Hopa’da Başbakan Erdoğan’ın 31 Mayıs’ta yaptığı seçim gezisinde yaşanan olaylar üzerine, Ankara’da protesto gösterisinde bulunan çok sayıda sivil toplum kuruluşu, demokratik kitle örgütü, siyasal partilerin yanı sıra, aralarında KESK’in de olduğu emek örgütleri bugün (9 Haziran 2011) Mülkiyeliler Birliğinde, protesto esnasında yaşadıkları polis şiddetine karşı basın açıklamasında bulundu.
Basın açıklamasında söz alan KESK’e bağlı Ankara ESM (Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası) 1 No’lu Şube Eğitim ve Basın Sekteri temsilcisi Özden Kaya, özellikle otobüslerde işkence yapıldığını ifade ederek, yüzüme yumruk attıklarından dolayı gözüm patladı ve gördüğünüz gibi mor bir şekilde duruyor. Camların neden kırılmaz yapıldığını orada anladım çünkü sürekli kafamızı camlara vuruyor, mahrem yerlerimize copla vuruyor ve ağza alınmayacak küfürler ediyorlardı. Ben sendika yönetici olduğumu söyleyince şiddet daha da hızlanıyordu, küfürlere hakaretlere tacizlere maruz kaldım dedi. Polislerin bu cesaretlerinin arkasında Başbakan’ın olduğunu ifade etti.
Danıştay BES (Büro Emekçileri sendikası) temsilcisi Hacı Özkan da Demokratik bir hak olan basın açıklamasına izin verilmemesinin bir suç olduğunu, üstelik yaşanan olayların da kaynağının bu tutum olduğunun altını çizdi. Ankara Güvenlik İl İdare amiri yardımcısı Kenan KABAK hakkında suç duyurusunda bulunacağını, tam 5 saat boyunca işkence gördüğünü, Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu gelene kadar kelepçeli kaldıklarını dile getirdi. Eylem sırasında yaşadıkları şiddete halkın tepki gösterdiğini aktaran Özkan, açıklaması esnasında fenalaşmasına rağmen sözlerini şu sözlerle tamamladı “Ben yaşadığım işkenceyi anama anlatamadım umarım o işkenceyi yapanlar analarına anlatabilmişlerdir.
İşkence gördüğünü dile getiren Ezgi Şahingöz ise birçoğumuza plastik kelepçe yerine metal kelepçe takıldı, otobüslere bindirildik, her otobüse grup grup çevik kuvvet ekipleri girip bizi darp ettiler, cinsel tacizde bulundular, hassas bölgelerimize vurdular, bel, boyun, omurga ve başımız darp edildi dedi.
KESK eski MYK üyesi Hüseyin Gölpunar ise; 8-10 çevik kuvvet polisi üzerime çullandılar, engelli olduğumu belirtmeme rağmen insanlık dışı uygulamalara maruz kaldım, basının olayı görüntülemesi üzerine otobüse bindirilerek işkenceye maruz kaldım, her iki elimin başparmağında hissizlik oluştu, kaburgamda ve çeşitli yerlerimde darp izleri meydana geldi. Ancak şu açıktır ki, polis, siyasi iktidardan bu cesareti almıştır. Hiçbir güç ise bizi emek ve demokrasi mücadelemizden alıkoyamayacaktır.Mücadelemizi daha da yükselteceğiz! Diyerek sözlerini tamamladı.
Çağdaş Hukukçular derneği Ankara Şube yöneticisi Bülent Teoman Özkan da, hiçbir uyarının yapılmadan gaz bombasının atıldığı, insanların kovalandığını belirterek Kenan KABAK başka olmak üzere çevik kuvvet polislerinden şikayetçi olacağını dile getirdi.
İHV adına açıklama yapan Metin Bakkalcı ise yapılan orantısız güç değildir diyerek olayı işkence olarak tanımladı. İşkencenin yasak olduğunun altını çizen Bakkalcı dünyanın en kötü insanına dahi işkence yapılmasının yasak olduğunu vurguladı.
Bu toplumun güvenliğinden sorumlu olanların toplumun içinde işkenceci ve tacizci olarak rahatça gezdiğini buna karşılık kendilerinin bu işkencecileri ve tacizcileri her yerde teşhir edeceklerini ve derhal-resen bunlar hakkında soruşturma açılması gerektiğini dile getirdi. Burada basın açıklamasında yaşadıklarını aktaranların birer gurur kaynağı olduğunu, eğer onlar işkence gördüyse bunda herkesin suçu olduğunu ve bu nedenle hepsinden özür dilediğini ifade etti.
KESK MYK üyesi İlhami Şahbaz da bu saldırının sadece Ankara merkezli bir saldırı olmadığını Artvin’den Hakkari’ye İstanbul’a kadar her yerde yaşandığını dile getirdi. İnsanlar sokak ortasında gözaltına alınıp işkenceye maruz kalmışlardır demokrasinin D’si bile artık yoktur. Bizlere dayatılan baskıya, şiddete, sömürüye karşılık çevremize toprağımıza, suyumuza daha çok sahip çıkacağız. Daha çok emek ve demokrasi mücadelesini büyüteceğiz diyerek sözlerini tamamlayan Şahbaz, gözaltına alınanlara geçmiş olsun dileklerini iletti…
TTB adına açıklama yapan TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu ise tüm bu süreç 3-5 memurun gözü dönmüşlüğünden, yönlendirmesinden, kaynaklanamaz bununla açıklanamaz! Bu kaynak çok daha yukarılardan açıklanabilir dedi.
Ankaralı Sanatçılar adına açıklama yapan Selcan ÖZGÜR ise biz orada ne yaşadığımızı biliyoruz. Biz sokak işkencesi nedir biliyoruz dedi. Hopa’da suyuna Ankara’da acısına sahip çıkan insanların provokatörlükle suçlandığını, doğrudan terörle mücadele şubesinde gözaltına alındığını, sokakta ve gözaltı araçlarında saatlerce işkence gördüğünü, tacize uğradığını, avukatlarıyla dahi görüştürülmediğini, 5 kişinin de hala tutuklu bulunduğunu dile getirdi.
Özgür, yaşanan bu korku ortamına, baskıya, sansüre, davalara karşılık Ankara’daki tüm sanatçı dostlarını aynı hassasiyeti paylaşmaya, aynı tepkiyi göstermeye çağırdı.
Açıklamaların ardından SES Ankara Temsilcisi İbrahim Kara, olaylara karışan emniyet amirleri ve polisler hakkında işkence, taciz ve hırsızlıktan suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti.