AKP iktidarının tüm muhalif kişi ve kurumları hedef alan ve ülkeyi adeta açık bir cezaevine çeviren gözaltı ve tutuklama operasyonları askeri faşist dönemleri bile aratacak boyutlara ulaşarak devam ediyor. İnsanlar kitlesel biçimde gözaltına alınmakta, gizlilik gerekçesiyle hiçbir bilgi verilmeden tutuklanmakta, aylarca iddianame bile hazırlanmadan cezaevlerinde tutulmaktadır.
Dün sabah saatlerinde 16 ilde başlatılan, özellikle avukatlara yönelik olan operasyonlar sonucunda aralarında çeşitli siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve sendika üyelerinin bulunduğu 100’ü aşkın kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınanlar arasında Eğitim Sen üyemiz ve İLKSAN delegesi Yusuf Emmioğlu da bulunmaktadır.
Kısa bir süre önce "KCK operasyonu" bahanesiyle aralarında eski Genel Sekreterimiz Mustafa Avcı, Prof.Dr. Büşra Ersanlı ve yazar Ragıp Zarakolu’nun da bulunduğu onlarca kişiyi gözaltına alanların hedefinde bu kez avukatların olduğu görülmektedir. Gözaltına alınanlar arasında 47’si İstanbul’da olmak üzere toplam 70 avukatın olması AKP iktidarının kendisine muhalif olan kişi ve kurumların savunma yapmasına bile tahammülü olmayan, hukuksuzluk üzerine kurulu iktidarının geldiği boyutları göstermesi açısından çarpıcıdır.
Dün yapılan operasyonlar bunlarla sınırlı kalmamış Özgür Gündem gazetesinin merkez bürosunun kapısı kırılarak basılmış, bilgisayarlara el konulmuş, yazarlar Ayşe Batumlu ve Cengiz Kapmaz gözaltına alınmıştır. Öte yandan AKP’li belediyeler hakkında onlarca yolsuzluk iddiası olmasına rağmen muhalif partilerin belediyeleri üzerinde yaratılan baskılar dün İzmir Büyükşehir Belediyesine yapılan, 42 kişinin gözaltına alındığı operasyonla sürdürülmüştür.
Uzun bir süredir devam ettirilen gözaltı ve tutuklamalara ek olarak dün yaşananlar yargı mekanizmasının AKP’nin verdiği talimatla hareket ettiğine dair şüpheyi daha da güçlendirmiştir. Başbakanın geçtiğimiz günlerde Asrın Hukuku Bürosu avukatlarını hedef gösteren açıklamalarının hemen ardından aralarında eski milletvekili Mahmut Alınak’ın da bulunduğu onlarca avukatın dün yapılan operasyonda gözaltına alınması tesadüf değildir. Aksine başta Başbakan olmak üzere AKP iktidarı demokrasi güçlerini hedef gösterdikçe, savcılar ve mahkemeler harekete geçmekte, yeni gözaltı ve tutuklamalara yol açan operasyonlar birbirini izlemektedir. Yargının siyasal iktidarın emriyle hareket ettiği yönündeki iddialar dün yaşananlarla bir kez daha teyit edilmiştir.
Tüm muhalif kesimlere karşı uzun süredir sürdürülen operasyonların esas amacının toplumu sindirerek bir korku imparatorluğu yaratmak olduğu çok açık bir gerçektir. AKP, kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayan herkese savaş ilan etmiştir. Beslendiği milliyetçi/muhafazakâr ideoloji gereğince gittikçe daha fazla otoriterleşmekte, emperyalizmin ihtiyaçlarına uygun rejimin “yeni yüzünü” inşa etmekte kararlı olduğunu göstermektedir.
İşte bu nedenle gazeteci ve yazarlar, seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanları gözaltına alınmakta, tutuklanmaktadır.Basılmamış kitaplar bombayla eş değer görülerek toplatılmakta, sözde bağımsız olduğu iddia edilen yargıdan başka kimsenin ulaşamayacağı bilgiler hükümetin kontrolündeki basın yayın organlarına servis edilmektedir. Her türlü hukuk dışı yöntem kullanılarak toplumsal muhalefete karşı psikolojik bir harekât yürütülmekte, haklarında ipe sapa gelmez deliler yaratılanlar neyle suçlandıklarını dahi bilmeden aylarca hatta yıllarca hâkim karşısına çıkarılmaksızın cezaevlerine doldurulmaktadır. Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tam 270 gün sonra dün yargılanmaya başlanması tutukluluk sürelerinin cezaya dönüştürüldüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Tüm demokratik muhalefete gözdağı vererek baskı altına alma ve sindirme amacı olan operasyonları kınıyoruz. AKP’ nin emir eri durumuna düşürülmek istenen hâkim ve savcıları meslek onurlarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Hukukun ayaklar altına alındığı, bir sürek avına dönüştürülmüş bulunan operasyonlara derhal son verilmeli, gözaltına alınanlar ve tutuklananlar serbest bırakılmalıdır. Yıllardır sürdürülen hukuksuzluğun dayanağı olan Özel Yetkili Mahkemeler ve Terörle Mücadele Kanunu derhal kaldırılmalıdır.
Emek ve demokrasi mücadelesinin birbirinden ayrılamayacağının bilinciyle bu ablukanın dağıtılması için üzerimize düşeni yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Tüm emek ve demokrasi güçlerini AKP’nin faşizan politikalarına karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
YÜRÜTME KURULU