Eğitim Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik’in “Uğur Kaymaz’ın Acısını Paylaşmak Da Suç Sayıldı! Sendikamıza Yönelen Yıpratma Ve Sindirme Politikaları Amacına Ulaşamayacaktır!” başlıklı açıklama metni.
03.08.2011
12 Haziran seçimlerinden sonra AKP’nin muhalif her sesi ve düşünceyi yok etme çabalarına bir yenisi daha eklenmiştir. AKP’nin demokratik talep ve tepkilere tahammülsüzlüğü anti demokratik uygulamalara, sendikal hak ihlallerine sessiz kalmayan kamu emekçilerine, eğitim ve bilim emekçilerine baskı ve sindirme politikaları olarak yansımaktadır.
Kızıltepe ilçesinde 2010 Kasım ayında öğrencilerinin ölüm yıldönümünde anmaya katılan öğretmenlerden İlçe Temsilcimiz ve onunla birlikte üç öğretmen üyemiz, dün gözaltına alınmış ve dün çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmışlardır. Ne gariptir ki Uğur Kaymaz’ı bedenine saplanan 13 kurşunla infaz edenler, yargılandıkları mahkemece beraat ettirilirken, yaşanan bu olaydan 6 yıl sonra ailenin acısını paylaşmaya gidenler cezalandırılmak istenmektedir. 22 Kasım 2010 tarihinden bu yana ilgili anmaya katılanlara hiçbir gözaltı ve soruşturma olmamasına rağmen, aradan sekiz ay geçtikten sonra böylesi bir durumun yaşanması içinde bulunduğumuz dönemde baskı ve sindirme politikalarının geldiği konumu göstermektedir.
12 yaşındaki gencecik bir bedenden çıkarılan 13 kurşunun acısını paylaşmanın suç sayılması, günümüz otoriterliğinin keyfilikte sınır tanımadığının en açık göstergesidir. Bu sebepledir ki ilçe temsilcimiz ve üyelerimizin dün Kızıltepe’de alelacele gözaltına alınması ve öğrencilerinin ölüm yıldönümünde mezarlıkta yapılan anmaya katılarak ailelerinin acılarına ortak olmalarının suç sayılması hukuk ve adalet duygusuyla açıklanabilir bir şey değildir. Yıllardır sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi, demokrasi ve barış mücadelesi yürüten yönetici ve üyelerimize yönelik bu uygulamalardan yılmayacağımız iyi bilinmelidir. Daha dün ILO tarafından sendikal hak ihlalleri ile ilgili kara listeye alınan Türkiye, AKP hükümetinin uyguladığı bu politikalar nedeniyle demokrasi ve hak ihlalleri konusunda kara listede kalmaya devam edecektir.
Sendikamız üye ve yöneticilerine yönelen hukuksuz gözaltı ve tutuklama uygulamaları, Eğitim Sen’in demokratik toplum ve barış taleplerini sindirme politikalarından başka bir anlam taşımamaktadır. Kendisine muhalif her sesi ve düşünceyi bastırmak isteyen AKP’nin otoriterliğine karşı, Eğitim Sen olarak daha örgütlü ve daha güçlü bir sendikal mücadele ile karşı koyacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Bu gün bir kez daha yetkililere sesleniyoruz. Uzun süredir sendikamız yönetici ve üyelerimiz üzerindeki AKP’ye yakın güçler tarafından geliştirilen bu gözaltı ve tutuklama furyasına son verilmelidir. Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendikal hak ve özgürlüklerimiz, düşünce ve ifade özgürlüğümüz önündeki bu engelleyici, baskıcı uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Bu kararı verenlerin ve kurgulayanların emekçilere yönelik baskı ve sindirme politikaları bir kez daha belirtiyoruz ki boşa çıkacaktır.