Ne yapılan eylemler ne de heykeltıraş Mehmet Aksoy’un girişimleri engel olabildi…
İnsanlık Anıtı’ndaki iki heykelin başları kesildi.Üçler tepesi üzerine yapılan anıtın yıkımı ilk gün hava muhalefetine takıldı.Şiddetli rüzgar halatları kopardı. Yıkım bir sonraki güne ertelendi.Yıkım ihalesini 272 bin liraya alan firma vakit kaybetmedi. Ertesi sabah saat 06.00’da çalışmalar yeniden başladı.
İlk olarak Kars Kalesi’ne bakan taraftaki heykelin başı kesildi ve yere indirildi.Hava muhalefeti nedeniyle gündüz ara verilen çalışmalara akşam devam edildi. Heykelin diğer başı da kesilerek indirildi.
Yaklaşık 20’şer ton ağırlığındaki kafalar, TIR’la belediyenin deposuna götürüldü.İki insan figürlü anıt, 18 parçaya bölünüyor.
Heykeller ağırdır, heykel yıkanlar hiçbir zaman heykeller kadar ağır olmamışlardır, olmayacaklardır.
İnsanlık Anıtı’nın kaldırılması insanlığın hafızasında hep kalacaktır. Yüzyıllar önce yapılanları bugün nasıl hatırlıyorsak, İnsanlık Anıtı olarak tasarlanmış heykelin yıkımı da yüzyıllar sonra hatırlanacaktır.
Kitap toplayanlar, kitap yakanlar, resim yasaklayanlar, heykel kıranlar insanlık tarihinin aynı sayfalarında yan yana yer alırlar ve bu sayfalar hiç de şan şeref sayfaları değildir.
Bu sayfalarda yer alanlar insanlığı ileriye değil geriye götürenler olarak hatırlanır.
İnsanlık heykelinin Kars’ta yer alması, ilk günden itibaren belli çevrelerin tepkisini çekmişti. Bu çevreler, heykelin taşıdığı barış mesajından daha baştan hoşlanmadılar ve aleyhine büyük gürültü kopardılar.
Heykelin yerinin, çevresinin doğruluğu yanlışlığı, olayın ağırlığını gidermeyecek ayrıntılardır.
Olayın ağırlığını Başbakan Erdoğan’ın “ucube” nitelemesi belirlemiştir. Ve heykel onun talimatıyla yıkılmış olmakla anılacaktır.
Tartışmanın başında çok şey söylendi. Başbakanların da heykeller hakkında fikri olabileceği, ama fikirlerini ifade ederken sanat düşmanı gibi görünme hakları olmadığı da söylendi. Bu uyarılara rağmen inatlaşma ruhu ile Başbakan’a yaranma ruhu aynı anda devreye girdi ve heykelin yıkımı başladı.
Heykel yıkılırken alkışlayacak birilerinin getirilmesi ise katmerli bir utanç konusudur. Önemli olan bu izleyicilerin yıkım sırasında tekbir getirmeleri değil; heykel yıkımını desteklemek için getirilmiş olmalarıdır. Onlar, bir insanın idamını izlesin ve idamı desteklesin diye getirilmiş insanlardan farksız olduklarını kuşkusuz bilmiyorlar. Alkışlamalarından daha önemlisi, kimilerinin bu yıkımı destekleyecek birilerini getirmeyi akıl etmiş olmasıdır.
Cinayeti işleyen, bir kalabalık desteğine ihtiyaç duyduğuna göre aslında ne yaptığının fena halde farkındadır. Bu çabası nafiledir. Tarihe kalacak olan heykelin yıkım görüntüsüdür, o kalabalık da sadece dikilmiş tüydür.
Heykeller ağırdır, heykel yıkanlar hiçbir zaman heykeller kadar ağır olmamışlardır, olmayacaklardır.
Kaynak: Vatan Gazetesi (Okay GÖNENSİN)