2-3-4 Aralık tarihlerinde “Esnekleşme ve işçi sağlığı” temasıyla DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından ortaklaşa düzenlenen İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi sona erdi. Kongre’nin açılışında, “sağlıklı bir çalışma ve yaşam” için emekçilerin ortak örgütlenmesi ve mücadelesine ihtiyaç olduğu vurgulandı. Kongrenin ilk gününde “taşeronlaştırma ve güvencesiz istihdam” masaya yatırılırken, emekçiler deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.
Kongrenin açılışında Kongre Düzenleme Kurulu adına konuşan Dr. Sedat Abbasoğlu, işçi sağlığı ve güvenliği alanında “parçalı bir mücadele” yürütüldüğüne dikkat çekerek, Kongre’nin bu alandaki tüm güçleri bir araya getirmeyi amaçladığını söyledi.
Kongre Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ise konuşmasına “barış çağrısı” ile başladı. Türkiye’de 1929 yılına benzer bir kriz havasının hakim olduğunu ifade eden Hamzaoğlu kapitalizmin ve sermayenin hayatın her alanını kuşattığını kaydetti. İşçi sınıfının çeşitli biçimlerde bölündüğüne dikkat çeken Hamzaoğlu, “Yaşayabilmek için emek gücünü satanlar olarak biraradalığı güçlendirmemiz gerekiyor” dedi.
‘Emek cephesi oluşturulmalı’
DİSK Genel Başkan Vekili Tayfun Görgün ise Türkiye’nin iş kazalarında Avrupa birincisi, Dünya üçüncüsü olduğuna dikkat çekerek, işçi sağlığı ve iş güvenliği için bir emek cephesi oluşturulması gerektiğini söyledi. Görgün, kongre sürecinde sağlanan birlikteliğin kongre sonrasında da genişleyerek sürmesi gerektiğini vurguladı.
Genel Başkanımız Lami Özgen ise iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı gereken tedbirler alınmadığı için emekçilerin sağlığının zedelendiğine işaret ederek, “Sağlığımız için Kongre’de alacağımız kararları yaşama geçirmeli ve yeni politikalar üretmeliyiz” dedi. Özgen örgütlülüğün önemini vurgulayarak, hükümetin sermayedarlardan yana saf tutuğunu açık açık beyan ettiğini belirtti. Buna karşın son zamanlarda giderek artan işçi ölümlerine dur demek için emek örgütleri olarak hep beraber mücadele edileceğini vurguladı.
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, işçi sağlığı ve güvenliği alanında “önce insan” anlayışı dışındaki tüm anlayışların yanlış olduğunu vurguladı. “Önce insan” denilmediği sürece iş cinayetlerinin süreceğine dikkat çeken Soğancı, ölümlerin “kader” olmadığı göstermek ve iş kazalarını durdurmak için emek-meslek örgütlerinin ortak mücadelesinin gerektiğini söyledi.
TTB Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu ise Kongre sonrasında yürütülecek çalışmaların Kongreyi düzenleyen 4 örgüt ile sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak, “Bu dört örgüt Kongre’de ortaya çıkan bilgiyi, umudu, emeği herkese taşımakla sorumlu” dedi. Erişoğlu, "Peki işçiler ne istiyor? İşçiler günde 8 saat çalışıp geriye kalan 8 saat ise keyifleri ne istiyorsa onu yapmak istiyor, işçiler sağlıklı ve güvenceli bir işte çalışmak istiyor, işçiler insanca yaşamak istiyor" dedi.
“Güvencesizler-Geleceksizlik ve Sağlık”
Kongrenin “Güvencesizler-Geleceksizlik ve Sağlık” başlıklı ikinci oturumunun başkanlığını Genel Başkanımız Lami Özgen yaptı. Oturum akademisyenlerin sunumları ve çeşitli alanlarda yaşanan sorunlarla mücadele deneyimlerinin aktarılmasıyla devam etti. Kongre’de güvencesiz istihdamın olağan hale gelmesine vurgu yapılırken özelleştirmenin sağlığa zararlı olduğu dile getirildi. Emekçilerin, ev eksenli çalışanların, Atık kağıt işçilerinin, tersane işçilerinin, Mevsimlik tarım işçilerinin, Ostim’de çalışan işçilerin ve gazetecilerin karşı karşıya olduğu risklerle çeşitli deneyimler paylaşıldı. Sorunların örgütlenme ile aşılacağı üzerine konuşmalar gerçekleştirildi. Ostim ve Davutpaşa ile dayanışma çağrısı yapıldı. Ostim işçilerinin aileleri ‘22 Aralık 2011’de Ankara’da yapılacak duruşmaya’, Davutpaşa işçilerinin aileleri ise ‘28 Aralık 2011 tarihinde İstanbul’da yapılacak duruşmaya’ katılım ve destek çağrısı yaptı.
Sunumların ardından Ayten Başer’in yönettiği Davutpaşa’nın Külleri filmi gösterildi. Son oturum devam ederken, “İşçi Sağlığı ve Güvenliği’nde Model” konulu grup çalışması da B Salonu’nda gerçekleştirildi. Katılımcılar, kendi aralarında dört gruba ayrılarak, “İşyerinde hangi hizmet”, “Sağlık finansmanı”, “Sağlık hizmetlerinden kimler yararlanıyor” ve “İşçi Sağlığı Hizmeti Nereden Verilmeli” ana başlıklı konuları masaya yatırdı.
Eğitimlerde İşçi Özne Olmalı
İkinci gün oturumda “Birlikte örgütlenme ve mücadele için, mesleki-teknik bilginin aktarılması üzerine sunumlar gerçekleştirildi. Bilgi aktarımında bu bilginin işçinin kendi sağlığı için müdahil olmasına destek sunması ve politik çıktılar da üretmesi gerektiği vurgulanırken kar endeksli üretim için değil işçinin bilme ve sağlıklı olma hakkı için bir eğitim modeline ihtiyaç var” denildi.
Çalışma Yaşamı, Örgütlenme, Direniş ve Mücadelede Kadınlar…
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin en coşkulu oturumlarından biri “Çalışma Yaşamında Kadın” oturumu oldu. SES Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun kadınların sendikalardaki düşük temsiliyetine ve eşitsizliğe karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. KESK’in kadın çalışmaları hakkında bilgi veren Yorgun, “sendikalarda cinsiyet ayrımcılığına karşı duyarlılık oluşturulması, kampanyalar yapılması, toplu iş sözleşmelerine cinsiyet eşitliğinin yansıtılması, kadınların örgütlenmesi için özel kampanyalar yapılması ve bütçe ayrılması, sendikalarda kadın organları oluşturulması ve kadınların daha yüksek düzeyde temsil edilmesi için önlem alınması” gerektiğini söyledi. Yorgun KESK üyesi tutsak kadınlara da dikkat çekti.
Oturumda, çalışma yaşamında ve sendikalarda kadınların durumu masaya yatırılırken, direnen kadınlar deneyimlerini paylaştı, özellikle kadın işçilerin direniş hikayeleri Kongre’nin coşkusu daha da artırdı. Kadın oturumu, “Kadın Ağzı Türküler”in hep bir ağızdan söylenmesi ile sona erdi.
Üçüncü gün oturumunda Mehmet Zencir, Aydın Çubukçu, Onur Hamzaoğlu ve Gaye Yılmaz’ın Hegemonya ve Karşı Hegemonya çerçeveli sunumları gerçekleşirken üretim içinde yaşanılanlarla hegemonya ve emeğin örgütlenmesine etkileri üzerine vurgu yapıldı. Sunumlarının ardından katılımcılara plaket dağıtılmasıyla kongre sona erdi..
KESK Basın Bürosu