üzerindeki erkek baskısı ve otoritesinin ancak köklü ve sistemsel bir değişimin olması ile aşılabileceğini buradan bir kez daha belirtmek istiyoruz. Toplumun kadına kıyan, aşağılayan, yok eden gerici erkek egemen gelenek ve göreneklerinin, ahlaki değer yargılarının aşılması derin bir sorgulamayı ve buna paralel güçlü bir kadın direnişini, mücadelesini gerektirir. Bu kapsamda;
• Olayda sorumluluğu olan tüm yetkililer açığa çıkarılmalı,
• Hukuk sisteminde çocuk yaşta yapılan evliliklerin önlenmesi için bir an önce gerekli yasal tedbirler alınmalı,
• Kadın bedenini bir mülk olarak gören ve kendi iradesini zorla bu çocuklara dayatan erkeklere, ailelerine ve olayda sorumluluğu olan kişilere gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.
KESK Kadın Sekreterliği olarak, kadına yönelik her türlü şiddeti, ayrımcılığı ve kadının iradesi dışında gelişen bu çocuk yaştaki evlilikleri kınadığımızı bir kez daha belirtiyor, yaşanan olayın takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.
KESK Kadın Sekreterliği