AKP’li Fatih, Ümraniye, Bahçelievler, Eyüp belediyelerinde aile danışmanlığı yapan Sibel Üresin’in “çok eşliliğin yasal olması” gerektiği yönündeki beyanları son günlerde basında sıkça yer almaktadır. Bu açıklamaları, erkek egemen zihniyetin bir kadının ağzından dile gelmesi olarak değerlendirmekteyiz. Bu söylem, kadına yönelik her türlü şiddeti, aşağılamayı, ayrımcılığı ve baskıyı meşrulaştıran bir söylem olmanın yanı sıra kadınların yüzyıllardır sürdürdüğü eşitlik mücadelesine yönelik de bir saldırıdır.
Toplumsal yapıya nüfuz etmiş gerici ve muhafazakar bu tür söylemlerin, basitçe bir “bakış açısı” olarak değerlendirilmeyeceği kanaatindeyiz. Statükoyu ve var olan sistemi son kerteye kadar korumayı hedefleyen bu ifadeler ideolojik bir örgü içinde söylenmektedir. Bu ideolojik örgü, AKP iktidarının gerici ve muhafazakar tutumunu benimseyen çeşitli kişilerin söylemleriyle somutluk kazanmaktadır. AKP hükümetinin Kadın ve Aileden Sorumlu eski Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın sistematik olan kadın cinayetlerini “münferit” olarak değerlendirmesi de, yine erkek egemen zihniyetin kadına benimsetilerek dile gelmesidir. “Kadın ve erkek eşit olamaz” diyen ve kadınlara “üç çocuk doğurmaları” yönünde nasihatte bulunan Başbakan, dekolte giyen kadınlara tacizi ve tecavüzü meşrulaştıran Prof. Orhan Çeker ve erkeklere Kürt kadınlarını ikinci eş olarak almalarını tavsiye ederek, hem kadın onurunu ayaklar altına alan hem de Kürt kadınının asimilasyonunu destekleyen Rize Belediye Başkanı bu gerici, cins ayrımcı ideolojik dilin siyasal ve bilimsel sahnedeki erkek figürleridir.
Bu ülkenin gerçekliği, evde kocasına kul köle bir şekilde çocuklarını büyütmesi istenerek sosyal yaşamdan koparılan; istihdamda uygulanan cinsiyet ayrımcılığıyla ekonomik yaşamdan soyutlanan ve esnek, güvencesiz çalışma koşullarıyla emeği en fazla sömürülen; yüz yıllardır siyasetin eril bir “meslek” olduğu inancını toplumun hafızasına kazıyarak siyasal yaşamdan uzaklaştırılan kadınların gerçekliğidir. Kadınlar özgürleşmeleri önündeki bütün engellerin ortadan kalkması ve az önce sadece birkaçını sayabildiğimiz toplumsal gerçekliklerin değişmesi için mücadele vermektedir. Bu mücadelenin karşısında ise bugün ataerkil sistemi ideolojik retoriklerle sistematik olarak tekrarlayan ve var olan eşitsizliği pekiştiren, AKP’nin muhafazakar zihniyetini benimsemiş çeşitli ifade ve tutumlar durmaktadır. Bu söylem ve yaklaşımlar, toplumsal cinsiyet rollerinin değişmeden kalması için çabalamaktadır
Sibel Üresin’in kullandığı ifadeler, aynı zamanda dini değerlerin ve inancın manipüle edilerek, iktidar olanın elinde sömürü aracına dönüştürülmesinin örneğidir. Yasalarda değişiklikler yapılması gerekiyorsa, bunlar kadın ve erkek eşitliğinin tüm yönleriyle yasal güvence altına alınacağı değişiklikler olmalıdır. Ülkemizde her gün ortalama 5 kadın öldürülürken, taciz ve tecavüz olayları artarak devam ederken ve kadına yönelik şiddet çoğu kez cezasız kalırken, çok eşliliğin yasal olmasını savunmak, kadına ve toplumsal eşitliğe, adalete vurulan bir darbe niteliğindedir.
Biz KESK’li kadınlar, kadın eşitliği ve özgürlüğü önünde engel oluşturan böyle gerici ve muhafazakâr söylem ve tutumlara karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Kadının özgürlük bilincini yükselterek, bin yıllardır kadına içselleştirilen erkek egemen zihniyete ve bu zihniyetin kadınlar üzerinden yaygınlaştırılması gayretlerine karşı tüm gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.
KESK Kadın Genel Sekreteri Canan ÇALAĞAN’ın Basın Açıklaması Metni İçin Tıklayınız!
26 Mayıs 2011