20 Ekim 2010 tarihinde Sendikamız Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi ve Ankara Adliyesi İşyeri Temsilcisi Necla Yıldız, kızının eski erkek arkadaşı Gazi Baltacı tarafından evinin yakınlarındaki otobüs durağında 17 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Öldürülen BES Ankara Adliyesi İşyeri Temsilcisi Necla Yıldız davasının ilk duruşması aradan 9 ay geçtikten sonra 19 Temmuz 2011 Salı günü Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Dava öncesi Genel Başkanımız ve Kadın Sekreterimizin de katıldığı kitlesel basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı yapan BES Genel Sekreteri İlknur Bilgen, davanın uzun bir aradan sonra nihayet açıldığını belirterek, davanın açılması için 25 Mayıs 2011 tarihinde bir basın açıklaması yaptıklarını ve Cumhuriyet Savcılığı'na bir dosya sunduklarını hatırlattı. Bilgen, aylardır davaya başlanmamış olmasının dayanağı olarak gösterilen İstanbul Adli Tıp Kurumunca gönderilmiş olması gereken raporun mahkemeye gönderilmemesi hususunun hukuki bir gerekçe olarak kabul edilemeyeceğini söyledi. Davanın da yaptıkları başvuru sonucu açıldığına dikkat çeken Bilgen, bir yargı emekçisi olan Necla Yıldız'ın suç duyurusunda bulunduğu halde korunmadığını ve katledildiğini hatırlattı.
AKP zihniyetinin kadın cinayetlerini münferit ve adli bir vaka olarak göstermeye çalıştığını belirten Bilgen, bu cinayetlerin sistematik olduğunu kaydetti. AKP zihniyetinin bedelini herşeyden ve herkesten önce ve daha çok kadınların canlarıyla ödediğine işaret eden Bilgen, kadın cinayetlerinin hepsinde yaşanan "akli dengelerin yerinde olmadığına" dair incelemelerin dava süreçlerini uzatmaktan başka bir işe yaramadığını belirtti. Bilgen'in ardından Kadın Sekreterimiz Canan Çalağan konuştu.
Çalağan, "Öncelikle belirtmek isterim ki, Necla YILDIZ bir gazate haberi, şiddete ilişkin sayısal veya istatiksel bir veri değil, bizim gibi, bizden biriydi. Necla bir kamu emekçisi, bir sendika üyesi, bir anne, kendi ayakları üstünde durmaya çalışan bizim gibi bir kadındı. Bugün görüyoruz ki, bu gerçeklik gözardı edilerek, türlü yöntemlerle kadın cinayetleri kanıksatılmaya çalışılıyor. Bunu asla kabul etmeyeceğimizi, her fırsatta mücadele edeceğimizi ifade etmek isterim."
"Göz göre göre ölümüne seyirci kalınmıştır"
Çalağan, "AKP iktidarının kimi yetkililerinin söylediği gibi kadın cinayeteleri münferit değil sistematiktir. Erkek egemen sistemin kadınları denetim altına almak ve bastırmak için uyguladığı sistematik şiddet dün Necla'yı katletti, bugün ortalama 5 kadın katledilerek devam ediyor. Aynı şeyin yarın bizlerden birinin başına gelmeyeceğinin garantisi yoktur. Bu sebeple işlenen her kadın cinayeti esasında tüm kadınları hedeflemektedir… Necla bir Adliye çalışanı olarak Savcılığa verdiği dilekçeye rağmen korunmamış, göz göre göre ölümüne seyirci kalınmıştır. Bu da yetmezmiş gibi, deliller ortadayken ve cinayet onlarca kişinin gözleri önünde işlenmişken davanın açılması 9 ay sürmüştür! Kadına yönelik suçlarda böylesine ağır işleyen adalet ne hikmetse özgürlük mücadelesi veren kadınlara, emek ve demokrasi mücadelesi yürüten toplumsal kesimlere ve muhaliflere karşı son derece hızlı işliyor! Soruyoruz; hukuk kimin için var? Unutulmamalıdır ki, kadın kırımı yaşanan bir toplumda eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, huzur ve güvenin gerçekleşmesi mümkün değildir. Biz biliyoruz ki, devletin tüm kurumlarına hakim olan erkek egemen zihniyet kadını kendi eril iktidarına tehdit olarak gördüğü için acımasızca saldırıyor. Bu sebepledir ki şiddet, kadını bastırmanın, sindirmenin aracı olarak farklı biçimlerde her gün yeniden üretiliyor. Buna karşılık bizler de tüm gücümüz ve kararlılığımızla haykırıyoruz; KADINLAR ARTIK SUSMAYACAK! Biz kadınlar örgütlü gücümüzü daha da büyüterek sistemin korkulu rüyası olmaya devam edeceğiz" dedi.
Çalağan'ın ardından konuşan Konfederasyonumuz hukuk danışmanı ve ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı da ÇHD ve BES olarak davaya müdahil olmak istediklerini ve taleplerinin kabul edilmesini istediklerini ifade etti. Sendikaların davalarda müdahil olamayacağına dair bir hükmün olmadığına dikkat çeken Kozaağaçlı, böyle bir durumun fiili olarak uygulamaya konulduğunu ifade etti.
Sanık cezaevinde değil, akıl hastanesinde!
Basın açıklamasının ardından Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya geçildi. Yaklaşık 30 avukatın katıldığı davada Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, ÇHD avukatları, BES avukatları, Türkiye Kadın Federasyonları Birliği avukatları, Kadın Dayanışma Vakfı avukatları müdahil olma taleplerini dile getirdi. Necla Yıldız'ın çocukları Halil ile Duygu Yıldız ve anne babası Fatma ve Fevzi Kurnaz'ın katıldığı mahkeme de sanık Gazi Baltacı Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi'nde Adli Tıp Kurumu'na verilecek rapor gerekçesiyle bulunduğu için duruşmaya katılmadı. Sanığın duruşmada bulunmasının ve sanığın ifadesi alındıktan sonra tanıkların dinlenmesini talep eden avukatların talebini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı 15 Eylül tarihine erteledi. Duruşmada sanığın akıl hastanesinde olduğunu öğrendiğini belirten anne Fatma Kurnaz, duygusal anlar yaşayarak bu duruma tepki gösterdi.
Duruşmadan sonra basın mensuplarının sorularını cevaplayan avukatlar kadın cinayetleri davalarında sanıkların aklı melekelerinin yerinde olmadığı ve Adli Tıp Kurumu'ndan gelecek raporlar gerekçe gösterilerek sürekli ertelenmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek Adli Tıp Kurumu zulmüne son verilmesini istediler.Avukatlar bu uygulamanın aklama mahiyetli bir uygulama olduğuna dikkat çektiler.